Kamuya iş yapan firmaları ve alt yüklenicileri bir araya getirerek sorunlarının çözümü için çalışmalar yürüten Kamu Müteahhitleri Derneği (KAMİAD), 6 Şubat depreminin birinci yılında deprem bölgesinde toplandı. KAMİAD Genel Başkanı Başkan Ali Adıgüzel, yaşanan afetin yıldönümünde yapılan afet konutlarını yerinde görmek, yüklenici firmalarla buluşmak amacıyla Hatay’a geldiklerini ifade etti.

Deprem bölgesinde kamuya iş yapan yüklenici firma temsilcileri ile buluşan KAMİAD Genel Başkanı Ali Adıgüzel, yürütülen çalışmaları yerinde gördü. Bölgede bir dizi temaslarda bulunan Adıgüzel, “50 binden fazla insanımızı yitirdiğimiz, yaklaşık 40 bin binanın yıkıldığı, 200 binden fazla binanın ise ağır hasar aldığı 6 Şubat 2023 depremlerinin üzerinden tam olarak 1 yıl geçti. Ülke tarihine bakıldığında yaşanmış en büyük doğal afet olan 6 Şubat depremi sonrasında binlerce vatandaşımız yaşamını yitirirken, binlerce vatandaşımız da maalesef yaralanarak, fiziksel ve zihinsel sorunlar ile psikolojik travmalara maruz kaldı. Bu nedenle yaşadığımız kayıplar, önleyici tedbirler kapsamında güvenli binalara sahip olmamızın ne denli önem arz ettiğini, önceliğimizin can ve mal güvenliği olduğunu bir kez daha bizlere hatırlatmıştır” dedi.

Herkesin depreme hazırlıklı olması gerektiğini hatırlatan KAMİAD Başkanı Ali Adıgüzel, “Deprem kuşağı üzerinde yer alan ülkemizde her zaman deprem beklenir. Bu noktada önemli olan ülke olarak bizlerin depremlere ne kadar hazırlıklı olduğumuzdur. Bunun için sağlam yapılaşma ve deprem bilincini zihnimize kazıma gerekliliği muhakkaktır” şeklinde konuştu.

Adıgüzel, bölgede en öncelikli konunun deprem konutlarının tamamlanması olduğunu kaydederek, "Günümüzün en önemli konusu, deprem bölgesindeki konut inşaatlarının en kısa sürede tamamlanmasıdır. Afet bölgesinin ihtiyacı olan 650 bin konut inşaatı bir an önce tamamlanarak, vatandaşlarımızın konteyner ve çadır kentlerden kurtulmasıdır. Devletimiz ilk günden beri çok doğru pozisyon alarak bu inşaatların teslimini yapmaya başlamıştır. Elbette devamında bu yapılaşma planlı olarak devam etmelidir. Bu boyuttaki bir afetin ekonomimize büyük bir yük getirdiği tüm milletimizin malumudur. Ancak bilim insanlarımızın bizleri sürekli uyardığı en önemli konulardan biri de deprem için zamanımızın çok kısa olması ve biran önce tedbir alınması gerektiği yönündedir. Bu beklentilere karşı yapılacak hazırlıklar artık zaruret halini almıştır" ifadelerini kullandı.

Kentsel dönüşüm çağrısı

Adıgüzel, İstanbul başta olmak üzere tüm büyük şehirlerde kentsel dönüşüm çalışmalarının acilen tamamlanması gerektiğini ifade ederek, "İstanbul başta olmak üzere, büyük şehirlerimizdeki kentsel dönüşüm çalışmaları, afet odaklı bir şekilde ele alınarak acilen tamamlanmalıdır. Bu hayati sürecin, vatandaşın tercihine bırakılmadan başlatılıp, sonuçlandırılması ve güvensiz yapıların hızla tahliye edilerek kentsel dönüşümün yeniden oluşturulacak imar planlarında sosyal ve kamu kullanım alanlarını yeniden oluşturup, modern ve güvenilir yapıların özellikle devlet eliyle yapılması sağlanmalıdır. Kamu yatırımı dışında kalan projelerdeki denetim ve kontrolün kamu işlerindeki kadar yapılamadığını 6 Şubat depreminde bir kez daha görmüş olduk" dedi.

