Kalp ve damar hastalıkları, batı ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de en yaygın ölüm nedenlerinden bir tanesi. Kalp sağlığını korumanın yolu önce tedbir almaktan geçiyor. Sağlık için dengeli beslenmek, düzenli egzersiz yapmak, stres, sigara ve alkolden uzak durmak önemli. Kardiyoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Serkan Aslan, kalp sağlığını korumanın 10 püf noktasını açıkladı.

Sigarayı bırakmak ve düzenli spor

Kalp sağlığı için sigaranın bırakılması gerektiğini söyleyen Doç. Dr. Aslan, ''60 yaşın üzerinde sigara içimi ateroskleroz dediğimiz damar içi plak oluşumunu 2 kat arttırıyor. Bu risk 50 yaşın altındaki bireylerde ise beş kat daha fazladır. Kalp damar hastalıkları dışında daha birçok organ ve sistemimize de zararı bulunan sigaranın bırakılması bu yaz kendimize yapacağımız en büyük iyilik olacaktır. Düzenli spor yapın. Düzenli olarak spor yapmak kilo vermenin yanı sıra sıkılaşmaya ve formda kalmaya yardımcı olur. Ayrıca aerobik fiziksel aktivite, enerji elde etmek için artan bir oranda oksijen kullanımını arttırır, egzersiz performansı geliştirir. Yoğunluk sebebiyle düzenli olarak spora vakit ayıramayanlar için günde 30 dakikalık hafif bir koşu ya da tempolu yürüyüşü adet haline getirebilir. Yazın gelmesiyle birlikte yüzmekte spor yapmak için çok iyi bir alternatiftir'' şeklinde konuştu.

Kiloya dikkat etmek ve bol su içmek

Fazla kiloya değinen Doç Dr. Aslan, ''Evet, ne yazık ki obez bir toplumuz. Artan fast food tüketimi ve düzensiz beslenme sonucu kilo almaya da devam ediyoruz. Vücut kitle indeksimizi 25’in altında tutmaya çalışmalıyız. Fazla kilolardan kurtulduktan sonra vücut ağırlığının düzenli takip edilmesi de gerek. Haftada veya 15 günde bir aynı saatlerde tartılarak kilo kontrolünü sağlamak mümkün. Bol bol su için. Yaz mevsiminin gelmesiyle birlikte artan sıcaklıklar su ihtiyacımızın da artmasında sebep oluyor. Günde 3 litre olmazsa olmazımız. Vücudumuzun yüzde 60-70’ini su oluşturuyor. Su içmeye önem verilmediği takdirde ise vücuttaki yağ miktarı artabiliyor. Bunu önlemek için günde 10 - 12 bardak su içmek gerekiyor'' dedi.

Uyku ve kahvaltının önemi

8 saat uyumaya özen gösterilmesini vurgulayan Doç. Dr. Aslan, ''Çünkü sağlıklı ve düzenli bir yaşam için düzenli ve dengeli bir uykunun yaşamımızda olması büyük gereklilik. İyi bir uyku, dinlenmiş bir vücut ve zinde bir beyin demektir. Uyku, organizmamızın kendini onarabildiği, enerji topladığı yani dinlenebildiği zamandır. Uykusunu alamamış bir kişi; gün içinde yorgun, gergin, bitkin, stresli, huzursuz, sıkıntılı ve tabi ki verimsiz, mutsuz olabilmektedir. Kişinin bireysel başarısı düşmektedir. Sabah kahvaltısı vazgeçilmez bir ihtiyaçtır. 8-10 saatlik bir açlıktan sonra kahvaltı organizmamızın eksikliklerini gidermektedir, metabolizmanın hızlanmasına da sebep olup enerjik olmamızı sağlayacaktır. Güne zinde başlamak için her sabah kalktığınızda en geç 1 saat içinde kahvaltınızı yapmış olmalısınız'' şeklinde konuştu.

