Bediüzzaman Said Nursi'nin talebelerinden olan Abdullah Yeğin, Afşin Eshab-ı Kehf Külliyesi'ni ziyaret etti. Abdullah Yeğin, “Yedi iman etmiş insanın zulüm ve zulmetten mağaraya sığındığı gibi, bu zamanda da manevi tahribata karşı takva kalesine sığınmak gerektir” dedi.
Afşin Eshab-ı Kehf Külliyesini ziyaret eden Abdullah Yeğin “En büyük cihat zalim hükümdara karşı hakkı söylemektir” hadis-i şerifine yedi uyurların tam anlamıyla mazhar olduklarını söyledi.
-“ İman saadeti ebediyetin anahtarıdır”
Gezi sırasında açıklamalarda bulunan Yeğin, yedi iman etmiş genç o asırdaki fenalıktan, fitneden kaçarak mağaraya iltica etmişlerdir. Zamanın hükümdarı Dakyanus’un zulmüne karşı imanlarına muhalif hareket etmemişlerdir. Bu da gösteriyor ki insanın en büyük meselesi imanını kurtarmaktır. Çünkü iman saadeti ebediyetin anahtarıdır. İman her bir insana baki bir saltanatı kazandırır. Bu zamanda ise tahribat ve menfi cereyan dehşetlendiği için tahribata ve günahlara karşı takvayı esas tutup davranmak gerektir” dedi.
İnsanların en büyük meselesinin cehennemden kurtulmak olduğunu ifade eden Yeğin, “Madem ölüm ölmüyor ve kabir kapısı kapanmıyor elbette bu ecel celladının elinden ve kabir hapsinden kurtulmak çaresi varsa insanın en büyük ve her şeyin fevkinde bir endişesi bir meselesidir. Pek çok ayetlerde ve bütün peygamberlerin her vakit dualarında“Bizi cehennemden hıfzeyle” demeleri gösteriyor ki insanın en büyük meselesi cehennemden kurtulmaktır” şeklinde konuştu.
Abdullah Yeğin konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Üstad Bediüzzaman iman hizmetinin ehemmiyetini şu şekilde ifade etmiştir. “Ben İslam cemiyetinin imanı, saadet ve selameti yolunda dünyamı da feda ettim, ahretimi de. Gözümde ne cennet sevdası var, ne de cehennem korkusu.Kuran’ımız yer yüzünde cemaatsiz kalırsa cenneti de istemem, orası da bana zindan olur. Milletimizin imanını selamette görürsem cehennemin alevleri içinde yanmaya razıyım.Çünkü vücudum yanarken gönlüm gül gülistan olur. İşte bu hakikati yedi uyurlar tam anladıkları için, kendilerine yapılan zulümlere karşı imanlarına muhalif hareket etmedikleri için Cenab-ı hakkın inayet ve muhafazasına mazhar olmuşlardır”