Afşin şehrini M.Ö. 4000 yıllarında Hititler kurmuşlardır. Binboğa dağlarının eteklerinde kurulmuş olan şehrin eski adı Arpasus-Arabissos – Arabisus - Efsus- Ephesos-Ephesus-Efesus - Orta niyabet  (Afşin-Efsus Çevresi) –Yarpuz-isimleri ile anılmış 1944 yılında Afşin adını almıştır. 1071 yılında Malazgirt savaşı ile Selçuklular tarafından Türk yurdu olmuştur. M.Ö.4000 yılına uzanan Afşin’de Hititler, Asurlular, Persler, Makedonyalılar, Romalılar, Bizanslılar ve zaman, zaman Araplar hâkim olmuşlardır. Yine Afşin’imizin güzel köylerinden biri olan Örenli köyünde Diyar tepesinde bulunan Hititlerden kalma bir kale bulunmaktadır. Örenli köyümüzde Aptuloğlu adı verilen bölgede Hatti ve Hititlerden kalma birde Hüyük vardır. Bunların yanı sıra Perslerden, Büyük İskender, Romalılardan, Bizarlılardan Kilikya Ermeni Krallığından, Emevilerden, Abbasilerden, Selçuklulardan ve Osmanlılardan kalma mezarlar bulunmaktadır. 
Hıristiyanlık İlk yüzyıllarda genellikle Roma İmparatorluğu sınırları içerisinde yayılmaya çalışmıştır. Bu günkü Afşin şehri o yıllarda Efsus şehri olarak anılmaktadır. Efsus –Afşin şehri Romalılara Başkentlik yapmış bir şehirdir. Afşin Eshab-ı Kehf külliyesi mukaddes bir mekândır. Yahudiler kendi dinlerini kendi ırklarından olmayanlara benimsetmek için fazlaca bir gayret içinde değildiler. Putperest Roma’da yayılma gayesi güden başka herhangi bir din olmadığı gibi, mevcut putperestlik, imparatorlukta yaşayan halkın manevi ihtiyaçlarını tatmin etmekten uzak ve çok ilkel bir durumda idi. Ayrıca Anadolu ve çevresinde görülen sır dinleri sıkı bir şekilde gizliliğe riayet ediyor yayılma faaliyetinde bulunmuyorlardı. Hıristiyanlık kısa bir sürede büyük başarılar elde etti. Önce Roma İmparatorluğu toprakları üzerinde yayılmıştır. Hıristiyan ve Müslümanların tarihi içerisinde en ilgi çekici olanı Efsus-Afşin şehrindeki Yedi uyurlara ait olanıdır. Tarihe Evkaf-u’1- Ümenı adlı mahdut ve sekiz ciltlik dev eserin sahibi Şükrü Vamık gelmektedir. Bu zat , Eshab-ı Kehf’in yaşadığı devri ve hikayesini anlatırken Eshab-ı Kehfin yeri konusunda tartışmaya açıyor. Özellikle her cümlesinde Eshab-ı Kehf ‘in Afşin’de olduğunu belirten müellif gerçek Efsus şehrinin bu günkü Afşin şehri olduğunu belirtiyor.  Hıristiyanlığın Roma İmparatorluğu içinde yayılmaya başlaması Hz. İsa’nın havarisi Afşin-Efsus şehrine gelmiştir. Hazreti İsa’nın ilk iman eden seçkin talebelerinden on iki kişilik ve kendilerine; Havariler; denilen bir grup vardı. Bunlar Allahın dinini yaymak için yeryüzüne dağılmışlardır. Kendilerine İsa’nın elçileri ‘de denilirdi. Hazreti İsa bunları yeryüzüne yaymıştı. Endülüslü müfessir Ebu Hayyan ‘’el- Bahru’l –Muhit’’ adlı tefsirinde der ki ‘’Havariler, on iki kişidir ve bunlar, Hz. İsa’ya iman edenlerdir. İsa bunları çeşitli beldelere göndermişti. Batris ve Pavlis Roma’ya, Andiravs ve Matta, Halkı insan yiyen arza, Bukas Babile, Filibs Kartaca’ya yani Afrika ya, Yuhanna Ashab-ı Kehf’in  şehri olan