Anadolu Selçuklu Hükümdarı Alaaddin Keykubat Anadolu da bulunan tüm Eshab-ı Kehf Mağaralarını inceletir. İnceleme Ekibi Efes-Tarsus- şehirlerinde bulunan mağaralar incelenir. Daha sonra Efsus şehrinde bulunan mağaraya gelen inceleme ekibi Efsustaki mağaranın mekan olarak ellerindeki bilgiye uyup uymadığını kontrol ederek yazılı metine geçirilir. Güneşin doğuşu ve batışı arasında mağara girişinin pozisyonu gözlenir. Efsus şehri ve civar köylerde özellikle Elbistan bu mağara ile ilgili bilgiler rapor edilerek Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat ta bildirilir.  Eshab-ı Kehf’in Afşin’de olduğunu gösteren Selçuklu devlet Meclisinde Sultan Alaaddin Keykubat hemen yanı başında bulunan Maraş Emiri Nasirüddin Hasan’a Şeyhülislam Sadrettin  Konevi’yle beraber huzura gelmesini emreder. Konevi’ye ; Efsus-Afşin ekibinin başkanı olması sebebiyle yörenin şartlarına uygun Cami , Ribat,Kervansaray ve medrese , Kümbet gibi asırlara seslenen eserlerin inşası için acilen ne gerekiyorsa yapılsın emrini verir. Gerekli çalışmalar yapılır. Yeteri kadar Devlet ödeneği ve teknik eleman ile bir grup ulema sınıfı, takip eden günlerde Maraş’a intikal ederek Efsus’a geçerler. Sultan Alaaddinin hemen yanı başındaki Tarsus’u bırakıp oldukça uzak olan Efsus ‘da ki mağarayı ihya etmesi için bunca zahmete girmesi ilmin kendine rehber almasına bir işarettir. Emir Nasiruttun Hasan’a zaviyenin yapılmasından daha çok yaşatılması için gereken Afşin-Efsus şehrinde bulunan “Atlas Yazası” olarak bilinen vergilerin ve köy arazilerinin gelirlerinin ihtiyaç ve hizmet edenlere bundan böyle mütemadiyen verilmesi emrini verir. Ve dahi “ Pazar Vergisi “ olarak bilinen vergilerden müteşekkil gelirlerle hizmet verecek olanların hayatını idame için vakfiyeler oluşturulur. Elbistan Kasabasına bağlı bazı köyler ile Efsus-Afşin’deki Devlet arazileri ve yakın civar köylerdeki vergilerin toplanarak kurulacak olan vakıf la Ashab-ı Kehf külliyesine sonsuza kadar ihya olsun talimatıyla Emirliğe dönen Nasirüttun Hasan, kısa sürede gereğini yapar ve oluşturulan sistemin kalıcı olması için elinden geleni yapmıştır. Bir görüşe göre Ashab-ı Kehf, Mehdi gelinceye kadar uyuyacak, Mehdi gelince ona yardımcı olacak. Mehdi, İsa (as) ile birlikte haç ibadetini yapacaklar. Ashab-ı Kehf gençleri İsa (as) ım havarileri olacak. İslam sancağı altına girip Mehdi ile birlikte Ye'cuc ve Me'cuc kavmiyle savaşıp zafer kazanacaklar. Efsus'taki Ashab-ı Kehf mescidinin mihrabı mağara tarafındaki kayanın içi oyularak yapıldı. Mescide küçük bir kapı ile girilmektedir ve mescidin mihrabının yönü Kudüs'e bakmaktadır. Daha sonra mescidinin önüne ve doğusuna ek mescit inşa edilmiştir. Mağaranın önüne Teodus tarafından yaptırılan mescidin yönü de Kudüs'e bakmaktadır. Günümüzde İsa Mescidi olarak bilen mescit Selçuklu Sultanı I. Alaaddin Keykubat zamanında onun emriyle Maraş Emiri Hasan tarafından yaptırılmıştır.Efsus Maraş Emirliğine bağlı bir şehirdir.Eshab-ıKehf ile ilgili bilge kişiler Efsus a gelmişlerdir.  