Afşinliler oluşturdukları “Afşin’de İz Bırakanlar” isimli sosyal paylaşım ağıyla bir araya gelerek Afşin’de iz bırakanların yaşam öyküleri, o döneme ait tarihsel olaylar ve fotoğraflar paylaşılıyor.

Ali Turan, Mehmet Turgay Güven, Ömer Kösebalaban , Mahmut Tuykun  Celal Ceran ,Murat Ertekin Kamuran Bozkurt ,Mustafa Ertekin, Cahit Özdemir ve Seha Arslan’ın oluşturdukları “www.facebook.com/afşindeizbırakanlar” isimli sosyal paylaşım adresiyle Afşinliler bir araya geliyor, Afşin’in geçmiş tarihinde yaşanmış önemli olaylar, o dönemde iz bırakanlar ve yine o döneme ait tarihsel olaylar masaya yatılıyor.  
Şuana kadar bin 600’ü geçkin üyesi bulunan “Afşin’de İz Bırakanlar” isimli gurup tan gelen tüm fotoğraflar ve yazılar titiz bir eleme ardından paylaşılıyor.
Grup hakkında bilgi veren Ali Turan, “ Geçmişe yaptığımız bu yolculukta değerli paylaşımları ile katkı veren tüm dostlara teşekkür ediyorum. Bu yolculuğa kimi zaman Değirmen başından, kimi zaman Beyceğiz’den, havsadan, kaleden, imamlıktan, şadırvandan, guzbahçeden ve yarpuzun dört bir yanından destek verenlere, bizlere mahallerinin, sokaklarının hikayelerini anlatanlara, o çok kıymetli albümlerini bizimle paylaşanlara sonsuz teşekkür ediyorum. Yolculuğumuz devam edecek.
Çocukluğumuzun Afşin’inde yaşatılan kardeşlik ve dostluğu, komşuluğu, hısım ve akrabalığı yeniden hatırlayarak kardeşlik bağlarımızı yeniden tesis etmeye çalışıyoruz. Tarihte yaşanmış acı ve tatlı olaylar üzerinden şehri yeniden yorumluyoruz. Sokak sokak dolaşacağız bütün şehri. Helalleşeceğiz şehirle. Çok güzel bir albüm çalışması devam ediyor. Yıllar öncesinin tozlu raflarında kalan fotoğraflar gün yüzüne ve beğenisine sunuluyor 8 adet klip çalışması yapıldı, ve devamı gelecek bu çalışmaların
Grup çalışmasında yıllar sonra kaybettiği arkadaşlarına kavuşanlar, hiç görmediği dedesinin yada aile büyüklerinin fotoğraflarına ulaşanlar oldu…kimi zaman kendisinin bile çekildiğinden haberdar olmadığı okul, sınıf fotoğrafları. Afşin’e duyduğumuz özlem  artarak devam ediyor. Yaptığımız bu amatör çalışma, elde edilen dokümanlar, inşallah daha profesyonel  kişi ya da kuruluşlarca değerlendirilerek, buradan bir Afşin belgeseli çıkartmak en büyük arzumuzdur.” dedi.
İşte o gurubun paylaştığı birkaç örnek:
“-12 eylül 1980 ihtilalinde Afşin de görev yapmakta iken K.Maraş sıkıyönetim komutanlığınca tutuklanarak, günlerce süren ağır işkencelerden sonra öldürülüp , cenazesi ailesine teslim edilmeyen öğretmen. ALİ EKBER YÜREK....düşüncesi ,ideolojisi ,inancı, dini, mezhebi bunların hiç bir önemi yok....o bir eğitimci... o bir insan... o bir ana kuzusu...... Arkasında yıllarca mezarının yerini bilmeden ağıt yakan bir ana bıraktı gözü yaşlı... Ekleyen: Ali Turan
-“Hacıkel Yemliha İnal (1992) bir dönem Doğan Bozkurt'un belediye başkan vekilliği yapmış hatta Doğan dayının kendisine dayı diye hitap ettiği Afşin'e sinemayı getiren Afşin’de iz bırakmış bir kişiliktir. Ekleyen: Mehmet Necati Soydan
- “Lüllül Nihat bir gece kiraz beklemek için kirazım dibine yatağı serer. Gır Ökkeş amca gerekli kontrolleri yapıp yatmış. Gecenin geç saatlerinde Necmi Ertekin ve saz ekibi kiraza dalmışlar. İşleri bitince de Nihat'ın derin uykusundan faydalanarak yatağı 100m ileride bir yere taşımışlar Nihat'lar birlikte. Nihat sabah kalktığında ilk tepkisi" kiraz nereye gitti" olmuş... Ekleyen: Ali Turan
-Kerami Gürkan ( dayımın oğlu ) İstanbul’da trafik polisliği yaptığı dönemde bir arkadaşı varmış ve her karşılaştığı Afşinliyi elinden tutar Kerami abiye getirir sana hemşerini getirdim dermiş... bir gün trafiğin yoğun olduğu bir kavşakta trafiği yönlendirirken arkadaşı yine elindeki bond çantanın içine sığdırdığı ufak tefek şeyleri satmaya çalışan bir seyyar satıcıyı tutmuş getirmiş .."bak Kerami sana hemşerini getirdim "demiş Afşinli keremi abime "kimlerdensiniz hemşerim “diye sormuş, Kerami abi de bu durumdan hoşnut olmadığını belli etmek için "zor Ali'nin deli Bekir'in oğluyum "demiş bunu duyan adam şok olmuş elindeki çantayı düşürmüş eşyaları yola saçılmış, Kerami abi suçluluk hissetmiş gayet mahcup "ne oldu hemşerim çantayı neden attın" demiş. .adamda" hemşerim" demiş" zor Ali'nin deli Bekir'in bir tane oğlu var oda benim "demiş.. Ekleyen Hakkı Arslan
-Afşin’in sosyal yaşamında iz bırakan nev-i şahsına münhasır insanları vardır hiç unutulmayan, unutulmayacak.70 li yıllardan Efendi belli, 80 li yıllardan Harun, sarı sefa, Tahir baba, ali baba, Eşref, Yücel, Devrim, Yılmaz vs. Afşin’in uslanmaz özgün, örgütsüz ve ödünsüz mahallelerinin bıçkın delikanlıları ,bekcağızın, kındıralığın, kuzbahçenin, değirmenbaşının hafsa’nın kısacası yarpuzun yoksul ama onurlu, sapına kadar temiz ve saf çocukları…memleketimin navruz kokan çocukları. Atlasın , ekizin, payamcanın, armutludedenin, koyundaşın sürgün çocukları.