Romalıların başkenti Efsus-Afşin şehrine, iki ya ‘kup Beyt –i Makdise ,İbnü Büleymin Hicaz’a ,Testemir Berber Ülkesine ve havalisine   görevlendirilmişlerdir. İsa Aleysselama iman eden on iki havariden biri. İbrani dilinde Yahya demektir. Rumcada Yohannes İngilizcede can, Fransızcada Jan denir. Yuhanna Hazreti İsa’nın teyzesinin oğlu idi. Yüz senesinde ölmüştür. Hıristiyanların dinlerinin esası olan ve İncil dedikleri dört kitap, Allahütealâ’nın Cebrail aleyhisselam ile gönderdiği asıl İncil-i şerif değildir. Bu dört kitap, İsa aleyhisselam semaya çıkarıldıktan sonra dört kimse tarafından yazılmış birer tarih kitabıdırlar. Bunlardan birincisi Matta olup, ahbaplarının arzu ve ısrarları üzerine gördüklerini ve işittiklerini bildirmek için İsa aleyhisselam semaya çıkarıldıktan on iki sene sonra yazılmıştır. İkincisi Markos olup havarilerinden işittiklerini yirmi sekiz sene sonra yazmıştır. Üçüncüsü Luka olup, otuz iki sene sonra işittiklerini bildirmek için İskenderiye’de bir tarih yazmıştır. Dördüncüsü Yuhanna olup, Hazreti İsa semaya çıkarıldıktan kırk beş sene sonra yazılmıştır. Dördüncü olan Yuhanna İncili‘dir ki Rum beldelerinden olan  Efsus –Afşin şehrinde Yuhanna tarafından cem edilmiştir.  Hz. İsa’nın havarilerinden olan Aziz Yuhanna Hıristiyanlık inancına göre on ikiler olarak adlandırılan gruba mensuptur. Aslen Yahudi olan Yuhanna, İncil yazarlarındandır. Yuhanna incili veya Yuhanna’nın müjdesi olarak anılan kitap dışında Yuhanna’nın Bir-İki-Üç mektupları ve vahiy kaleme aldığına inanılan yeni anlaşma kitaplarındandır.  Afşin şehrinin Kaşanlı köyündeki Kayadaki kabartma “Kız –Oğlan kayası “ olarak bilinir. Kaya kabartmasının 7-8 metre üstünde gömüt şapeli vardır. Bizans sanatının bir örneği olan kabartmada HZ. İsa ,Hz. Meryem ve Aziz Yohannes betimlenmiştir. Başı haleli bebek İsa, Solunda Aziz yohannes ile birliktedir. Meryem ise sandalyede oturur biçimdedir.   yukarıdaki resimde Kaşanlı Köyü Kız Oğlan Kaya kabartmasında bunu görmekteyiz.  Miladi 60 h yıllarında Rum topraklarında olan Efsus’ta (Afşin’de) yaşayan halk tevhit inancından uzak bir hayat yaşıyordu. İnsanlar birbirlerine karşı aşırı derecede acımasız davranarak zülüm yapıyordu. Kralları İnsanları putlara tapmaya ve tağutlara kurbanlar kesmeye mecbur ediyordu. Nitekim bunlardan biri Dakyanus Şakamnos adında bir kraldı. Efsus yani bu günkü adıyla Afşin şehri Dakyanus’un mülkü idi ve Payı tahtı idi. Dakyanus  Efsus ‘u (Afşin’i) başkent edinerek tahtını kurdu. Altından yaptırdığı tahtın iki yanına seksener adet altın kürsü, ayrıca kendisi için altından çok gösterişli bir taç yaptırdı. Bunun yanı sıra altından küpeler, bilezikler ve halhallar yaptırarak tacın etrafını süsledi. Hazreti İsa’nın havarilerinden Yuhanna Miladi 65 yılında Güney Toros dağlarını aşarak Antakya üzerinden Rum topraklarında olan Efsus-Afşin şehrine geldi. İşte Eshab-ı Kehf gençleri İsa (a.s ‘nın göğe çekilmesinden 30-35 sene sonra bu (bozulan ve tekrar İsevilik