Sanatçılar Ayşe Barım'ın kendilerini Gezi'ye yönlendirdiği, talimat verdiği veya teklif ettiği iddialarını kesin bir dille reddetti.
Menajer Ayşe Barım, ajansına kayıtlı oyuncuları Gezi Direnişine yönlendirdiği iddiasıyla bugün ikinci kez hakim karşısına çıktı.
"Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım etmekle" suçlanan Barım için savcılık 22 yıl 6 aydan 30 yıla kadar hapis istiyor.
Duruşma öncesi Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'ndeki polis yoğunluğu dikkat çekti. Adliyeye gelen herkes Genel Bilgi Taraması'ndan (GBT) geçirildi.
Duruşmayı izlemek isteyenler de adliyenin ikinci katındaki koridora çekilen baryerlerin arkasında bekletildi.
Zaman zaman güvenlik görevlileri ve izleyiciler arasında tartışma yaşandı. İzleyicilere hakaret eden iki güvenlik görevlisi yanlarına gelen polis tarafından bölgeden uzaklaştırıldı.
Davadan detaylar
Ayşe Barım saat 11.00 itibariyle tutulduğu Marmara (Silivri) Cezaevi'nden adliyeye getirildi. Duruşma 11.10'da başladı.
Duruşmada ilk olarak Barım'ı Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi'ne (CİMER) şikayet eden Sedat Gül'ü tanık olarak dinledi.
Gül, Barım'ı sosyal medyadan tanıdığını söyledi. Sorguda şikayetini hatırlamadığını belirtti. Ancak hakimin sorusu üzerine "İhbarın tam içeriğini hatırlamıyorum" dedi.
Ardından da "İlk ben yazdım ama onu (şikayetini kastederek). Ben sosyal medyada, haberlerde çok gördüğüm için bir vatandaş olarak görevimi yaptım sadece" diye konuştu.
Gül, avukatların "Sosyal medyada gördükleriniz dışında Barım hakkında bir bilginiz var mı?" sorusuna "Hayır yanıtını" verdi.
Ardından gelen "Neden şikayette bulundunuz" sorusunu da "Vatandaşlık hassasiyeti olsa gerek" diye cevapladı.
Son olarak da yine avukatların "Bir suç kaydınız var mı?" sorusuna "Hayır" dedi.
Oyuncular: Kendi isteğimizle Gezi'deydik
Mahkeme daha sonra Bergüzar Korel, Ceyda Düvenci, Dolunay Soysert, Halit Ergenç, Mehmet Günsur, Nejat İşler, Nehir Erdoğan, Rıza Kocaoğlu, Selma Ergenç, Sevilay Demirci (Yapımcı), Şükran Ovalı, Zafer Algöz ve Enver Aysever'i tanık olarak dinlendi.
Sanatçılar Ayşe Barım'ın kendilerini Gezi'ye yönlendirdiği, talimat verdiği veya teklif ettiği iddialarını kesin bir dille reddetti.
İlk olarak konuşan Bergüzar Korel "Ayşe Barım beni yönlendirmedi. Gezi'de hiç görmedim. Hiçbir yönlendirmesi olmadı. Bütün projelerin katılım kararı bana aittir" dedi.
Sanatçı Ceyda Düvenci, "Gezi Parkı olaylarına 3 gün katıldım. Barım'ın bana bir yönlendirmesi olmadı. Kendi isteğimle katıldım. Katıldığımda Barım Gezi'de değildi. Barım'ı 23 yıldır tanırım. İlgi alanı sadece hayvanlar ve çocuklardır. Apolitiktir" diye konuştu.
Daha sonra konuşan Dolunay Soysert "Gezi'de bir kere karşılaştık. Gezi'ye kendi idaremle gittim. Barım'ın bir yönlendirmesi olmadı. Zaten kendisi kesinlikle apolitiktir" dedi.
Halit Ergenç, Gezi Parkı'na 3-4 gün kadar gittiğini belirtti. Bazı gidişlerinin set çıkışı olduğundan bahsetti. Ergenç "Oradayken Barım'ı gördüğümü hatırlıyorum. Benden sonra mı önce mi geldi hatırlamıyorum. Yönlendirme olmadı. 23-24 yıldır birlikte çalışıyoruz. Bugüne kadar iş dışında bir yönlendirmesi olmadı. Gezi'ye gitme ya da gitmeme konusunda bir şey demedi" diye konuştu.
İşler: Tesadüfen gittim
Nejat İşler "Gezi'ye iki kere gittim. Bir yönlendirmesi olmadı. Zaten Gezi'ye de tesadüfen gittim. Bodrum'da yaşıyordum. İş görüşmesi ve hastaneye gitmek için İstanbul'a geldim. İstanbul'a geldiğimde de Gezi'ye şöyle bir baktım. DİSK üyesiyim. DİSK'in çadırına gittim" ifadelerini kullandı.
