Başbakanın ofisinde böcek bulunuyor. Diğer bakanlar ve bürokratlar dinleniyor. Cumhurbaşkanı dinleniyor ve izleniyor. Sakıncalı bir cümle olmadığı için dinleme verileri iptal ediliyor. Telekulak devlet içinde başını aldı gidiyor. Bu dinlemeleri yapanlar kime ve kimlere çalışıyor? Nerelere servis yapıyorlar? Bilmem ne kadar  maddi ve manevi değerlerimiz peşkeş çekiliyor? Geleceğimizi nasıl karartıyorlar? Buradan net tespit etmek kolay değil. kendi içimizdeki birileri bize ülkemize ihanet etmeye devam ediyor. bir çok ülkede bu tip dinlemelerden söz ediliyor. Bir türlüde bu dinleme işi önlenemiyor.
 
Teknoloji harikası dinleme cihazlarından fazlaca bilgi sahibi değiliz. Hem konumuza asıl olan bu böceklerde değil. Bölgemizde iyi bilinen tombustan böcekleri ve eylemleri konuyu oluşturuyor. Gerçi bu böceklerin de bilimsel adları ve sınıflandırmaları önemli değil. Eylemleri, bölgemizde yaşayanlar tarafından çok iyi bilinir. Bir büyük baş, boşaltımını yaptığı zaman, bu böcekler kokusunu kilometrelerce ötelerden alırlar. Boşaltılan dışkının üzerine üşüşürler. Her biri kendi kütlesinin üç-beş katı büyüklükte bir parçayı yuvarlayarak iteklemeye başlar ve alıp götürür. Her yeni büyükbaşın boşaltımının başında bu böcekleri görürsünüz. Bu böceklerin iş ve eylemleri bu işten pay çıkararak deruhte etmektir. Ömürleri böyle devam edip gitmektedir.
 
Günlük yaşantısını ve siyasetini bu böcekleri örnek alarak devam ettirenler iki ayaklıların içinde zuhur etmez ise olur mu? Olmaz. Onlarda üstlendikleri misyonlarını yerine getirmek için balıklama içeriye hücum ediyorlar. Kapıdan, bacadan saldırıyorlar. Bir şekilde kokuyu alıyorlar. Ne yüz, ne astar kâr etmiyor. Birileriyle bir dönem karşılıklı kırıştırdılar. Kenardan köşeden günü kurtardılar. Hemen yönlerini ışık gelen bir başka tarafa çevirdiler. Etrafını kuşattılar. Ablukaya aldılar. Hanzo, içine düştüğünü de fark etmedi. Dışarı nasıl çıkacağını da akledemedi. Süresi bitti, hala kendine gelemedi. Ya öbürüne ne demeli! Siyaset, iskambil kağıdı gibi algılanıyordu. Teoride uzman görüntüsü vermekten hiçte geri kalmadı. Fakat pratikte diğerini aratır oldu. Ne var ki bu eli hiç iyi gelmedi. Varı da yoğu da bitirdi. Eli de bitirdi. Beni arkadan vurdular diye mersiye diziyor. Seni içeriden vurdular da pratiğini kavrayamadığın şeyin sencesini yaşıyorsun. Şimdi o sarhoşlukla bir önceki eline kızıyorsun. Halbu ki kendine kızman gerekir. Köprünün altından geçen su bir daha geriye döndürülemez. Hançerleyen, hançerlenir. Zihniyetinde hançerleme olan günü geldiğinde karşılığını bulur. Dördüncü zamana ulaşıldığında yine tombustan böcekleri etrafı kuşatmış, kendi hanelerine yuvarlama peşindeler. Bunlar açık ayan, beyan biliniyorlar. Yerel hafızalarda tek tek resimleri ve pozları var. Aldatmak bizim işimiz değil. Aldatan olmaktansa, aldanan olmayı tercih ederiz. Ama bu böceklerde birçoğunun canını sıkıyor. Rahatsızlık veriyor. Büyük bir kesim bu durumu esefle izliyor. Bizim Güven’imize layık olan insan, ellerinin arasına başını alıp, bir daha durum değerlendirmesi yapmak zorundadır. Öbürlerinin düştüğü durumdan ders çıkarmak kendisi için elzemdir. Güzel yapacağına da, güzel yöneteceğine de inanıyoruz. Vizyonuna gölge düşüreceklere “Gölge etme” diyebilmeli. Sonra düşerse, elinden tutup çıkaran olmaz. Bizden söylemesi.
Vesselam…