Aydın Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı ve Ulusal Pamuk Konseyi Yönetim Kurulu Başkanı Fevzi Çondur, "Büyük Menderes Havzasında Su Kaynakları ve Yönetimi, Büyük Menderes Havzasında Tarımsal Üretim ve Ürün Güvenliği" çalıştayında yaptığı konuşmada, iklim değişikliği ile mücadele yerine iklime uyumlu tarıma yönelmenin önemini vurguladı.
Aydın Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı ve Ulusal Pamuk Konseyi Yönetim Kurulu Başkanı Fevzi Çondur, "Büyük Menderes Havzasında Su Kaynakları ve Yönetimi, Büyük Menderes Havzasında Tarımsal Üretim ve Ürün Güvenliği" çalıştayına katıldı. Ankara Üniversitesi Didim ÖRSEM tesislerinde gerçekleşen çalıştay, Aydın Valisi Yakup Canpolat, ADÜ Rektörü Prof. Dr. Bülent Kent, Didim Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Hilmi Erbaş, Didim Ziraat Odası Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Hilmi Yıldırım’ın açılış konuşmalarıyla başladı.
"Aydın sadece bölgemiz için değil, Türkiye tarım ekonomisi için de kritik bir merkez"
Çalıştayın ilk oturumunda "Büyük Menderes Havzasında Su Kaynakları ve Yönetimi" konusu ele alındı. ADÜ Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sürmen’in oturum başkanlığını yaptığı ikinci oturumda ise "Büyük Menderes Havzasında Tarımsal Üretim ve Ürün Güvenliği" konusu değerlendirildi. Aydın Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Fevzi Çondur, "Kuraklık ve İklim Değişikliğinin Aydın Tarımına Etkileri" başlığında yaptığı sunumda, tarım sektörünün ilimizin ekonomik hayatının temelini oluşturduğunu ve nüfusun yüzde 55’inin geçimini tarımdan sağladığını aktardı. Çondur; "Büyük Menderes Havzası yüzyıllardır ‘Ege’nin bereketli ovası’ olarak anılır. Toprağın verimliliği ve iklimin elverişliliği sayesinde Aydın, Türkiye tarımının lokomotifi ve stratejik bir merkezidir. Aydın, ülkemizde üretilen bitkisel ürünlerden 58’inde ilk 10’da yer alıyor. İncir, kestane ve buğday hasıl yeşil ot üretiminde birinci, arpa yeşil ot ve çilek üretiminde ikinci, sofralık ve yağlık zeytin üretimi yanı sıra kütlü pamuk, mısır hasıl ve enginar üretiminde ise 3’üncü sıradayız. Bu veriler, Aydın’ın sadece bölgemiz için değil, Türkiye tarım ekonomisi için de ne kadar kritik bir merkez olduğunu ortaya koymaktadır" dedi.
"Aydın şiddetli kuraklık yaşıyor"
Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) 5. Değerlendirme Raporu’nda Türkiye için elde edilen iklim projeksiyonlarını aktaran Çondur, ortalama sıcaklıklarda 6 dereceye varan artış, yıllık toplam yağışlarda yüzde 10 azalma ve su kaynaklarında 2030’a kadar yüzde 20, 2100’ün sonuna doğru da yüzde 25 azalma beklendiğini vurguladı.
Meteoroloji Genel Müdürlüğü verilerinden de örnek veren Fevzi Çondur, "Geçen yıl yağışlar düşük seviyelerde gerçekleşmişti. Ancak 2025 yılı verilerine baktığımızda, geçen yıla kıyasla durumun çok daha olumsuz olduğu görülüyor. Bölgemizin ortalama su yılı yağışları 584,4 milimetre iken, 2024 su yılı yağışları 480,6 milimetre, 2025 su yılı yağışları 422,6 milimetre olarak kaydedildi. Yağışlarda normaline göre yüzde 28, 2024 su yılına göre ise yüzde 12 azalma yaşandı. Ayrıca ilimizin orta ve şiddetli kuraklık yaşadığı görülmektedir. Büyük Menderes Havzası’nda yer alan önemli akarsularımızdan Büyük Menderes Nehri, azalan yağışlar ve kuraklık nedeniyle kurumuştur. Barajlarımızın doluluk oranları ise alarm seviyesine inmiştir. Dünyada suyun yaklaşık yüzde 70’i tarımda kullanılırken, Türkiye’de bu oranın yüzde 77 civarındadır. Bu nedenle suyumuzu çok daha verimli kullanmamız zorunludur" diye konuştu.
"Zirai don olayları da ürün kayıplarına sebep oluyor"
İklim değişikliğini yalnızca kuraklıkla sınırlı görmemek gerektiğine dikkat çeken Çondur, yerinde ve zamanında olmayan yağışlar, kuvvetli yağışlar, sel, dolu ve zirai don olayların da tarımı olumsuz etkilediğini belirtti. Kuraklık ve iklim değişikliğinin ilimiz tarımsal ürünlerine etkilerini anlatan Fevzi Çondur; "Sulama suyunun azalması pamuk, mısır, narenciye gibi suya çok ihtiyaç duyan ürünlerde verim kaybına yol açıyor. Pamukta lif kalitesi düşüyor. Narenciyede küçük meyve oluşumu, kabuk yanıkları artıyor. Yüksek sıcaklık ve düzensiz yağışlar, incirde aflatoksin ve diğer küflerin gelişmesini kolaylaştırıyor. Zeytinde ise yağ oranı düşüyor, rekolte azalıyor. Zararlılar, özellikle zeytin sineği, daha uzun süre etkin oluyor. Su yetersizliği, toprakta tuzluluk ve erozyon artışına neden olurken; verim kaybıyla birlikte maliyetler yükseliyor, çiftçinin gelirinde azalma yaşanıyor. Düzensiz yağışlar çiçeklenme döneminde meyve tutumunu düşürüyor. Zirai don olayları da ürün kayıplarına sebep oluyor" şeklinde konuştu.
İklime uyumlu tarım vurgusu
Kuraklığın artık kalıcı bir risk haline geldiğine dikkat çeken Fevzi Çondur, çözüm önerilerini de paylaştı. Çondur, iklim değişikliğiyle mücadele yerine iklime uyumlu tarıma yönelmenin önemini vurgulayarak şunları söyledi: "Tarla içi sulama sistemlerinde yağmurlama veya damla sulama yöntemlerine geçişin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Vahşi sulamanın önlenmesi için çiftçiye eğitim ve destek sağlanmalıdır. Baraj ve göletlerde su hasadı ile depolama kapasitesinin artırılması büyük önem taşımaktadır. Sulama kooperatiflerinde dijital ölçüm ve denetim sistemlerinin kurulması da suyun etkin yönetimi açısından gereklidir. Gelecekte Türkiye’de çok daha sıcak ve kurak bir iklim bizi bekliyor. Bu nedenle suya daha az ihtiyaç duyan alternatif ürünlere yönelmeli, bölgesel iklim risklerine uygun ürün deseni planlamalıyız. Toprağın su tutma kapasitesini güçlendirmeli, erozyon kontrolü ve arazi ıslahı projelerini yaygınlaştırmalıyız. Zirai don, sel ve aşırı yağışlara karşı erken uyarı sistemleri etkinleştirilmeli, TARSİM kapsamı genişletilmesi ve çiftçiler risk yönetimi konusunda bilinçlendirilmelidir"
Panelin sonunda, Söke Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Nejat Sağel, Aydın Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı ve Ulusal Pamuk Konseyi Yönetim Kurulu Başkanı Fevzi Çondur’a günü anısına katılım belgesini takdim etti.