Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Kahramanmaraş Milletvekili Fahrettin Oğuz Tor, 15 Temmuz 2016'daki hain darbe girişimin ardından yayımlanan Kanun Hükmünde Kararnameler ile ilgili TBMM'de konuştu.

Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu 1923 yılından bugüne kadar darbe, darbe girişimi, muhtıra, e-muhtıra olmak üzere çok sayıda darbe girişimi meydana geldiğini söyleyen MHP Kahramanmaraş Milletvekili Fahrettin Oğuz Tor, "Türkiye'ye yakışmayan 'darbeler ülkesi' imajını silmek boynumuzun borcudur."dedi.

Tor, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu'nda görüşülen 468 sıra sayılı 687 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin tümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi adına söz aldı.

Kanun Hükmünde Kararnamelerin bir zaruretin neticesi olduğuna işaret eden Tor, "15 Temmuz'da malumları olduğu üzere, bu ve diğer birçok kanun hükmünde kararnamenin çıkış sebebi, Türk milletinin 15 Temmuzda vahşi bir saldırıya maruz kalmasıdır. Türk askeri kılığına giren hainler, tarihin en büyük ihanet ve melanetinin fail ve taraftarı olmuşlardır. Başarılsaydı, ne olduğu belirsiz emeller Türkiye'yi işgal edeceklerdi, cumhuriyet tasfiye edilecek, Türk tarihinin akışı kesilecekti. Sonuç alınmış olsaydı; Türk milleti iç savaş şartlarına mahkûm olacaktı. Bugün anlıyoruz ki sosyal ve ekonomik hayata nüfuz eden, yargıdan üniversitelere, eğitimden medyaya, emniyetten bürokrasiye, sivil toplum kuruluşlarından iş âlemine kadar girmedik, yuvalanmadık yer bırakmayanlar kötü emellerin, ajanların, emperyalistlerin amacına hizmet etmişlerdir. 15 Temmuz FETÖ darbe teşebbüsü 250 vatan evladının şahadetine de sebep olmuştur. Yüce dinimizi emellerine alet edenler safiyane duyguları sömürerek, himmet toplayarak, hizmet yaygarası kopararak Türkiye'yi imha etmeye kalkıştılar. Türk milleti ihaneti durdurdu. Ayağa kalkan millî irade hainlerin tepesine balyoz gibi indi. Kanun hükmünde kararnamelerin esas sebepleri bunlardır. Kanun hükmünde kararnameler bir zaruretin neticesidir. Bununla beraber kanun hükmünde kararnameler esas amacı dışına çıkarılmamalıdır, Türkiye Büyük Millet Meclisi dışlanarak kanunla düzenlenmesi gereken hususlarda kanun hükmünde kararname çıkarılmamalıdır, kanun hükmünde kararname çıkarma amacı zayıflatılmamalıdır" diye konuştu.

MHP'li Tor, şunları söyledi:

"Türk Dil Kurumu, darbeyi 'bir ülkede baskı kurarak, zor kullanarak veya demokratik yollardan yararlanarak hükümeti istifa ettirme veya rejimi değiştirecek biçimde yönetimi devirme işi' olarak tanımlamaktadır. Daha kısa bir tabirle gayrimeşru şekilde yönetime el konulmasıdır darbe, ülkenin kaderini son derece etkileyecek bir durumdur. Yönetimde demokrasi olgusunu barındırmayan ülkelerin ilerlemediği gerçeği karşısında darbenin, demokrasi dışı eylemlerin ülkelerin geri kalmasına sebep olduğu açıktır. Son örnek Sovyetler Birliği'dir, dağılmasından sonra yaşanan gelişmeler demokrasinin faziletlerini açıkça göstermektedir. Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu 1923 yılından bugüne kadar ülkemizde darbe, darbe girişimi, muhtıra, e-muhtıra olmak üzere çok sayıda darbe girişimi meydana gelmiştir. Sıralayacak olursak, bunlar, 27 Mayıs 1960 darbesi, 22 Şubat ayaklanması, 12 Mart 1971 muhtırası, 12 Eylül 1980 darbesi, 28 Şubat 1997 süreci, 27 Nisan 2007 e-muhtırası, 15 Temmuz 2016 darbe girişimidir. Darbe yapmayı kafasına koyanlar, bunun alt yapısını hazırlamışlardır. Çok gerilere gitmeye gerek yok, 11 Eylül 1980 günü Ankara'da yaşananlar bunun en somut örneğidir. Darbeyi halk nezdinde meşru kılmak için her türlü yola başvurulmuş, terör körüklenmiştir. 11 Eylül 1980 günü Ankara'da Kızılay dâhil, Millî Eğitim Bakanlığı dâhil bombalı pankart asılmadık yer bırakılmamış, insanları evlerine gidemez hâle getirmişlerdir."

