Afşin TSM Başkanı Vekili Dr. Müzeyyen Emre: 

 “Her Şeyin Başı Sağlık, Sağlığın Başı Aşı”

Afşin Toplum Sağlığı Merkezi Başkanlığı, 24-30 Nisan tarihleri arasında kutlanan Aşı Haftası nedeniyle yaptığı açıklamada aşının önemine değindi.

Afşin Toplum Sağlığı Merkezi Başkanı Vekili Dr. Müzeyyen Emre, , 11’inci Aşı Haftası dolayısı ile bir açıklama yaparak, "Çocuklarınızın eksik aşılarını mutlaka tamamlatın. Her şeyin başı sağlık, sağlığında başı aşıdır" dedi.

Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Bölgesinin bir girişimi olan Avrupa Aşılama Haftasının ilkinin 2005 yılında düzenlendiğini anımsatan Afşin TSM Başkan Vekili Dr. Emre, aşının, insan ve hayvanlarda hastalık yapma yeteneğinde olan bakteri, virüs mikropların hastalık yapma karakterinden arındırılarak geliştirilen biyolojik madde olduğunu söyledi. 

Aşının hastalıkları önlemedeki rolüne dikkat çeken Emre, “Dünyada her yıl 5 yaşın altında 2 buçuk milyon çocuk, difteri, boğmaca, hepatit B, kızamık gibi bulaşıcı hastalıklardan dolayı yaşamının yitiriyor. Bu hastalıkların tamamının aşıyla önlenebilir” diye konuştu.

Afşin Toplum Sağlığı Merkezi Başkan Vekili Dr. Müzeyyen Emre açıklamasına şöyle devam etti:

“ İnsan vücudu hastalıklara karşı bağışıklık sistemi tarafından korunur. Bu sistem hastalık etkenlerine karşı özel antikorlar (savunma maddeleri) üretir. Antikorların üretimi için vücudun hastalık etkeni ile karşılaşmış olması gerekir.yani hastalığa yakalandığımız zaman bağışıklı sistemi mikrobu tanır. Tekrar aynı mikrop ile karşılaştığında hazırlıklı olur”

Aşılar virus, bakteri gibi mikropların hastalık yapma özelliklerinden arındırılarak veya bazı mikropların salgıladığı zehirlerin etkilerini ortadan kaldırarak ya da bunların birtakım bölümlerini (genellikle antijenlerini) kullanarak sağlam kişilere verilmesi için geliştirilmiş biyolojik maddelerdir.Aşılar sadece koruyucudur tedavi edici etkileri yoktur.Yani hastalık oluştuktan sonra hasta kişiye aşı yapmanın bir yararı olmamaktadır.Aşılar hastalık yapmaz fakat aşı verildikten sonra vücut gerçekte hastalık ile karşılaşmış gibi davranır. Mikroplarları öldürmekle görevli hücreler ,koruyucu antikor salgılayan hücreler aşı yolu ile verilen hastalık etkenini tanıyor ve onu yok etmek için tüm vücut koruyucu sistemini harekete geçiriyor.Bu etkeni yok ederken onun tüm özelliklerini hafızaya alıyor.Vücut daha sonra gerçek hastalık etkeni ile karşılaşınca hemen hatırlayarak hastalık oluşumuna fırsat vermeden onu yok ediyor. Kısacası aşı ile hastalık oluşmadan antikor üretimi sağlanır vücudu kendini korumaya hazır hale getirilir.Dolayısı ile aşının kisileri hastalıktan ve onun kötü sonuçlarından koruyabilmesi için sağlam ve risk altındaki kişilere uygulanması gerekmektedir. Bilinmelidir ki hiçbir aşı temsil ettiği mikroorganizmanın kendisi kadar etkili bir cevap oluşturamaz. Bu nedenle kalıcı veya uzun süreli bir direnç oluşumu için aşıların uygun yaş ,doz ve belirli aralıklarla tekrarı gerekmektedir.Çocukların hastalıklara yakalanma riskinin en yüksek olduğu dönemden önce çocuklar aşılanmış olmalıdır. Ana hedef ülke çapında bir yaşın altındaki çocukların en az 90% aşılamak olmalı ve her anne –babanın çocuklarını hangi hastalıklara karşı kaç kez ne zaman aşılanması gerektiğini bilmeleridir.’

“Ülkemizde çocuklar doğumdan itibaren belirli bir aşı takvimine göre aşılanırlar. Düzenli olarak uygulana aşılar; verem, difteri,çocuk felci, boğmaca, tetenos, kızamık, kızamıkçık, kabakulak,Hepatit B’dir. 2006 yılından itibaren de Haemophilus influenza (Hemofilyus inflüenza) tip B (hib) aşısı takvime eklenmiştir” 

Editör: Haber Merkezi