Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) 2. Dairesi’nin savcılar Zekeriya Öz, Celal Kara, Muammer Akkaş ile haklarındaki soruşturma sonuçlanıncaya kadar görevlerinden uzaklaştırılan Cumhuriyet Savcısı Mehmet Yüzgeç, "Yaşadığım tüm bu hukuksuzluklarla ilgili hukuk içerisinde ulusal ve uluslararası yargı mercileri önlerinde gerekli tüm haklarımı kullanacağım" dedi.

İstanbul Cumhuriyet Savcısı iken geçen Haziran ayında Kahramanmaraş'a atanan Mehmet Yüzgeç, hakkındaki açığa alma kararı hakkında yazılı açıklama yaptı.

Açıklamasında, henüz tarafına veya avukatlarına yapılmış resmi bir tebligat bulunmadığını, basına yansıyan haberlerden hakkında yürütülen disiplin soruşturması kapsamında Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu 2. Dairesi tarafından oy çokluğuyla tedbir olarak görevden uzaklaştırılma kararı verildiğini öğrendiğini belirten Yüzgeç, şöyle devam etti:

"Hakkımda disiplin soruşturması yapılmasının nedeni İstanbul Cumhuriyet Savcısı olarak görev yaptığım dönemde imar yolsuzlukları ile ilgili yürüttüğüm 2012/125043 sayılı bir suç soruşturması ile ilgilidir. Kamuoyunda 17 Aralık olarak bilinen soruşturmalardan birini teşkil eden bu soruşturma; Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bünyesindeki genel müdürler, daire başkanları, il müdür ve müdür yardımcıları, şube müdürleri ve özel şehir plancıları ile diğer bir kısım resmi kişi ve unsurlardan oluşan bir yapının devletten ihale kazanan inşaat şirketlerinin yapmış oldukları imar usulsüzlüklerine göz yumdukları, söz konusu şirketlere ait arazilerin imar planlarını, kanunlara, planlama ilkelerine aykırı olarak şahısların istedikleri doğrultuda değiştirdikleri, bu şekilde doğal ve kültürel sit alanlarının, koruluk ve yeşil alanların, Boğaziçi bölgesinde özel kanunlarla koruma altına alınan alanların mevzuata aykırı olarak imara açıldığı, 644 sayılı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanun Hükmündeki Kararname hükümlerden yararlanarak imar planlama yetkisini Bakanlık uhdesine aldırıp yapı içerisinde yer alan kamu görevlileri vasıtasıyla istedikleri şekilde imar planları hazırladıkları, imar planlarını değiştirme aşamasında Kültür Varlıkları ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'na müdahale ettikleri, kurul üyelerini baskı altına aldıkları, yönlendirdikleri veya rüşvet vererek imar dosyalarının onaylanmasını sağladıkları, bazı eylemlerde ise bu amaçla gerçeğe aykırı rapor düzenledikleri, ayrıca müdahale ettikleri projelerin Bakanlık dışındaki diğer kamu kurumlarındaki işlemleri sırasında da yapılan usulsüzlüklere göz yumulması için bazı kamu görevlilerine rüşvet verildiği, bu şekilde birçok imar planı ile ilgili olarak belediyeler, Kültür ve Tabiat Varlıkları Kurulları tarafından önceden verilmiş red kararları ile mahkeme kararları bulunmasına rağmen, söz konusu yapının reddedilen planlara göre daha imtiyazlı planları onaylattıkları, bu faaliyetler kapsamında; rüşvet almak, vermek, nüfuz ticareti, resmi ve özel belgede sahtecilik, görevi kötüye kullanmak, imar kirliliği, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'na muhalefet suçlarını işledikleri iddiaları ile ilgilidir. Halen bu iddialar kapsamında eski bir bakanımızla ilgili TBMM tarafından meclis soruşturması yürütülmektedir. Yürüttüğüm bu soruşturma nedeni ile bir talebim olmadığı halde ve ilke kararlarına aykırı biçimde 2014 yılı Haziran ayında Kahramanmaraş'a tayin edildim."

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından hakkında inceleme ve soruşturma başlatıldığını hatırlatan Yüzgeç, açıklamasında dana sonra şunlara yer verdi:

"HSYK müfettişleri tarafından tamamen mevzuat hükümlerine uygun olarak ilgili mahkemelerden alınan kararlar kapsamında yaptığım işlemlere ilişkin olarak subjektif değerlendirmelerle 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu'nun 68. maddesinin a ve b bentlerinde belirtilen 'mesleğin şeref ve nüfuzunu veya şahsi onur ve saygınlığını yitirmek' ve 'görevini doğru ve tarafsız yapamayacağı kanısını uyandırmak' disiplin suçlarını işlediğim iddia edildi. Bugün de Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu 2. Dairesi tarafından göreve devam etmem, hakkımdaki soruşturmanın selametine yahut yargı erkinin nüfuz ve itibarına zarar vereceği kanaatine varılmış olacak ki -zira 2802 sayılı Kanunun 77. maddesi uyarınca ancak bu halde bu karar verilebilir- tedbiren görevden uzaklaştırılmama karar verildi. Her hukuk devletinde yolsuzluk soruşturmaları yargı erkinin nüfuz ve itibarını arttıran bir husus olarak görülürken böyle bir soruşturmanın savcısı olduğum için göreve devam etmemin yargı erkinin nüfuz ve itibarına zarar vereceği kanaatine varılarak ve başka bir ile tayin edildiğim ve hakkımdaki soruşturmanın selametine tesir edebilecek hiçbir gücüm olmadığı halde ve dahi soruşturmanın başlamasının üzerinden uzun süre geçmesine rağmen böyle bir karar verilmiş olmasının takdirini ve dosyanın elimden alındığı süreç sonunda dosya kapsamına takipsizlik kararı verilerek dosyanın kapatılmasının taktirini kamuoyuna bırakıyorum. Ülkemizde hukuk maalesef bu kararla büyük bir yara almıştır. Böyle bir karardan sonra cumhuriyet savcıları tarafından nasıl bağımsızlık ve güven endişesi duymadan yolsuzluk ve rüşvet soruşturmaları yapmaları beklenebilecektir. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun gizli olması gereken soruşturma kararının henüz işlemin muhatabı olan şahsımdan bile önce basına ve medyaya sızdırılması da manidardır. Yaşadığım tüm bu hukuksuzluklarla ilgili hukuk içerisinde ulusal ve uluslararası yargı mercileri önlerinde gerekli tüm haklarımı kullanacağım. Adaletin mutlak tecellisine olan inancımla görevlerini yaparken güç sahiplerinin aleyhine hukukun gereğini yapmak zorunda kalan tüm meslektaşlarıma cesaret ve kolaylık diliyorum. Toplum vicdanı ve zaman içerisinde tecelli edecek adaletin doğru olanı aklayacağı günlere bir an önce ulaşmayı diliyor, bu süreçte benle birlikte yıpranan, yıpratılan ancak tüm destekleri ile arkamda duran çocuklarım, eşim ve tüm meslektaşlarıma atfen; tüm samimiyetimle inanıyorum ki; hak yerini elbet bulacaktır diyor, yaşanan süreci hak ve hukuklarını koruma görevimin bulunduğu yüce Türk milletinin takdirine saygılarımla sunuyorum."
Editör: Haber Merkezi