Türkiye'ye yakışmayan 'darbeler ülkesi' imajının silinmesi gerektiğinin de altını çizen Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Kahramanmaraş Milletvekili Fahrettin Oğuz Tor, "Demokrasinin geliştiği ülkelerde darbeden, darbe teşebbüsünden, muhtıradan bahsedemezsiniz. Son elli, yüz yıla baktığınızda Almanya'da, Fransa'da, İngiltere'de, ABD'de, İsveç'te, Norveç'te, Finlandiya'da, Hollanda'da, Belçika'da, İtalya'da, İsviçre'de, Japonya'da darbenin ne olduğunu bilen nesil yok denecek kadar azdır. İnternete girip 'darbe ülkeleri' yazınca karşınıza Afrika ülkeleri, bazı Orta Doğu ülkeleri, bazı Asya ülkeleri çıkmaktadır. Bunların çoğu da geri kalmış, sömürgeden yeni kurtulmuş, en fazla da gelişmekte olan ülkelerdir. Ülkemizi 1923'ten günümüze kazanımları itibarıyla bu ülkelerle asla mukayese edecek değiliz ancak ortalama on yılda bir darbe veya teşebbüsü yapılan bir ülke konumuna düşmek de hoş değildir diyorum. Yakışmayan bu imajı silmek boynumuzun borcudur" ifadelerini kullandı.

MHP'li Tor, son olarak, "Demokrasinin tanımı, tartışmasız, günümüzde hâlâ devam eden bir tartışmadır. Bunun çeşitli sebepleri vardır. Demokratik olmayan devletlerin kendilerini demokratik olarak tanıtma çabaları, birçok kişi veya kurumun demokrasi adı altında kendi fikirlerini haklı çıkarma ve empoze etme gayretleri bunlardan bazılarıdır. Demokrasi denince çoğunluğun yönetimi, azınlık haklarını güvence altına alma, fakirin yönetimi, sosyal eşitsizliği yok etme çabaları yönetimi, fırsat eşitliği sağlamaya çalışan yönetim, kamu hizmetlerinde bulunmak için halkın desteğine dayanan yönetim, bütün bunlar demokrasinin ortak paydalarıdır. Çoğunluk, azınlık, zengin veya fakir, demokrasinin ortak yönü halka dayanmasıdır, halkın kendini yönetmesi temel dayanaktır. Bunun için de demokrasi eşittir milli iradedir, demokrasi eşittir hoşgörüdür, demokrasi eşittir insan haklarıdır, demokrasi eşittir hukukun üstünlüğüdür, demokrasi eşittir ehliyettir. Genel Başkanımızın beyanıyla 'Bir olmalıyız, iri olmalıyız, millî birlik ve dayanışma ruhunu sonuna kadar diri tutmalıyız' diyoruz. Çözüm, adamına göre demokrasi değildir; çözüm, tam demokrasidir. Yukarıda kısaca birkaç ortak paydasını saydığım demokrasinin bu temel değerlerine insanımızı samimiyetle inandıramadığımız müddetçe demokrasi sınavından geçerli not alamayacağımız açıktır. 'Ne yapmamız gerekir?' diye soracak olursak, en başta eğitim diyenlerdenim. Küçük yaşlardan itibaren insanımızı demokrasiye inandıramadığımız, demokrat bir anlayışa sahip kılamadığımız müddetçe ülkemiz muasır medeniyetler seviyesine maalesef ulaşamayacaktır. Eğitimin uzun vadeli olduğu göz önüne alındığında kısa sürede yapılması gereken ise 'Adalet mülkün temelidir' inancını vatandaş nezdinde temin etmeliyiz. Adalet olmayan yerde demokrasi olmaz. Adalet devlet için ne kadar önemliyse, insan onurunu, insan şerefini yaşatmak için de bir o kadar önemlidir. Bu sebeple adalet eşittir demokrasidir. Adaletsiz demokrasi, demokrasisiz adalet olmaz diyoruz" cümleleri ile konuşmasını tamamladı.

Editör: Haber Merkezi