Anahtar Parti Afşin İlçe Başkanlığı, basın açıklamasında terörle mücadele, çözüm süreci, siyasi söylemler ve güncel tartışmalarla ilgili değerlendirmelerde bulundu. İlçe Başkanı Alperen Kır, açıklamasında Türkiye’nin terör örgütleri karşısındaki duruşuna vurgu yaptı.

Başkan Alperen Kır, yaptığı yazılı açıklamada, “2014 yılında DEAŞ; Suriye-Türkiye sınırına yakın bir bölgede bulunan, Halep’e bağlı Ayn-el Arab kentine bir saldırı başlatmış ve burada PKK’nın bir kolu olan YPG ile çatışmaya girmişti. Terör örgütü PKK’nın siyasi uzantısı olan HDP ise YPG’ye silah desteği vermek için Türkiye üzerinden bir koridor açılmasını talep etmiş ve iki terör örgütünün arasındaki çatışmalara Türk Devletini alet etmek istemişti.

Bu talebi reddedilen HDP, 6 Ekim 2014 günü, Twitter üzerinden sokağa çıkma çağrısı yaptı. Sorumsuzca ve kasıtlı olarak yapılan bu çağrının ardından PKK/YPG taraftarları sokaklara çıktı. Doğu ve Güneydoğu Bölgesindeki illerimiz başta olmak üzere birçok ilimizde barikatlar kurarak yolları kesti, kamu binalarına zarar verdi. Uzun namlulu silahlar ve molotofkokteyli kullanılan saldırılarda 2 polisimiz şehit oldu. Diyarbakır'da, Kurban Bayramı dolayısıyla yoksullara kurban eti dağıtırken terör örgütü yandaşları tarafından vahşice katledilen Yasin Börü ve üç arkadaşının da aralarında bulunduğu 35 kişi hayatını kaybetti.

2015 yılında “Çözüm Süreci” bitti ve 2016 yılında HDP’nin yöneticileri yargılandı. Bütün bu olayların sorumlusu olan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’a çeşitli suçlardan 42 yıl, Figen Yüksekdağ’a 30 yıl 3 ay, Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk'e ise "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 10 yıl hapis cezası verildi.

MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli, 2017 yılında Ahmet Türk’ün cezaevinde kalmaması konusunda; “yaşı ve sağlık durumu sebebiyle tutuksuz yargılanmalı” diyerek hassasiyet izhar etti. O zamanlar bu hareket, bir merhamet örneği olarak yorumlandı ve Türk Devleti’nin merhametini temsil ettiği savunuldu. Ahmet Türk cezaevinden çıktı, Devlet Bey’e siyasetten bağımsız olarak bu nezaketli tavrından dolayı teşekkürlerini sundu ve ilk yerel seçimde seçilerek belediye başkanı oldu. Belediyesine terörle iltisaklı olduğu sebebiyle kayyım atanan Ahmet Türk, şimdi apo’nun ayağına gönderilen meclis komisyonunda yer alıyor. Karar verin, Ahmet Türk terörist mi müzakereci mi?

Her söylediğinde bir hikmet aranan, her söylediği sözün arkasından “bir bildiği vardır” denilen, siyasi çizgisi apo’nun asılması için kürsülerden ip atmak ve aynı apo’nun umut hakkından yararlanması gerektiğini söylemekle buluşmuş Devlet Bahçeli; 2023 Seçimlerinde “Kılıçdaroğlu iktidara gelirse terörist Demirtaş’ı, Osman Kavala’yı serbest bırakacak” dedi. “Öcalan canisini de serbest bırakacak mısın? Teröristleri topluca cezaevinden çıkaracak mısın?” diye sordu. Cumhur İttifakı, rakiplerine bu minvalde yüklenerek seçim kazandı. Türk Milleti, yaşadığı tüm zorluklara ve geçim sıkıntısına rağmen, “Biz ülkemizi terör sevicilere bırakmayız!” dedi. Kılıçdaroğlu’nun HDP’ye ılımlı yaklaşmasını kabullenmedi ve onlara fırsat geçmesin diye sizi bir kez daha seçti. Şimdi ise Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve Sayın Devlet Bahçeli, “terörün canını okuyacağız” minvalinde sözlerle milletimizden yetki alıp, o yetkiyle çok başka süreçler yönetmeye karar verdiler. Türk Milleti bu süreçte sessiz kalsa da inanıyorum ki, sandık önüne geldiğinde bu yapılanları unutmayacak, apo’ya umut hakkı isteyenleri sandıkta unutma hakkını kullanacaktır!

