Kırk yıllık meslek hayatımda, öğrencilerimizle birçok hatıramız oldu. MEB’den emekli olduktan sonra Mersin’de çeşitli dershanelerde çalıştım. Daha sonra , özel bir lisede Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni olarak görev yapıyordum. Devlet okulunda uyguladığımız disiplin anlayışını özel okulda uygulayamıyorduk.Öğrencilerin yaptıkları bazı yanlışları görmemezlikten geliyorduk.Öğretmenler kurulunda disiplin amacıyla  aldığımız ortak kararları uygulayamıyorduk. Çünkü mesleğe yeni başlayan genç öğretmenlerle, bizim disiplin anlayışımız farklıydı.

           Kendi başıma belli kararları uygulamaya karar verdim.Benim gibi emekli öğretmenler de disiplin konusunda kararlıydı.Öncelikle  öğrencilerin ders sırasında sınıfta sakız çiğnemelerini yasaklamak için karar aldık.Genç öğretmen arkadaşlarımızdan da bu konuda yardım istedik.Okul kantininde sakız satışının yasaklanmasını istedik.Ders esnasında sınıfta sakız çiğneyen öğrencileri uyarmaya başladık.Derse girdiğim sınıflarda sakız çiğnemenin hem öğretmene hem de sınıfta ders dinleyen öğrencilere saygısızlık olduğunu kibar bir şekilde anlattık. Evlerinde, pikniklerde… istedikleri kadar  sakız çiğneyebileceklerini söyledik. Bir hafta boyunca bütün  öğrencileri , sınıflarda ders esnasında sakız çiğnenmeyeceği konusunda uyardık.

Ertesi hafta derslerde yoklama yaptıktan sonra, öğrencilerden ağzında sakız olanları uyarıyordum. Kısa sürede aldığımız kararlar etkisini gösterdi.Erkek öğrenciler derslerde sakız çiğnemeyi tamamen bıraktılar ama kız öğrencilerde aynı disiplini sağlayamadık.Bazı şımarık kız öğrencilerimizi defalarca uyarmamıza rağmen,özür  diliyorlar,tamam,diyorlar fakat aynı  ders saati içinde, tekrar sakız çiğnemeye devam ediyorlardı.Ben uyarılarıma devam ettim; onlar,  ders esnasında sınıfta sakız çiğnemeye devam ettiler.Artık uyarmaktan usanmıştım. Onlar, gizli sakız çiğnediklerini sanıyorlar; ben de onları görmüyordum. Bu şekilde orta bir yol bulmuştuk,zaman içerisinde öğrenciler bana alışmış; ben de öğrencilerime alışmıştım.Hepsi de iyi niyetli,saf ve temiz öğrencilerdi.Artık,karşılıklı sevgi ve saygıya dayalı olarak eğitim-öğretime devam ediyorduk.

Yıllarca dershanelerde, üniversiteye hazırlık kursları vermiştim.Lise Son sınıf öğrencilerine, o zamanki ismiyle ÖSS’ye hazırlık Türkçe kursu vermeye başlamıştım.Haftada iki ders saatini, üniversite hazırlık kursuna ayırmıştık.Öğrencilerin derse ilgisi beni memnun etmişti.Paragrafta anlam, konusunu işliyorduk.Öğrenciler, bazı eski kelimeler ile bazı yeni kelimelerin anlamlarını bilmiyorlardı.Bir paragrafta KANIKSAMAK  ilgili  bir soru vardı.Bir kız öğrencim sordu:

---Hocam, KANIKSAMAK ne demek?

Soruyu soran kız öğrencim, sene başından beri ders saatinde, sakız çiğnemeyi alışkanlık haline getiren,    sevimli ,çalışkan, iyi bir öğrencimdi. Kanımsamak kelimesini, sakız örneğiyle açıklamaya başladım:

--- Arkadaşlar,biliyorsunuz ,sene başında bazı öğrencilerimize,ders saatinde sakız çiğnedikleri için kızıyordum.Zaman içerisinde, sınıfta sakız çiğneyen öğrencilerimi ,normal karşılamaya başladım;artık kızmıyorum.Yani,önceden garipsediğimiz bir durumu,yanlış gördüğümüz bir hareketi, tuhaf karşıladığımız bir durumu ,zaman içinde kabullenmek,duyarlı olduğumuz bir konuda duyarsız olmak KANIKSAMAKTIR…Anlaşıldı mı?                                                                                                               Öğrenciler hep birlikte:

----Çok iyi anladık Hocam! Diyerek  gülüştüler…

KORONAVİRÜS nedeniyle aklımızın köşesinden,hayalimizden bile geçirmediğimiz durumları istemediğimiz halde kanıksamak mecburiyetinde kaldık:

--İlkokulları, ortaokulları, liseleri, üniversiteleri kapattık…Okullar öksüz ve yetim kaldı…Okul bahçelerinde,spor sahalarında in cin top oynuyor…

