Eğitim koçu Gökhan Müftüoğlu, Liselere Geçiş Sistemi (LGS) kapsamındaki merkezi sınav ve Yükseköğretim Kurumları Sınavı'na (YKS) giren, bir şekilde istediği sonucu elde edemeyip yeniden sınava hazırlanan ya da istemediği bir okulu veya bölümü tercih etmek durumunda kalan öğrencilerin, aile ve toplum baskıları nedeniyle ilerleyen dönemlerde ciddi problemlerle karşılaştıklarını söyledi.
Eğitimci Müftüoğlu, AA muhabirine, sınavlara hazırlanan öğrencilerin psikolojileri ve aile ile toplum baskısının etkilerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Haziran ayında ortaokuldan liseye geçecek öğrenciler için yapılan LGS sınavı ile liseden üniversiteye geçiş için yapılan YKS'nin, milyonlarca öğrencinin geleceğe ilişkin yol haritasını belirleyeceğini anlatan Müftüoğlu, sınavın öğrencilerin geleceğini olumlu yönde etkilediği gibi aile ve toplumsal baskının öğrencileri yanlış tercihlere, istemediği şehirlerde istemediği okulları okumaya veya istemediği bir mesleğe yönlendirdiğini, bu durumun da öğrencilerin geleceklerini olumsuz yönde etkilediğini söyledi.
Liseye geçecek öğrenciler ile iş hayatının ilk adımlarını üniversite döneminde atacak gençler için aile baskısının çok zorlu bir durum olduğuna dikkati çeken Müftüoğlu, "Bir sınav gerçekleşti ama şimdi 'Puanım, sıralamam ne gelecek? Hangi liseye, üniversiteye, şehre gideceğim ya da gidemeyecek miyim? Bütün bunlardan sıyrılıp başka bir işe mi gireceğim ya da ailem bana ne diyecek?' soruları, gençlerde çok büyük kaygı ve onarılamaz psikolojik rahatsızlıklara yol açıyor maalesef." diye konuştu.
- "Misket oynama yaşındaki çocukları sınav yarışına sokuyoruz"
Ortaokuldan liseye geçen ve ergenlik çağının başında olan çocuklar için sınav psikolojinin daha zorlu olduğunu, bu çocukların tek bir seferlik şanslarının bulunduğu bu sınavı yeterince ciddiye alamadıkları için ailelerinden ciddi baskı gördüklerini belirten Müftüoğlu, şöyle devam etti:
"Misket bizim dönemde çok popülerdi. Misket oynama yaşındaki çocukları sınav yarışına sokuyoruz maalesef. Çocuk bunu yaşarken de arka planda yıllardır duygusal bağlar kurduğu annesiyle babasıyla farklı bir savaşın içinde. Sınav ve başarı savaşı. Şimdi çocuğun bunu anlamlandırması o kadar zor ki ve LGS sınavı bir kere oluyor. O bir kerelik sınavda, o en üstün performansı göstermeli ve ona göre bir kariyer çıkmalı anne babaya göre. Bu çok da doğru olmayan bir yaklaşım."
Sınav dönemine kadar çok yoğun tempo ile ciddi zamanlar harcanarak yapılan bu hazırlanma sürecinin çocuklarda zaman zaman ters tepen sonuçlara da yol açtığına değinen Müftüoğlu, "Özel dersi, kursu, kurumları, eğitimle alakalı yaşadığı her şey... Sınava gittiğimizde maalesef çok gergin, çok kaygılı bir çocuk görüyoruz. Öncesinde yaşanılan bütün olumsuzlukları görmezden gelip bastırıp ileride psikolojik ya da biyolojik başka problemler de yaşayabiliyor gençler." ifadelerini kullandı.
Özellikle sınav dönemi geldiğinde baskı, zorlama ve başkalarıyla kıyaslamanın çocuklarda öfke kontrolü ve tepki problemlerine yol açabildiğini vurgulayan Müftüoğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Olası bir kötü sonuç durumunda anne baba diyor ki 'Eyvah bittik. Çocuğum kötü lisede. Bir akrabanın ya da bir komşunun çocuğu iyi lisede.' Burada kıyas başlıyor. Bir öğrencim bana 'Annem babam bana bu kıyası çok yapıyor. Ben de onlara başka bir kıyas yapacağım. Anneme, 'Senin yemekler güzel ama Ayşe teyzenin yemekleri çok daha iyi." Babama da gideceğim 'Senin maaşlar ne kadardı? Bu maaşlar ne zaman artacak? Prim yok mu? Bir tane amca var onun maaşı şöyleymiş, desem nasıl olur?' dedi. Aslında baktığımız zaman aynı neredeyse. Bir yetişkinin buna vereceği tepki neyse, çocuklardan gelecek tepkiye de şaşırmamak gerek açıkçası."