dini ile Putperestlerin kaynaştığı) zamanda Romalıların başkenti Efsus-Afşin’e gelmiştir. Şehrin etrafı kale duvarları ile çevrili idi. O devirde şehrin tek girişi olan kuzey kapıdan içeri girmek istedi. Kapıdaki güvenlik memurları giriş kapısının önündeki Krallın putlarına secde etmek suretiyle içeri girebileceğini söyledi. Havari Yuhanna yerin ve göğün sahibi Allaha secde edileceğini söyleyerek şehre girmekten vazgeçti. Havari Yuhanna Efsus-Afşin şehrinin Kuzey batısında Beyceğiz(Bencülüs-Benahlüyüs) dağının eteğinde çıkan kaynak suyu olan Afşin –Efsus Göz deresi üzerine kurulmuş bir hamama vardı. Hamam sahibine hamamda çalışmak istediğini söyledi. Böylece Hamamda tellaklık yapmak ve temizlik işlerinde çalışmak üzere anlaştı. Yuhanna’nın işe başlaması ile hamamın müşterisi artmıştı. Hamama gelen müşterilere Havari yuhanna Hıristiyanlık dinini anlatarak İsevilik dinini kabul etmeye teşvik etti. Havari etkili bir şekilde çalışarak Hıristiyanlığı kabul eden gençlerin çoğalmasını sağladı. Dakyanusun yakın vezirlerinin oğullarından altı  genç Hıristiyanlığı kabul etmişti. Allaha iman eden gençler Kralın zulmünden kaçan altı genç Miladı 68 yılında Efsus’tan (Afşin’den) ayrıldılar.  Eshab-ı kehf  Göz deresinden başlamıştır. Şehrimiz Afşin’in kuzeyinde bulunan bir zamanlar küçük bir göl olan  Eshab-ı Kehf’in tüm tarihi olaylarının başladığı ve bu olaylara tanıklık eden göz pınarı (Göz deresi dediğimiz) yer neresi ki  bilmeyenimiz yoktur. Afşin şehrinin kuzeybatısında bulunan göz deresinin suyu Türkiye Elektik Kurumu site bir Lojmanlarının su ihtiyacını karşılamak için su yatağının genişletilmesi sırasında burada bir hamam kalıntısı bulmuşlardır. Yapılan kazılarda çeşitli antik eşyalar çıkmış bu arada iki adet heykel bulunmuştur. İşçiler kendi aralarında anlaşarak eşyaları almışlar iki adet heykel ağır olduğu için kaçıramamışlardır. Bu yüzden heykellerin başlarını kırıp kaçırmışlardır. Heykellerin gövde kısmını tekrar toprağa gömmüşlerdir. Başlangıçta bu olaylardan kimsenin haberi olmamıştır. Rast gele bir aramada Adana-Ceyhan yolunda bu eşyalar yakalanarak Adana devlet müzesine teslim edilmiştir. Bu heykellerin bedeni ise Kahramanmaraş müzesinde bulunmaktadır.  Hafif meşrep olan Kral Dakaynus’un oğlu bir gün bir kadınla Havari Yuhanna’nın çalıştığı hamama geldi Hamamdaki müşterilerin çıkarılmasını, içeriye hiç kimsenin alınmamasının ve kendisinin de çıkmasını istedi. Hamamda bu kadınla kalıp eğleneceğini söyledi. Havari bu duruma karşı çıkarak hamamın halka açık yer olduğunu, kadınla Hamama gelmesinin hiç doğru olmayacağını, babasının saraydaki hamamının eğlenmek için
Daha uygun olacağını söyledi. Havarinin sözlerinden utanan Kral Dakyanus’un oğlu buradan uzaklaştı. Sonra tekrar geldi. Havari bunu önlemek istedi ise de Karalın oğlu çirkin Sözlerle karşılık verdi Bunun üzerine Kralın oğlu Havari’yi dinlemeyerek içeri girdi. Hamamdaki müşterileri çıkardı ve kapıları içerden kilitleterek eğlenmeye başladı. İşte bu sırada bilinmeyen bir sebeple hamamın kubbesi çöktü. Kral Dakyanus’un oğlu ile yanında bulunan kadın, kubbesi çöken hamamın kurna taşı üzerinde öldü. Bu olayı görenler acı haberi Krala bildirdi. Kral Dakyanus bu habere çok öfkelendi. Derhal olaya sebep olanların
