AK Parti Kahramanmaraş Milletvekili ve TBMM Milli Eğitim Kültür Gençlik ve Spor Komisyonu Başkanı Mehmet Sağlam, Yüksek Öğretim Kurulu Başkanı Yusuf Ziya Özcan’ın üniversitelerde başörtüsü kararını değerlendirdi. Milletvekili Sağlam, “Ne yüksek öğretim kanununda, ne Anayasamızda, nede bir başka kanunda yüksek öğretimde başörtüsü yasaklayan bir kanun yok.” dedi.
AK Parti Kahramanmaraş Milletvekili ve TBMM Milli Eğitim Kültür Gençlik ve Spor Komisyonu Başkanı Mehmet Sağlam, “1981 ile 1998 arasında 17 sene içerisinde ne uygulanıyorsa, şimdi YÖK başkanı onu uyguluyor. Kanunlarımızda böyle bir yasak olmadığına göre, başı kapalı olarak derslere girebilir diyor. Bundan sonraki sınavların tümüne de başları örtülü olarak girebilirler diyor. Bence bu yeni bir şey değil, daha evvelki 17 yıllık uygulamanın devamı" ifade etti.
Yabancı ülkelerde Türk öğrencileri istedikleri zaman sınıfa başörtüsüyle girebildiğinin altını çizen Milletvekili Sağlam, “Türkiye'de bir bardak suda fırtına koparılıyor. Yani 1981'de YÖK başladığında, o zamanda başörtüsü meselesi oldu. Ama şuanda ne yüksek öğretim kanununda, ne Anayasamızda, nede bir başka kanunda yüksek öğretimde başörtüsü yasaklayan bir kanun yok. Ancak, başörtüsünün serbest olduğuna dair bir kanun maddesi var. 2547 sayılı yüksek öğretim kanununun ek 17. maddesi, `yürürlükteki kanunlara uygun olmak şartı ile yüksek öğretimde kılık kıyafet serbesttir' diyor. Rahmetli Özal zamanında çıkarılmış bir madde ve halen yürürlükte. Ama ne oluyor Türkiye'de derseniz, Danıştay bir başvuru üzerine, `üniversite öğrencileri de devlet memurlarının kılık kıyafetlerine uymak durumunda olabilirler' diye bir karar aldı ve başı örtmenin Anayasaya aykırı olup olmadığını da Anayasa Mahkemesi'ne sordu. Anayasa Mahkemesi de bir yorum getirdi. Yani, ek 17. madde üniversitelerde kılık kıyafet serbesttir demesine rağmen, Danıştay yorumuna bende katılıyorum diye bir yorum getirdi ama kanunu da iptal etmedi. Çünkü Anayasa'da onu iptal edeceği bir madde bulamadı. Bir gurup AİHM'ye gitti. AİHM, `ülkeler kendi sınırları içerisinde isterlerse yasak koyabilirler, isterlerse serbest bırakabilirler' dedi. Bu kararı da aynı çevreler, `AİHM'de başörtüsünü yasakladı olarak yorumladı. Örneğin, Avusturya'daki Türk öğrencilerden isteyenler başlarını kapatarak okula gidebiliyorlar. Avusturya 2 sene önce Avrupa Birliği'nin dönem başkanı idi. Yani demek ki AİHM hiçbir ülkede başörtüsünü yasaklamadı, yasaklayamaz."
YÖK Başkanı bu uygulamada geciktiğini ifade eden Sağlam, “Aslında YÖK başkanı gecikti, 2-3 sene evvel gelir gelmez bunu yapmalıydı. Çünkü 28 Şubat'ın etkisi ile bundan önceki YÖK başkanı gönderdiği bir genelge ile yasakları başlattı. Sokmayacaksınız, kampusa da almayacaksınız' dedi. Ondan önce gerek İhsan Doğramacı, gerek benim YÖK başkanlığım döneminde bu çocuklar derslere girdiler. 1981 ile 1998 arasında 17 sene içerisinde ne uygulanıyorsa, şimdi YÖK başkanı onu uyguluyor. ‘Kanunlarımızda böyle bir yasak olmadığına göre, başı kapalı olarak derslere girebilir’ diyor. Bundan sonraki sınavların tümüne de başları örtülü olarak girebilirler diyor. Bence bu yeni bir şey değil, daha evvelki 17 yıllık uygulamanın devamı. Ama 28 Şubat rüzgârında yasak bir dönem geldiği için şuanda sanki yeni bir şeymiş gibi algılanıyor." dedi.
“Kılıçdaroğlu Çözelim Derken Bir Şart Koşmamıştı”
Cumhuriyet Halk Partisi’nin başörtüsüne yaklaşımı konusuna da değinen AK Parti Kahramanmaraş Milletvekili ve TBMM Milli Eğitim Kültür Gençlik ve Spor Komisyonu Başkanı Mehmet Sağlam, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun seçildiğinde çözüm bulunmasını istediğini ancak daha sonra CHP tarafından şartlar getirildiğini söyledi.
Sağlam, “Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu yeni seçiminden sonra daha olumlu bir yaklaşım sergiledi. Bu arada kendisi kendiliğinden ‘baş örgütü meselesini çözmeliyiz’ dedi. Bizim genel başkanımızda ‘hemen bir şey yapın, biz sizi destekleyelim’ dedi. Beklediler yapılmadı. Sonra Kızılca Hamam’da başbakanımız dedi ki ‘ben şu anda grup başkan vekillerine talimat veriyorum. CHP ve diğer partilerle görüşsünler, bunu çözelim’ dedi. Arkadaşlar gittiler, CHP’deki grup başkan vekilleri dokunulmazlık ve bazı şeylerin olduğunu söyleyerek yeni şartlar vermeye başladılar. Hâlbuki Kılıçdaroğlu çözelim derken bir şart koşmamıştı. Herhalde bir anlaşmaya varılacaktır. Bence genel başkanlar ‘bu işi burada çözelim’ gibi bir yaklaşıma gelseler. Bu iş yalnız YÖK başkanının uygulamasıyla değil, mevzuat bakımından da çözülmüş olur” dedi.
26 Ekim 2010 Salı 10:03
1335 Okunma