"İhalelerde en düşük teklifi verene iş verilmesi kuralı değiştirilmeli"

İşin ihalelerdeki en düşük fiyatı verene değil en avantajlı teklifi sunana verilmesi gerektiğini vurgulayan Adıgüzel, şöyle devam etti:

"Deprem döneminde milletçe müşahede ettiğimiz bir gerçek vardır ki oda kamu binalarının bu afeti çok daha az hasarlar ile atlatmış olduğu gerçeğidir. Kamuya ait binaların yapımı öncesi kamu müteahhitleri 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’na tabi olarak ihalelere girmekte ve aldıkları işleri kamu denetiminde yapıp teslim etmektedirler. Temel esası ekonomik açıdan en avantajlı teklifin bulunması olan bu sistemde maalesef bazı müteahhit firmalar çok düşük tekliflerle iş almaktadırlar. Peki, riskin bu denli yüksek olduğu ve zamanın bu kadar kısa olduğu bir dönemde insan hayatını ilgilendiren bu en önemli meselede ülkemizde yürürlükte olan 4734 sayılı İhale Kanunu ve mevzuatı ile bunlar sağlanabilir mi? Elbette, hayır."

En düşük teklifi verenin ihale aldığı bir sistemde hızlı, kaliteli ve nitelikli bir yapılaşmadan söz edebilmenin çok mümkün olmadığını söyleyen Adıgüzel, “Deprem gerçeğini konuşurken ihale kanunu gerçeğine değinmeden çözüm üretmekten bahsetmek çok doğru olmaz. İnsan hayatı için bu kadar önemli olan bir mesleğin, en ucuz teklifi verenin iş aldığı bir ihale sistemiyle düzeltilmesi beklenmemelidir. Bu konuda yetkililere çağrımızdır. Lütfen en kısa sürede bu kanunun eksikliklerini tamamlayarak, müteahhitlik mesleğini daha nitelikli yapıların oluşmasına imkân sağlayacak bir yapıya kavuşturalım. Yapı müteahhitlerinin ekonomik, mali, mesleki ve teknik yeterliklerine göre sınıflandırılması için 2019 yılında çıkarılan ’Yapı Müteahhitlerinin Sınıflandırılması ve Kayıtlarının Tutulması Hakkında Yönetmelik’ uyarınca bu mesleğin denetimini taviz vermeden uygulayalım" ifadelerine yer verdi.

"Afet bölgelerinde pozitif ayrımcılık yapılmalı"

Adıgüzel, afet bölgesindeki firmaların teminat sıkıntısı yaşadığını belirterek, bölgedeki firmalara ayrıcalık tanınması gerektiğini kaydetti. Adıgüzel, "KAMİAD olarak afet bölgesinde meslektaşlarımız ile yaptığımız görüşmelerde sektörde yaşanan sıkıntıları dinleme imkanı bulduk. Deprem nedeniyle bankalara evini, iş yerini ipotek göstererek teminat mektubu limitleri açmış yüklenici firmalarımız, yıkılmış binalar ve kaybettikleri gayrimenkulleri nedeniyle mesleklerini devam ettirememektedir. Teminat sıkıntısı yaşayan bu taahhüt firmalarına bölgesel olarak pozitif yönde ayrımcılık yapılarak, kendi bölgesinde iş alması kolaylaştırılmalı, ihalelerin daha küçük miktarlara bölünmüş şekilde onların iş alması sağlanmalı ve de yerinde dönüşüm projelerinde bu firmalara öncelik tanınmalıdır" şeklinde konuştu.

"İmar çalışmaları şeffaf, katılımcı ve tekniğe uygun olmalıdır"

Yeni alanlar üzerinde yapılan çalışmalar, mevcut planlar üzerindeki yapılan tadilatlar gibi her türlü imar çalışmasının şeffaf, katılımcı ve tekniğine uygun olmasını isteyen Adıgüzel, “Tarımsal ve riskli alanların yapılaşmaya açılması sınırlandırılmalı, sorunlu, zayıf zeminlerde yüksek katlı konut ve benzeri yapılar için yapı izni verilmemelidir. İstisnai durumlarda kural ve kriterler titizlikle belirlenmeli ve denetlenmelidir. Özellikle çok katlı konut yapılarında yapısal düzensizliğe neden olan uygulamalara son verilmelidir. Unutulmamalıdır ki, sağlıklı yapılaşma, bilimsel teknik kurallar, nitelikli eğitim, nitelikli mesleki hizmetler, nitelikli müteahhitlik ve nitelikli kamusal denetim ile mümkündür" diye konuştu.

Kaynak: AA