Soruşturularak bulunmasını istedi. Suçluları bulanlara ödüller vaat etti. Hamamda Havarinin konuşmalarını dinleyen bir kişi Kralın yanına gelerek, Hamamda İsa’nın (as) havarisi olan birinin tellak olarak çalıştığını, bunun bir büyücü Olduğunu, hamama gelen müşterileri büyüleyerek krala karşı isyana hazırladığını söyledi. Dakyanus Oğlunun ve oğlunun sevgilisinin cesetleriyle birlikte yaktırdı ve küllerini öldükleri yere döktürdü ve hazineleriyle gömdürdü. Onların anısına birer heykel yaptırarak bu heykelleri mezarlarının başlarına diktirdi. Bunun üzerine Kral, Havarinin derhal yakalanıp getirilmesini istedi. Gelişmelerden haberi olan Havari, gençleri davet ederek birlikte ibadet ettikleri yerde topladı. Gelişmeleri aralarında tartıştılar. Olayda sadece Havari bilindiği için onun Efsus’tan ayrılması kararlaştırıldı. Bunun üzerine Havari Yuhanna, gençlerle vedalaştı ve gizlice Efsus’tan Ayrılarak Batı Anadolu istikametine gitti. İman eden altı genç  Efsus’un kuzey batı kapısından çıktılar. Kuzeye doğru yolda giderken sonradan Koyun taş adı verilen yerde Kefeştetayyuş adında bir çobana rastladılar. Çoban onlara yiyecek ikram etti ve hallerini
Sordu. Onlar da olanları anlattılar. Gençler inandıkları Allah’ın sıfatlarını çobana anlattılar. Çoban da o halde dua edelim, şu koyunlarımızı taşa çevirsin de size inanayım dedi. Dua Ettiler ve koyunlar taşa çevrildi. Bunun üzerine Çoban da iman ederek onlara katıldı. Birlikte yola devam ettiler. Çobanın, geride bıraktığı koyunlarının taş kesildiği yer, işte koyuntaş denilen yer Afşin göz deresine yakın bir yer olup, önceleri burada koyun şeklinde sürü ile taş vardı, şimdi hemen hemen hiç biri kalmamıştır.   Kralın zulmünden kaçarak mağaraya sığınan Ashab-ı Kehf gençleri burada güvenlik içinde 309 yıl uyuduktan sonra 375 yılında Kral Teodus zamanında uyandı. Yemliha arkadaşlarına yiyecek almak için şehre gitti. Parayı harcarken yakalandı. Efsus’ta Hıristiyanlığı kabul eden Kral Teodus, Yemliha’yı dinledi. Bu olayın öldükten sonra dirilmeye bir örnek olduğunu düşündü. Kral ve maiyeti mağaraya gittiler. Ashab-ı Kehf gençleri Dakyanus’un zulmünü anlattı ve onlar da gözyaşı içinde dinlediler. Teodus onları sarayına davet etti. Fakat bu gençler kabul etmedi. Kralı, Allah’a emanet ederek tekrar uyudular. Kral, geri dönünce ibadet etsinler diye mağaranın önüne mescit yaptırdı. Afşin’de bulunan, Ashab-ı Kehf gençleri miladi 375 yılından beri Hıristiyan ve Müslümanların önem verdiği ziyaret yerlerinden biri olmuştur. Dini ve tarihi önemi olan ve insanları hayrete düşüren bu olay Afşin’de yaşanmıştır. Hazreti İsa’nın havarisinin Afşin’e gelmesi ve Roma dönemine ait heykellerin Göz deresinin yanında bulunan hamam kalıntılarından çıkması Gerçek Eshab-ı Keyfin Afşin’de olduğunun en büyük delilerinden biridir.    