Doğru beslenme ve oruç tutarken dikkat edilmesi gereken durumlar

Doğru beslenmeyle vücut direncinin artması sonucu sadece hastalıklara karşı korunmadığını, aynı zamanda vücut formunu fiziksel ve ruhsal görüntüyü ve uyku kalitesini de artmasına katkıda bulunabildiğini ifade eden Doç. Dr. Aslan, ''Ana öğünlerinizde karbonhidratlar, yağlar ve proteinler hep dengeli olsun. Öğünlerinizi geçiştirip ihmal etmeyin. Ara öğünlerinizi mutlaka yapın. Uzun süre bir şey yemeden kalmak hem kan şekerinizi hem de enerjinizi düşürür. Haftada en az bir kez balık yiyenlerin kalp damar hastalığı riskinde yüzde 15'lik bir düşüş sağlanmaktadır. Omega-3’ten zengin olan balık soframızın vazgeçilmezlerinden olmalıdır. Vitamin-mineral deposu olan meyve ve sebzeler yazın en iyi dostunuz olmalıdır. Hiçbir yiyecekten vazgeçmeyin ve hiçbir yiyeceği aşırı tüketmeyin. Besinleri yağda kızartmak yerine fırında kızartma, haşlama, ızgara yöntemlerini tercih edelim. Şarküteri ürünlerinden uzak duralım. Bazı içecekler kalori açısından besinler kadar tehlikeli. Gazlı ve kolalı içecekler, hazır meyve suları ve alkol çok fazla kalori içeriyor. Bu ürünlerin tüketimini azaltmalıyız. Doğal meyve suları, ayran gibi katkısız içeceklere yönelmeliyiz. Kalp hastalığı bulunan hastaların oruç öncesi kontrollerini yaptırmaları ve oruç tutup tutamayacaklarını mutlaka doktoruna sormalıdır. İftarda kesinlikle hızlı yemek yenmemelidir. Sahurda ise çok yemek uzun süre tok tutar inancından vazgeçilmelidir. Ramazan boyunca öğlen saatlerinde ya da öğle sonrası 1-2 saatlik uyku, son derece dinlendiricidir, açlık ve susuzluğun ürettiği stresi azaltır'' açıklamasında bulundu.

Stresi yenmek ve mutlu olmak

Stresin hayatımızın normal bir parçası olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Aslan, ''Ancak çok fazla stres, başta kalp hastalığı, yüksek tansiyon, göğüs ağrısı ve kalp çarpıntısı olmak üzere pek çok önemli sağlık sorununa neden olabilir. Zaman darlığı, önemli işlerin zamanında yetiştirilememesi, güven eksikliği gibi durumlar stres yapmak için yeterli nedenlerdir. Stresi ortaya çıkaran ise genellikle; yetiştirememek, yapamamak ve halledememek düşüncelerine kapılmaktır. Stresi iyi tanımak stresi azaltmak için ilk adımdır. Birçoğumuz bizi nelerin rahatlattığını ya da neyin tetiklediğinin farkına varmadan, stresli durumlarda çok vakit kaybederiz. Karşılaştığımız stresörleri durdurarak ve onları baskılamaya çalışarak başlayabiliriz. Sakın pes etmeyin! Stresle mücadele zaman alır, kendimizi keşfetmeniz pratikle gelişir. Mutlu olun; kendinizi olduğunuz gibi kabul edin, sevin ve kimseyle mukayese etmeyin. Değerliliği karşı tarafın bakışlarında ve sözlerinde değil kendi içinizde arayın. Haklı olmak yerine mutlu olmaya çalışın. Daha çok gülümseyin ve sık sık kahkaha atın. Hayatı, insanların hakkınızda ne düşündüğüne odaklanarak yaşamayın! Sevdiklerinizle birlikte vakit geçirin. Unutmayın mutlu olup olmamak kendi elimizde olan bir şey bir başkasının değil'' dedi.

Editör: Haber Merkezi