Efsus,(Yarpuz), bu günkü adıyla Afşin, Elbistan ilçesinin batısında ve buraya yaya beş saatlik mesafede bulunmaktadır.Bugün Afşin, Kahranmaraş'a bağlı bir ilçedir. Ashab-ı Kehfi'n şehri olan Efsus, Rum beldesi şehirlerinin meşhurlarından olan Elbistan'a çok yakındır. Efsus şehrini güneyden ve batıdan Anti Toros dağlarının kolu olan yüksekliği 3000 metreyi bulan Binboğa ve Berut dağları çevrelemektedir. Deniz seviyesinden 1240 metre yüksekte bulunan Efsus'un kuzey ve doğu yönlerinde geniş ovalar bulunmaktadır. Ovaları Ceyhan, Hurman, Söğüdü ve Göksün ırmak ve çayları sulamaktadır. Efsus Rum diyarında, yani Anadolu'da bulunan önemli bir şehirdir. Burada Yakubiye mezhebine bağlı piskoposların dini merkezi bulunmaktadır. Afşin'de Hititler ve Komegenler devrine ait Tilhöyük, Karaelbistan, Ozanhöyük, Karahöyük, Çavlıhan, Telafşin, Mehre, Huni ve Efsus höyükleri gibi harabeler bulunmaktadır. Eski çağlardan beri Afşin, yörenin en büyük yerleşim merkezi olmuştur. Huni, Tanır, Elbistan, Hurman Şehirlerinde yaşayan halk burada büyük bir nüfus yoğunluğu oluşturmuştur. (1885) tarihli Halep Vilayeti Salnamesi'nde Efsus'un adı Yarpuz olarak belirtilirken burada 2152 nüfusun yaşadığı, kasabanın hicretten 1628 sene önce kurulduğu, buranın Roma İmparatoru puta tapan ve halkı puta tapmaya zorlayan meşhur Dakyanus'un darül mülkü olduğu, Şehrin civarında Benahliyus dağında Ashab-ı Kehf gençlerinin yaşadığı mağaranın bulunduğu bildirilmiştir. Ashab-ı Kehf gençlerinin yaşadığı şehir Efsus'un  adı Etiler döneminde Arpasus, Romalılar Arabisos ve Bizanslılar döneminde Arabisus, Selçuklular döneminde Arabissos,İslam kaynaklarında ise Efsus olarak belirtilmiştir. Efsus'un adını Ebsus olarak zikredenler de bulunmaktadır. Mağaranın bulunduğu dağa Bencilüs denilmektedir. Tarih-i Kamil'de Ashab-ı Kehf'in, Rum diyarının Efsus şehrinde olduğu belirtilmiştir. Ayrıca mağaranın Efsus'un doğusunda olduğu bildirilmiştir. Buranın adı Hıristiyanların görüşüne göre Efsus'tur. Mu'cemül Büldan'da ise Efsus şehrinin Tarsus'un suğurunda (sınır şehir), yani buranın sınırlarına yakın bir şehir olduğu ve burada Ashab-ı Kehf'in yeri bulunduğu açıkça ifade edilmektedir. Buna göre Ahab-ı Kehf'in şehri Tarsus değil, buranın serhadlerinde, sınırında, uç sınır civarında bulunan bir şehirdir. Bu şehir Elbistan'ın batısında ve altı saatlik uzaklıkta bulunan Efsu'tur. Mağara bu şehrin batısında Bin Boğa dağı denilen küçük Toros dağının şehre bakan doğu eteklerindedir. Ebul Kasem bin Revaha, Ashab-ı Kehf'in bulunduğu şehrin Anadolu'da Elovası köylerinden birinde olduğunu ve mağaranın Bencelüs dağında bulunduğunu söylemektedir. Halep tarihi yazarı Kemaleddin bin El Adim, 636 (1239)'da Anadolu'ya elçi olarak gelirken Efsus'a uğramıştır. Orada bulunan Ashab-ı Kehf mağarasını ziyaret etmiştir. Ayrıca Efsus hakkında ayrıntılı bilgi vermiştir. Efsus şehrinin surlarının tamamen harap olduğunu, sadece birkaç duvardan ibaret kaldığını, şehirde oturanların bir kısmının Ermeni olduğunu ve burada ticaret yapılan bir panayırın (Yabanlu Pazarı) bulunduğunu ve bu eski yerleşim yerinin mamur olduğunu belirtmiştir. İbni Bibi, I. Sultan Alaaddin Keykubad tarafından Gögonya (Karahisar=Yeşilhissar) Melik Muzafferüddin'in elinden alındığını, Şam hududunda bulunan Rumman nahiyesi, Kalinin nehri, Ashab-ı Kehf'in bulunduğunu, Arbasus (Efsus) şehrinin Dakyanus'un makam ve yaşadığı yer olduğunu belirtmektedir. Şükrü Vamik, Aahab-ı Kehf'in yerinin özellikle Afşin olduğunu belirterek Efsus'un Tarsus olduğunu ifade edenlerin yanıldığını açıklamıştır. Efsus'un ahenk olarak Tarsus'a benzemesinden dolayı bu görüşün ortaya atıldığını