Afşin’in ve Eshabı keyfin tarihine en büyük tanıklık eden yerdir. Hala burada Romalılara ait Mozaikler, Hamam kurnaları ve değerli eşyalar bulunmaktadır. Şehrimizin kuzeyinde bulunan Göz deresi ve çevresi Kültür İl müdürlüğünce birinci derece sit alanı ilan edilmiştir. Eshab-ı Keyfin ve Şehrimiz Afşin’in tarihinde önemli rol oynayan Afşin Göz deresi aslına uygun olarak tekrar göl haline getirilmelidir. Gölün havzasının üzerinde bulunan Türkiye Elektrik kurumuna ait barakalar ve beton dolgu kaldırılarak gölün aslı bunların altında olduğu gibi durmaktadır. Tarihi olaylara tanıklık eden ve binlerce su değirmenini çalıştıran Afşin’in verimli ovalarını sulayan Göz deresini eski tarihi dokusuna kavuşturup Turizme kazandırmamız şart olmuştur. Göz deresi çağlayarak akmaktadır. Hazreti İsa’nın on iki havarisinden biri olan Yuhanna’nın ilk geldiği kaynak suyu Afşin’de olması ve Afşin’deki kaşanlı köyündeki Kız Oğlan kabartması, Afşin’in Marabuz (Dağlıca) yolunda bulunan Hurman kalesinin yakınında bulunan kaya yazıtları ile Kaya mezarları ve ayrıca Sevin köyü yolu üzerinde bulunan Kızıl kaya mezrasında Üçler mağarası ile Arıtaş kasabasındaki kaya mezarları Afşin şehrinin dini olsun, tarihi olsun yörenin en büyük antik ve Romalıların başkenti olduğunu göstermektedir. Yuhanna’yı (Yohannesi) Eshab-ı Kehf şehri Afşin’e Hazreti İsa aleysselam göndermiştir. Yuhanna’nın geldiği su kaynağı ve Hamam Afşin Göz deresidir.  Ninova ( Neynevan ) Musul şehridir. İzmir Efes’ten başlayıp Ankara Kayseri üzerinden Efsus (Afşin) den geçen kral yolu Musul’a uzanıyordu. Oradan İran da bulunan Sus ve Pers imparatorluk merkezi Perese polis’te Son buluyordu. Afşin ( Efsus) bu yolun güzergâhındaydı. Musul Mezopotamya ’da bir şehirdir. Mezopotamya dediğimiz bölge Güney Doğu Anadolu’dan başlar, Dicle ve Fırat nehirleri arasında kalan bölge Basra körfezine kadar Ulaşır. Ninova ve Efsus biri birine yakın olmasaydı Dakyanus birkaç günde gidip gelemezdi. Şehrimiz Afşin-Efsus’ta Mezopotamya’nın verimli bir toprağıdır. Bu şehri bir birine Bağlayan mükemmel bir yol vardı ve ulaşım kolaydı. Afşin’in dört tarafı Irmak ve çaylarla çevrili olması ve verimli ova toprakları bu Irmak ve Çaylarla sulanması tarihteki bütün uygarlıkların her zaman gözdesi olarak namı diyar meşhur Efsus-Afşin şehri her zaman ihtişamını korumuştur. Göz pınarı Binboğa dağlarından gelen soğuk buz gibi bembeyaz şekilde çağlayarak akmakta ve burası Yediler diyarı Efsus-Afşin şehri buradadır diye haykırmaktadır.
ARAŞTIRMACI YAZAR
MUSTAFA KÖŞ
Afşin Kent Konseyi Tarihi Araştırmalar Komisyon Başkanı
KAYNAKLAR
Ali AFŞAROĞLU Eshab-ı Kehf Rakıyım Adlı Eser.
Doç.Dr. Şaban KUZGUN Dört İncil farklılıkları ve çelişkiler.
Prof Dr.Faruk SÜMER Eshabül-Kehf Türk Dünyası.
Prof Dr.Ahmet EYİCİL Afşin Ashab-ı Kehf.
Halep Vilayet Salnamelerinde Efsus Eshab-ı Kehf.