Nafaka, yaşamın devamını sağlamak için yapılması zorunlu harcamalardır.

İslam aile bütünlüğünün bozulmaması ve düzenli bir şekilde devam etmesi için aileyi oluşturan fertlere, fıtratlarına uygun şekilde görev ve sorumluluklar vermiştir. Anneye daha ziyade ailenin iç düzenini sağlama, çocukların terbiye edilip yetiştirilmesi yönünde görevler verirken, babaya dışarıya dönük görevler vermiştir.

            Erkeğin temel vazifelerinden birisi de ailenin maddi ihtiyaçlarını, nafakasını karşılamasıdır. Hatta insan sadece ailesinin nafakasını değil, sahip olmuş olduğu diğer canlıların dahi nafakasını karşılamakla sorumludur.

            İslam hukukunda nafaka; Evlilik Nafakası ve Hısımlık (Akrabalık) Nafakası olarak ikiye ayrılır. Akrabalık nafakası, başta insanın anne babası ve evlatları olmak üzere yakınlık derecesine göre yakın akrabalarına karşı yapması gereken sorumlulukları içine alır. Evlilik nafakası ise evlilikten doğan ve insanın eşine karşı yapması gereken harcamalardır.

            Bizim buradaki konumuz insanın eşinin nafakası ile olan hususlardır. Koca, hanımının normal şekilde hayatını devam ettirebilmesi için gerekli olan yiyecek, içecek, giyecek ve barınma ihtiyacını karşılamakla sorumludur. Nafaka erkeğe ait olmakla birlikte ilgili ayette: “Onların (annelerin) yiyeceği, giyeceği, örfe uygun olarak babaya aitti.” (Bakara, 233) buyrulur. Müfessirler “örfe uygun olarak”tan kastın ifrat ve tefrite kaçmamak (Kurtubî, 3/161) olduğunu söylemişlerdir. Erkek nafakadan sorumlu olmakla birlikte maddi durumunu zora sokabilecek şekilde bir harcamaya zorlanamaz.

            Evlilik süresince kadının nafakasının erkeğe ait olduğu konusunda ihtilaf olmazken boşanmış kadınların nafakaları nasıl olacak? Erkek bu durumda da boşandığı karısının nafakasını karşılamakla sorumlu olacak mı?

            Evlilik nafakası, dinen evlilik gerçekleştiğinde başladığı gibi kadının kocası ile evlilik bağları koptuğu anda biter. Yani eski kocası ile hiçbir bağı kalmaz ve tekrar yeni bir evlilik yapabilecek seviyeye geldiğinde alacağı nafakada biter.

            Dinen, kadın bugün boşanıp yarın da başka bir nikâh masasına oturamaz. Kadının hamile olup olmamasına göre beklemesi gereken bir süre vardır. Buna iddet müddeti denir. Kadının yeni bir evlilik yapabilmesi için bu süreyi beklemesi gerekir. Bu süre zarfında da nafakası eski kocaya aittir.

Kadın boşanmış ve hamile değilse yeni bir evlilik yapabilmesi için üç temizlik müddeti beklemesi gerekir. (Bakara, 228) Yani üç kez adet görüp temizlendikten sonra yeni bir evlilik yapabilir. Bu süre içerisinde kadının eski kocasından dolayı iddet beklemektedir. Dolaylı da olsa onunla bağı devam etmektedir. Bir şekilde eski kocası ile bağı devam ettiği için bu bekleyeceği süre içerisinde nafakası eski kocaya aittir.

            Kadın boşanmış ve hamile ise yeni bir evlilik yapması için doğum yapana kadar beklemesi gerekir. Doğum yapmadan yeni bir evlilik yapamaz. Bu durumda olan bir kadının da doğum yapıncaya kadar ki nafakası eski kocasına aittir. Hatta bu durumda olan kadın doğan çocuğu emzirmeye devam ederse onun ücretini de eski kocasından almaya devam eder.

            Boşanma durumunda çocuklar annenin yanında kalırsa veya mahkeme belli bir yaşa kadar çocukların annenin yanında kalmasına karar verirse nafakaları babaya ait olur. Bu durumda baba çocukların nafakasını anne üzerinden kadına ödeyebilir.

            Bunların dışında boşanmış kadının ayrı bir nafaka talep etme hakkı yoktur. Eski kocası ile evlilik yoluyla oluşan bağ, boşanma yoluyla tamamen koptuğu anda nafaka sorumluluğu da otomatik olarak kalkar.

            Günümüzde en büyük sorunlardan biri haline gelmiş olan SÜRESİZ NAFAKA uygulamasının dini bir dayanağı yoktur. Erkeğin malından, rızası olmadan zorla alınıp kadına verildiği için helal değildir. Erkek kendi rızası ile isteyerek verirse bir sıkıntı olmaz. Ama kanun yolu ile erkeği böyle bir ödemeye mecbur etmek doğru değildir.

Süresiz nafaka kanuni olabilir, kanunlara uygun olabilir ama dinî değildir. Kanunlara uygun olması helâl olması anlamına gelmez. Bir şeyin helâl mi veya haram mı olduğuna hüküm verecek olan Allah (cc)dir. Allah’ın haram kıldığı bir şey kanunlarla meşru kılınsa dahi bu helâl olmaz, meşru olmaz.

            Allah zinayı haram kılmış, sen kanunla zinanın yapılmasına izin versen de zina helâl hale gelmez. Allah faizi haram kılmış, sen kanunla faizî meşru kılsan da faiz helâl hale gelmez. Nafakada da durum aynıdır. Allah (cc) nafakanın hangi şartlarda, hangi ölçülerde verileceğini belirlemiştir. (Bakara, 2/233; Nisâ, 4/34; Talak, 65/6-7) Bunların dışında insanların ikinci bir yol belirleme imkanları yoktur. Allah ve Resulü bir işe hükmettiği zaman gerek mümin bir erkek ve gerekse mümin bir kadın için, o işlerinde başka bir tercih hakkı yoktur.” (Ahzâb, 36)

            Peki boşanmadan dolayı mağdur olan kadınların durumu ne olacak? Onların nafakası nasıl karşılanacak?

            Allah (cc) kadınları nafaka ile sorumlu tutmamıştır. Kız çocuğunun nafakası evlenene kadar babasına, evlendikten sonra kocasına aittir. Boşandıktan sonra tekrar ailesine döneceği için yine babası veya yakın erkek akrabalarına aittir. Nafakasını karşılayacak hiç kimsesi yoksa devlete aittir. Devlet velisi olmayanların velisidir. Bu tür durumlarda gerekli düzenlemeler yapılarak o kimselerin mağduriyeti giderilmelidir.