ayrıntılı bir şekilde anlatmıştır. Selçuklular döneminde Kayseri, Göksün, Elbistan, Sultan Hanı ile çevrili bu bölgede yabancılara mahsus anlamına gelen Yabanlu Pazarı kurulmuştur. Pazarın Kayseri Elbistan arasında Karahisar ovasında olduğu belirtilmiştir. Yine uluslar arası fuar niteliğinde olan bu pazarın Kayseri Elbistan veya Kayseri Halep yolu üzerinde olduğu ifade edilmiştir. Pazar Ören'in Selçuklular devrinde Yabanlu Pazarı'ın diğer bir adı olduğu anlaşılmaktadır. Uluslar arası fuar olan bu pazarın önemli geçit kavşağında Efsus bulunmaktadır. O devirde dünyada böyle geniş bir pazarın eşi yoktu. Uluslar arası pazarın burada kurulması bu bölgenin ve Anadolu'nun ticarete ne kadar uygun olduğunu göstermektedir. Selçuklular döneminde Afşin'e ayrı bir önem verildi ve burası stratejik bir üs olarak kullanıldı. Ayrıca Ashab-ı Kehf'e saygı gösterilerek buralar imar ettirildi. Dulkadiroğullarından  Süleyman Bey, buraya bir mescit, bir medrese ve bir eser yaptırarak ayrı bir önem verdi.. Eğer Süleyman Bey, Ashab-ı Kehf'in burada olduğunu kabul etmeseydi buraya önem vermez, mescit ve medrese yaptırmazdı.  Halep Vilayet Salnamelerinde sürekli olarak Efsus şehrinde bulunan Eshab-ı Kehf ve Dedebaba Türbesi ile Elbistan’da bulunan Himmet Babanın olduğu kayıt altına alınmıştır. Elbistan Sancağının altı saat kadar batısında Namı diyar Meşhur Efsus ismi ile bilinen bir Şehir vardır. Şehrin adı Bizans kaynaklarında Arabissos, Arap kaynaklarında ise, Efsus ve Dulkadiroğulları döneminde ise, Yarpuz şeklinde geçmektedir. Namı diyar Meşhur Efsus şehri Halep Vilayetinin Kuzeyinde olup, Halep be uzaklığı 72 saattir. Daha sonraları Anadolu’yu bir Türk Yurdu haline getiren Sultan Alparslan’ın Komutanı Afşin beyin adına izafetten 1945 yılında Efsus ismi Türkiye Büyük Millet Meclisince değiştirilerek Afşin adı ile anılmaya başlanmıştır. Eshab-ı Kehf’in şehri Efsus-Afşin’dir. T.C. Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivleri Kataloğunda değerli hocamız Tahir SEZEN’İN Osmanlı Yer Adları adlı eserinde Efsus Şehrinin şimdiki Kahramanmaraş İline bağlı Afşin ilçesi olduğunu ve ayrıca Yarpuz şehrinin yine Kahramanmaraş İline bağlı Afşin olduğu yine Katalogda OrtaNiyabet şehrinin yine Kahramanmaraş İline bağlı İlçemiz Afşin olduğunu yazmıştır. Afşin şehrimiz tarihte Arpasus-Arabissos- Kipsuma, Telhamsun, Ephesus-Efsus-Yarpuz-Ortaniyabet- Afşin gibi daha adını saymadığımız birçok isim ile anılmıştır. Efsus, Yarpuz ve son olarak da Afşin adını almış ve günümüze kadar ulaşmıştır bu isim. Bu bölgeye Afşin adında Türk komutanı gelmiştir. Biri Abbasi Halifesi zamanında Afşin Bey bu bölgeyi fethetmiştir. İkinci Afşin Bey ise Sultan Alparslan zamanında Kayseri bölgesinden gelip yine burayı fethetmiştir. Bundan dolayı Afşin ismi ilçemize verilmiştir

                                                                                                                                    

ARAŞTIRMACI YAZAR                                                                                                            

MUSTAFA KÖŞ

AFŞİN KENT KONSEYİ TARİHİ ARAŞTIRMALAR BÖLÜM BAŞKANI

KAYNAKLAR

PROF.DR AHMET EYİCİL AFŞİN ASHAB-I KEHF

PROF DR.FARUK SÜMER ESHABÜL-KEHF YEDİUYURLAR TÜRK DÜNYASI YAYINLARI

Tahir SEZEN OSMANLI YER ADLARI

SIDDIK DEMİR YEDİUYURLAR-SEVEN SLEEPERS