Nehir Erdoğan "Gezi'ye katıldım. İlk bi kaç gün gittim. Gezi'ye gitmem konusunda Barım'ın bir teklifi, yönlendirmesi olmadı. Barım'ı Gezi'de hiç görmedim" dedi.
Barım: Yaşam hakkımı elimde tutmak istiyorum
Daha sonra mahkeme huzura Ayşe Barım'ı aldı. Tutukluluğu üzerine beyanda bulunmasını istedi. Barım konuşurken kendini zor tuttu. Zaman zaman ağladı. Barım şunları söyledi:
“İlk duruşmada savunmamı yapmıştım. Bir daha vaktinizi almak istemiyorum. Vatandaş olarak ülkesine sorumluluklarını yerine getirmiş birisiyim. 19 yaşından beri çalışıyorum. Hayatım boyunca hiçbir suç işlemedim. Tanık olarak dahi mahkemede bulunmadım. Çok ağır suçlamalar ve iddialarla 248 gündür tutukluyum.
Her gün aynı kendime soruları sorup duruyorum. Şu an yaşadığım bu haksız süreç beni biraz korkutuyor açıkçası. Adaletin ve varlığına inanmak ve güvenmek istiyorum. Ama çaresizim birazcık da, biraz da zorlanıyorum. Çünkü tek başına yani bir hücrede gerçekten bir beyin ve kalp sorunlarıyla savaşıyorum.
Biraz da yorgunum anladığım kadarıyla. 30 kilodan fazla kaybettim. Hastaneler, raporlar, bayılmalarım, dilekçeler, itirazlarımız… Ne yazık ki kimse hasta olduğuma da çok ikna edemedi.
Ben aslında tedavi reddetmiyorum. Haziran ayından beri kalp rahatsızlığımla ilgili ciddi bayılmalar yaşadım.
Bayılmalarla ilgili devlet hastanelerine sevklerim başladı. Sevkler sırasında panik ataklar geçirdim. Zor bir şekilde oralara sevk oldum. En az on iki kere çeşitli devlet hastanelerine gittim.
En son Çam ve Sakura Hastanesine götürüldüm, bilim kuruluna girdim. Herhalde 20-30 hocaya, infaz koruma memurları eşliğinde muayene oldum.
Ben tedaviyi reddetmiyorum. Gerçekten tedavi olmak istiyorum ve olmak zorundayım. Tüm hastane raporlarım acilen ameliyat olmam gerektiğini açıkça belirtirken durumlar biraz göz ardı edildi. Olmam gereken ameliyatlarım gerçekten çok riskli ve bir an önce sağlığına kavuşmam gerekiyor.
En son sevk edildiğim hastanede bir damar yolu ve emar çekilmesi gerekiyordu. Damar yolunu bir türlü bulamadılar. İki kolum mor bir şekilde 10 gün dolaştım. Ben tedaviyi kendi tercihimle, kendi hocalarımla yaptırmak istiyorum.
Karp ameliyatımı daha fazla geciktirirsem kalp nakline kadar gidebilecek durumda olduğum raporlarda var. Ve iki tane anevrizmanın yanında cezaevindeyken oluşan bir anevrizma daha eklendi. Hareketli olduğu için patlatma olasılığı var.
O yüzden ameliyatları doktorumun yorumuyla, onun gözetiminde de yaptırmak istiyorum. Yani temel hakkım olan yaşam hakkımı elimde tutmak istiyorum ve kendim karar vermek istiyorum.
Cezaevinde yaşam mücadelesi verirken, bütün bunların başıma neden geldiğini tam olarak anlayamazken, özgürlüğümden ve sağlıklı yaşam hakkımdan neden yoksun bırakılıyorum diye soruyorum her zaman kendime."
Ayşe Barın'ın konuşmasının ardından mahkeme duruşmaya 13.30'a kadar ara verdi.
Aradan sonra Barım'ın avukatları Sedat Özyurt, Aslı Kibar ve Deniz Ketenci beyanda bulundu.
Beyanların ardından duruşma savcısı mütalaa verdi.
İddia makamı kuvvetli suç şüphesinin bulunması ve delil durumu nedeniyle tutukluluğun devamı istedi.
Makkeme ara karar kurmak için duruşmaya ara verdi. Ara karar için salona sadece Barım'ın avukatları alındı. Gazeteciler ve izleyiciler kapı önünde bekletildi.
Bu sırada Barım'ın ev hapsi kararı haberi geldi. Salon dışında "Hak, hukuk, adalet" sloganları yükseldi.
Adliye çalışanları sloganlara müdahale etti