Şimdi kalkıp bir çay verecekmiş gibi geliyor bana Tahir baba. Hani tertemiz bir gülüşü vardı ya, yine öylesine bir gülümseyerek çay verecek…Afşin’de birazcık okuma yazması bulunan herkesin uğrak yeri, sığındığı bir liman, soğuk kış gecelerinde hem çayı, hem sohbeti ile insanların içini ısıtan bir ağabey, farklı mizacı ile kimi zaman bir düşünür, kimi zaman bir komedyen, kimi zaman bir felsefeci, kimi zamanda Tahir babamızdı.

90’lı yıllarda o küçücük barakadan bozma çay ocağında duvar gazetesi çıkartır, çayını demlerken elinde eflatundan, aristodan yada Ahmet Arif’ten bir kitap eksik etmezdi. Fanatik bir Galatasaraylı idi. Takımı yendiği zaman keyfine doyum olmazdı. Afşin’in delilerini başına toplar çay ikram ederdi.(sanki çocuk başı deli omardın) 
Umutlarına, hayallerine, düşlerine kavuşmadan gittin… azıtlayıp gittin. Sevenlerinin yüreğini delip gittin. Çay vermeden gittin. Türkümüzü söylemeden gittin.
Önden bizi azıtıp giden tüm yarpuz çocuklarının anısına.
Editör: Haber Merkezi