---Camileri, mescitleri, Kur’an kurslarını, hatta Mescit-i Haramı (Kabeyi) ibadete kapattık…Bırakın vakit namazlarını, Cuma namazlarını bile camilerde kılamadık…Bu gidişle Ramazan Bayramı namazını da camilerde kılamayacağız…

----AVM’leri, kahvehaneleri, lokantaları, berberleri, kuaförleri, parkları kapattık…Kişisel özgürlüklerimizi kaybettik…

---Otobüs terminallerini,hava alanlarını,gemi limanlarını kapattık…Yolculuk yapamıyoruz,özel araçlarımızı canımızın istediği kullanamıyoruz…

---Bütün dünyadaki insanları evlerine hapis ettik…En yakın akrabalarımızla ,arkadaşlarımızla görüşemiyoruz…

----Dedeleri,anneanneleri,babaanneleri evlatlarından ve torunlarından ayırdık…En çok sevdiklerimize hasret kaldık…

---Sağlık çalışanları ile çocuklarını birbirinden ayırdık…Aile dramlarını televizyonlarda izledik…Sadece hastları degil,sağlık çalışanı doktorlarımızı  da koronavirüsten kaybettik…

---İzalasyonu,maske takmayı, sosyal mesafeyi hep birlikte öğrendik…Bundan sonrada hayatımızın her döneminde izalasyon,maske,sosyal mesafe hep hayatımızda olacaktır…

---Her şeyin başının sağlık olduğunu, bir kez daha öğrendik…Kanuni’nin beytinin ne kadar anlamlı olduğunu kavradık:

                  Halk içinde, muteber nesne yok devlet gibi;

                  Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi…

---Koronavirüsün, zenğin ,fakir ayırmadığını ;paranın,pulun o kadar da önemli olmadığını ,önemli olanın insanlık olduğunu,dünyanın geçicilğini, Yunus Emre’nin deyişiyle bir kez daha hatırladık:

                                Mal sahibi,mülk sahibi

                               Hani bunun ilk sahibi…

                              Mal da yalan,mülk de yalan

                              Var biraz da sen oyalan!..

Koronavirüs nedeniyle, dünya ile insan vücudunun aynı olduğunu öğrendik.İnsanın herhangi bir yerinde ağrı,sızı olduğu zaman bütün insan vücudu bundan etkileniyor. Çin’in Wuhan şehrinde ortaya çıkan virüs şu anda bütün dünya ülkelerini insan vücudu gibi etkiledi. Bütün ülkeler koronavirüs mikrobuyla mücadele ediyorlar, birbirlerine yardım ediyorlar .Bir ülkenin tek başına, kendisini kurtarması mümkün değildir.Çünkü topyekün, bütün dünya ülkeleri, ile birlikte kazanılacak bir savaştır.Tek bir ülkede bile  koronavirüs  olması, dünyada tehlikenin devam etmesi  demektir.

Keşke okullar açık alaydı da öğrenciler; yine sınıfta sakız çiğneyeydi,yaramazlık yapalardı,sınıflar,bahçeler çocuk sesleriyle cıvıl  cıvıl dolaydı…Öğretmenler,öğrencilerden şikayet edeydiler…

Koronavirüs,bütün dünya ekonomisini olumsuz etkiledi.Dolayısıyla ülkemiz de bundan çok etkilendi.Ramazan ayında sosyal yardımlaşmayı çok önemsiyorum.Zenginlerimize önemli görevler düşüyor, çünkü veren el, alan elden üstündür. Allah, işsiz kardeşlerimize yardım etsin…                                                                                              Koronavirüsle mücadelede devlet olarak iyi bir sınav veriyoruz.ABD ve Avrupa ülkeleriyle devletimizi karşılaştırdığımızda çok başarılı olduğumuz görülüyor…Bundan dolayı başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere  yöneticilerimizin hepsine  özellikle de sağlık çalışanlarımıza teşekkür ediyorum.Allah, devletimize ve milletmize zeval vermesin…

19 Mayıs Atatürk’ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramını gönülden kutluyorum.Başta Atatürk olmak üzere bütün şehitlerimizi,gazilerimizi rahmet ve şükranla anıyorum.

Mübarek Ramazan ayıdayız .Hayır ve şer Allah’tandır.Bundan dolayı bütün insanlar olarak inşeallah  koronavirüs hastalığından ders çıkaralım,kendi yaşantımızı değerlendirelim…İyi vatandaş,iyi insan olalım…

Cenab-ı Allah’tan dileğim:Şafi isminin hürmetine bu hastalığa bir şifa versin,aşısı bulunsun ve bütün dünya ülkeleri ile birlikte normal hayatımıza dönelim…

Bütün İslam aleminin,mübarek Ramazan Bayramımızı tebrik ediyorum..Yüce Allah’tan, herkese sıhhat ve afiyet diliyorum…Allah’a emanet olunuz…