Müslüman sadece günlük ibadetleri yerine getirmekle değil, hayatının her alanında Allah’ın rızasını gözetmek ile sorumludur. Çünkü İslam, sadece ibadetlerle ilgili değil insanın hayatının her alanı ile ilgili düzenlemeler getirmiştir. Fakat zamanla bu düzenlemelerden bazıları hayatımızdan çıkarken bazıları ise kısmen unutulmuştur.

Kurban ibadeti de kısmen yanlışlar yaptığımız huşulardan birisidir. Kurban Bayramının yaklaşması ile bu konudaki hatalarımız daha iyi gün yüzüne çıkabilmektedir. Kurban Bayramının yaklaşması ve kurban pazarlarının canlanması beraberinde bazı sorunları da getirmektedir.

                Bu sorunlardan birisi de kurbanlıkların alınması ile ilgilidir. Kurbanlar alınıp satılırken bir ibadet havasından çıkarılarak birer etlik hayvan satışına dönüştürülmesidir.

Kurban bir ibadet olduğu için sadece bir hayvanı alıp kesmekten ibaret değildir. Diğer ibadetlerde olduğu gibi kurban ibadetinde de birçok şartlar vardır. Onun için kesilen hayvanlara sadece et gözü ile değil, yerine getirilecek bir ibadet olarak bakmak gerekir. Bu bağlamda sadece kurban kesmek yeterli olmayıp kesmeden önce yapacaklarımız da önemlidir.

                Kurban, sadece bir hayvanı alıp kesmek ve etini değerlendirmekten ibaret değildir. Allah’ın rızasını gözeterek yerine getirilmesi gereken maddî ve manevî boyutları olan bir ibadettir. Maalesef günümüzde manevî yönünün yavaş yavaş kaybolarak maddi yönü ile anılan bir ibadet olmaya başladığını görebilmekteyiz. Adeta ibadet ve samimiyet boyutlarının kaybolarak sadece bir et şölenine dönmeye başlamıştır.

                Kur’an-ı Kerim de Hz. Âdem (as)’ın iki oğlunun kurbanından bahsedilir. Hâbil’in kurbanın kabul edilirken Kâbil’in kurbanının kabul edilmediği zikredilir. Hâbil’in kurbanını Kâbil’in kurbanından ayıran en önemli şey gösterilen samimi niyetti. Hâbil sadece hayvanını kurban etmekle kalmamış aynı zamanda en samimi duygularını da kurban etmişti. Onun için onun kurbanı kabul edilirken, kurbanı sadece maddeden ibaret gören kardeşi Kâbil’in ki kabul edilmemişti.  

                Günümüz kurbanlarında da maalesef manevi duyguların kaybolmaya başlayıp onun yerine maddi beklentilerin ön plana çıktığını görebilmekteyiz. Kurbana sadece “et” gözüyle bakıldığı için alınacak ve kesilecek kurbanların et miktarı ile değerlendirilmeye başlandığına şahit olmaktayız.

                Kurbanlık alınırken veya satılırken iki noktada yanlış yapılmaktadır. Birincisi; Kurban satılırken satıcı: “Bu hayvanı al, bayram günü kes, kafasını ve sakatatını çıkar, karkas olarak tart ve bana şu fiyattan parasını öde” demektedir. Bu şekilde alınıp ve kesilen hayvan, kurban olmaktan çıkmaktadır. Bu şekildeki bir kurban kesmek ile kasaptan et almanın arasında hiçbir farkı yoktur. Satıcı et satıyor, alıcı da et alıyor. Bu bir et alışverişidir ve bu şekilde kesilen bir hayvan kurban olarak kabul edilmez.

                İkincisi ise satıcının şu şekilde sattığı hayvandır: “Bu hayvanı canlı olarak ve kilosunu şu fiyattan satıyorum. Bayram günü veya bayramdan bir gün önce canlı olarak tartacağız ve kilosunu bu fiyattan ödeyeceksiniz”. Bu şekilde yapılan bir alışveriş te bitmiş ve gerçekleşmiş bir alışveriş değildir. Alışveriş şartlarını taşımamaktadır. Alışverişte netlik ve kesinlik olması gerekir. Satıcı kaça sattığını, alıcı da kaça aldığını net olarak bilmesi gerekir. Canlı olarak hayvan tartılıp satılabilir. Ama bunun aynı anda netleşmesi gerekir. O anda hayvan bir kantara çıkartılır, tartılır ve ona göre fiyatı belirlenirse bunda hiçbir sıkıntı olmaz. Fakat hayvanın kaç kilo olduğu ve fiyatının ne kadar olduğu belirlenmemiş ise bu şekildeki bir satış, gerçekleşmiş bir alışveriş değildir.  Bu şekilde yapılan bir ticaret te tamamlanmamış, askıda kalan bir alışveriştir. Çünkü ne satıcı ne kadara sattığını ve ne de alıcı ne kadara aldığını bilmiyor. Belirsizlik olduğu için de alışveriş bitmemiş ve muallaktadır. Bu arada hayvana bir zarar gelse, hayvan ölse veya kaybolsa alıcının bir şey vermesi gerekmez. Sorumluluk tamamen mal sahibine aittir ve onun kesesinden gidecektir. Onun için hem alınan malın hem de ona karşılık verilecek miktarın o anda belirlenmesi gerekir.

                Keseceğimiz kurbanlarda bazı kusurların olmaması kurbanın şartlarından olduğu gibi yapmış olduğumuz alışveriş şekillerinde de kusurlar olmamalıdır. Kurban bir ibadet olduğu için ibadet bilinci içerisinde ve şartlarına riayet edilerek yerine getirilmelidir.