Askerimizin; "  Zeytin Dalı harekatı " bütün hızıyla; aşkla, şevkle, coşkuyla, heyecanla ve imanla devam etmektedir!.. Yüce Rabbimiz!.. Mehmetçiklerimize güç, kuvvet ve sarsılmaz iman gücü versin!..

Seçilen isim güzel, enteresan ve Kur'anî bir kelimedir!.. Bu sebeple, Kur'an'daki " Zeytun" ile ilgili olan bütün ayetleri seçtim ve mehma imkan nispetinde yorumlandırdım. Rabbim!.. Bizleri;  aşksız, imansız, sönük , duygusuz, robot gibi yaşayanlardan eylemesin!.. Âmin!..

" O'dur ki size gökten su indirdi. Onunla her çeşit bitkiyi çıkardık, o bitkiden bir filiz çıkardı, ondan da bir  biri üzerine binmiş düneler; hurmanın tomurcuğundan sarkan salkımlar: üzüm bağları: ZEYTİN  ve nar ( bahçeleri) çıkarıyoruz. ( Bunların) kimi birbirine benzer, kimi benzemez. Her birinin meyvasına bakın: Meyva verirken ve olgunlaştığı zaman . Kuşkusuz bu size gösterilenlerde, inananlar toplumu için elbette çok ibret vardır." ( En'âm sûresi, âyet 99 )

Resûlullah (sav), hadisi şeriflerinde, zeytinle ilgili şöyle buyurur:

" Zeytin yağını yiyiniz ve sürününüz. Çünkü o, mübarek ( bereketli) bir ağacın ürünüdür." ( Tirmizi, C 2, hadis no: 851 )

Hakikaten; askerimizin girmiş olduğu, münkirden temizlemek istediği " Afrin" bölgesi, bir zeytin meyvesi ile dopdolu coğrafi bir bölgedir. Onun içindir ki, "sahip olamadığın yer senin vatanın değildir", düşüncesi ile, Suriye'de baş yok, başkan da yoktur. O halde, madem ki, askerimiz, Afrin'da kan vermekte, can vermekte ve milyonları oralara sarf etmektedir. Keşke!.. Orada kalmış olsak, o toprakları sürekli mülk olarak korumuş olsaydık?..

"Çardaklı ve çardaksız ( üzüm) bahçeleri , ürünleri çeşit çeşit hurmaları, ekinleri, zeytinleri, narları birbirine benzer benzemez biçimde yaratan hep O'dur. Her biri meyva verdiği zaman meyvesinden yiyin, hasat günü hakkını ( sadakasını) verin; fakat israf etmeyin. Çünkü O, israf edenleri sevmez." ( En'âm sûresi, âyet 141 )
     Bu ayetteki : " Hasad ( biçim) gününde hakkını veriniz" cümlesinde hak, zekât olarak tefsir edilir. Bu sûre ve âyet Mekke'de indiğine göre demek ki zekât, tâ Mekke devrinde farz kılınmış ve toprak ürünlerine de teşmil edilmiştir.

Âyette zekât, verilmesi gereken bir hak olarak nitelendirilmiştir. Toprak ürünlerinde zekât, yağmurla sulanan ürünlerde ' öşr, dolapla veya bir kaynaktan masraf ile getirilerek sulanan ürünlerde yarım ' öşrdür." ( S. Ateş tefsiri, say 952) Onun içindir ki,

Allah'ın zeytun nimeti, Müslüman topraklarında, topraklarımızda hakeza boy göstermekte, Güney Doğu, Güney, Akdeniz bölgemiz bu nimetlerle dop doludur. Hadisi şerifte:

"Zeytin yağını, ekmeğe katık ediniz ve bu yağı kullanınız. Çünkü bu yağ, mübarek bir ağaçtan alınmadır." ( İbn-i Mâce, C, 9, Hadis no: 3319 )

Söz konusu " mübarek bir ağaç" tan alınan zeytun meyvesi, kıymetli,. şifa içerikli, bulunmaz, kıymeti, değeri, anlatmakla bitirilemez bir in'amdır. Bu vesile ile, diyorum ki;

Afrin'da bulunan askerimiz, hemencecik oraları terk etmese, bırakıp yerlerine, yurtlarına dönmeseler!.. Çünkü, Şam'ın, diktatörünün, " Afrin" diye bir derdi, telaşesi, meselesi bulunmamaktadır. Onun bir tek derdi ve aşkı bulunmaktadır.. Fakir, fukaranın parasını, altınını Batıya kaçırmaktır!..

" Yine onunla, Tûr-i Sina'dan çıkan, yağlı olarak biten yiyenlerin banacakları ( Zeytun) ağacı yetiştirdik." ( Mü'minûn sûresi, âyet 20 )

Gerçekten, yüce Rabbimiz, İslam topraklarına öylesi Zeytun gibi nimet dolu ağaçlar lütfetmiştir ki, bunun kadrini, kıymetini bilmek lazımdır!..   

Ne yazık ki, Müslümanları idare etmekte olan diktatörler, Esed gibi, Suudi kral ve prensleri gibi, Mısır'ın Sisi diktatörü gibi biçarelerin,  bu nimetlerin mahiyetini, faydasını, gelirini, ümmete sunmuş olduğu faydaları bilmesi, takdir etmesi mümkün değildir.

Netice olarak;    

 Bu konu, ikinci yazımda da aynen izah edileceği için, şimdilik kısa kesmek istiyorum. çünkü, yazımız uzun olduğu zaman okunması, okumak bıkkınlık vermektedir..    

Bu sebeple, az olsun,. öz olsun diyorum. Yani, askerimiz " Afrin" bölgesinden çıkmasa, hemen fethini müteakip, Anadolu'ya dönmese daha iyi  olur kanaatindeyim. Çünkü:     

O bölgenin münbit, güzel, can bitiren toprakları olması sebebi ile; İfritler, çıyanlar, teröristler, inkarcılar, mülhidler, o topraklara yeniden gelecekler, yeniden oradaki suçsuz, günahsız insanları tutsak edeceklerdir.

 Alternatif düşünce olarak, o toprakların fetih edilmesi bittiği zaman, orada meskun insanlara şuur, bilinç, bilgi verilmesi, topraklarını korumak, ırz ve namuslarına sahip olmaları düşüncesi onların beyin ve dimağlarına zerk edilmelidir. Aksi halde,,

 "Afrin"in, fethini müteakip, hemen dönüş yapılırsa, hemen o topraklar terk edilmiş olursa, sanırım, küffar, kefere ve fecere artıkları yeniden oraya gelecekler, o güzel bölgenin doğal yapısına zarar vermiş olacaklardır. Ağaçlarını kesecekler, natürel yapısını bozacaklardır.. İkinci bölümde buluşmak üzere..
 Selam ve dua ile..