- "Öğrenciler üzerindeki baskının en önemli sebeplerinden biri ailelerin beklentileri"
Öğrenciler üzerindeki baskının en önemli sebeplerinden birinin de ailelerin beklentileri ve çocuklarının geleceklerini kendi isteklerine göre planlama yönelimi olduğuna vurgu yapan Müftüoğlu, bazı çocukların ailelerinin önerdiği mesleği yapmak istemediğini, bunun da ilerleyen yıllarda çatışma veya yapılmak istenmeyen mesleğe katlanmak durumu olarak ortaya çıktığını kaydetti.
Özellikle tıp, mühendislik veya hukuk gibi bölümleri sırf aile baskısı nedeniyle okumak zorunda kalan gençlerle çokça karşılaştığını anlatan Müftüoğlu, "Türkiye'de çok fazla doktor bu acıyı çeker. Çünkü en havalı, en çok maaş alan ve en garantili iş olduğu için birçok mühendis zekasındaki gencimizi tıp fakültesine gönderdik. Bir başkası mühendisliğe bu kadar meyilliyken zorla farklı bir bölüm okutturmak son derece yanlış." değerlendirmesinde bulundu.
Ailelerin çocuklarına gelecek tayin etme hakkını kendilerinde görmelerinden kaynaklı bir meslek yönlendirme durumu olduğunu vurgulayan Müftüoğlu, ailelerin sırf kendi istekleri veya kendilerinin doğru olduğunu düşündüğü kararları yüzünden ilerleyen yıllarda çocuklarının, sevmediği bir mesleği yapmak durumunda kaldığı için ciddi psikolojik sorunlar ile karşılaşabileceklerini söyledi.
Müftüoğlu şöyle devam etti:
"Kafalardaki algıyı değiştirmemiz lazım, buna anne babalarla başlayacağız. Oğlunun ya da kızının yaptığı meslekle alakalı bir övünç meselesi mi yoksa utanma, içine kapanma mevzusu mu? Bugün İstanbul'da iyi bir boyacı, iyi bir çilingir bulmak için uğraşıyoruz. Bu insanlar çok güzel para kazanıyor. Berberim kurs başlattığını söyledi berber yetiştirmek için. Çok güzel bir kazancı var. Kalan tarafta şimdi anne baba diyor ki 'Ama hocam, imkan varken daha iyisi olsun.' Daha iyisinden kastımız ne? Bu algıyı değiştirelim. İşini seviyorsa bir de helalinden kazanıyorsa parasını bir aile daha ne isteyebilir ki evladından?"
Müftüoğlu, iki çocuğu olduğunu, eğitimci olmasına rağmen çocuklarının ilerleyen yıllarda okumayıp ticarete atılmak veya farklı bir meslekle uğraşmak istemesine üzülmeyeceğini bilakis gururlanacağını dile getirerek, ailelerin de meslekleri ne olursa olsun asla bu düşüncelere kapılmadan, evlatlarına yüklenmeden, onların gelecekleri için yine onlarla birlikte karar almalarının en doğru yol olduğunu söyledi.
Ebeveynlerin olumlu mesaj vermek isterken çocuklarının psikolojilerinde hasara yol açtığını asla unutmamaları gerektiğini belirten Müftüoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:
"Mesleklerimiz, kariyerlerimiz ne olursa olsun egomuza, kibrimize yenilmememiz lazım. Çoğu çocuk bundan çok rahatsız. O merhamet, sevgi dolu yuvada tek gündem bu olmamalı, özellikle sınavla alakalı gelen sonuç ne olursa olsun. İyi de gelse, kötü de gelse sisteme göre birileri tarafından başarısız da denilse evlat evlattır. Merhametli bir şekilde bizim onu kucaklamamız lazım. Bu aracı güzel kullanırsak günün sonunda çok iyi noktalara geliriz."