Selahattin Demirtaş 9 yıldır işlediği suçların cezasını çekmekteyken; ne hikmetse terör örgütünün elebaşına iltifatların edildiği, “kurucu önder” denildiği, umut hakkından bahsedildiği bu günlerde tahliyesi gündeme geldi. MHP Lideri Devlet Bahçeli “Demirtaş’ın tahliyesi Türkiye için hayırlı olur.” dedi. Ana muhalefet CHP Genel Başkanı da buna destek verdi. Karşılığında hem Selahattin Demirtaş’tan hem de Dem Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan’dan teşekkür açıklamaları gecikmedi. Devlet Bahçeli’ye ve CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e teşekkürlerini sundular.

41 yıldır evlatlarımıza kurşun sıkan, annelerinin öpmeye kıyamadığı kınalı kuzularımızı şehit eden, evlatlarımızı vura vura dağlarda yaşlanmış it sürülerinin mağaralarına gidip, önlerine prompter cihazı koyup, yüz tane mikrofon koyup, canlı yayın araçları gönderip onlara açıklamalar yaptırdınız. Sadece silahlı mücadele pratiğinden “vazgeçtiğini” açıklayan terörist başına teşekkür ettiniz. Karşılığında o da size “ Atatürk’ten sonra tek devlet adamı Bahçeli’dir” diyerek övgüler gönderdi.

“Terörsüz Türkiye” dediniz ama daha bunu birlikte yol yürüdüğünüzü açıkladığınız dem partili ortaklarınıza kabul ettiremediniz. Çünkü onlar bütün bu yaptıklarının terör olduğunu düşünmüyor, kabul etmiyor. “Pazarlık etmeyiz” dediniz ama dağdaki it sürüleri de şehirdeki uzantıları da her gün bir şart ortaya koyuyor. Yasal ve Anayasal düzenlemeler istiyor. Örgüt üyelerinin bir gün bile hapis yatmamasını, serbestçe “siyaset yapmasını” talep ediyor. Milliyetçi Hareket Partisi’nin Bilge Lideri bütün bu arsız açıklamalar karşısında birlikte yol yürüdüğünü açıkladıkları yoldaşlarına en ufak bir laf söylemiyor.

Bizler siyaseti her zaman terbiye hattında yapan, yıllardır birbirinize ettiğiniz hakaretlerle dilini kabalaştırdığınız bu siyaset arenasında, nezaketimizle milletimize umut olan Anahtar Partilileriz. Vatanımıza, bayrağımıza, dinimize, devletimize ömrümüzü adadık. Bölücülere gösterdiğiniz nezakaketi bize neden göstermediniz?” ifadelerini kullandı.

Anahtar Parti Afşin Başkanı Alperen Kır, partinin temel duruşunu şu maddelerle özetledi: “Hiç kimse Türk Devleti’ni eli kanlı bir terör örgütüyle eşitleyemez. Hiç kimse Türk Devleti’nin kuruluş esaslarını, anayasasını, devlet yapısını terörislerle oturup konuşamaz. Hiç kimse terörist başını Türk Milleti’nin şerefli meclisine davet edemez. Hiç kimse şehitlerimizin katillerine “sayın” diyemez. “sayın” diyip milletvekili olarak hiçbir imkândan yararlanamaz. Türk devlet aklı; Şehidini üzemez, mezar taşlarına “baba” diyerek büyümüş yetimleri sahipsiz bırakamaz, yıllar sonra bile evlatlarının mezar taşlarını bağrına basıp kokusunu içine çeken şehit analarını mahzun edemez.”

Muhabir: Deniz Doğan