Halep; bir zamanlar Elbistan, Afşin ve çevresinin bağlı olduğu eyalet merkezi..

Halep; Türklere, Anadolu’ya gelmeden önce asırlarca vatanı olan kadim şehir..

Halep; halen içinde Türklerin, dahası akrabalarımızın yaşadığı eski yurtlarımızdan biri...

Halep, Çanakkale Savaşında bile en çok şehit veren (6.000 kişi) illerin ön sıralarında yer alan vefakar şehir...

Beş yıl içinde bir şehrin, insanıyla, tarihiyle, kültürüyle ve fiziki yapısıyla yok edilişini izlediğimiz şehir..

Çoklarının arsız arsız, vicdansız, insafsız yok oluşuna şahit olduğu şehir...

Nice parçalanmış yavrulara.. Nice ırzı darmadağın edilen genç kızlara.. Nice tecavüz edilmiş kadınlara.. Nice şehit edilmiş bıyığı bile terlememiş gençlere.. Nice asılarak, kesilerek, yakılarak, damdan atılarak, araçla ezilerek öldürülen erkeklere mezar bile olamamış Halep...

Dünyanın gözü önünde, çoğunun katkısıyla medeniyet adına, demokkrasi adına, taş taş, bomba bomba, mermi mermi, top top, gülle gülle, roket roket, füze füze vurulan, vurulan, vurulan, yakılan, yıkılan, bitirilen Halep...

Sen yüzü ve vicdana kapkara insanların, beyni yılan, kalbi şeytan ABD’nin, İsrail’in ve Batı’nın aynası olan, onlara Turnusol kağıdı olan; ölürken yere yığılırken bile Müslümanın Müslümandan başka dostunun olmadığını haykıransın.. Her Müslümanın da Müslümanlara dost olmadığını, hatta nice milyon Müslümanın yeteri kadar Müslüman olamadıklarını, mezhepsel veya etnik dayanaklarına daha çok tapındıklarını ortaya çıkartan, önlerine sofra gibi serensin...

Senden sonra dünya çok daha farklı olacaktır, Halep..

Senden sonra Müslümanlar çok daha farklı olacaktır Halep..

Senden sonra insanlar çok utanacaktır Halep, çoook...

Tarihe selam söyle Halep. Hakkını, bir şey yapamasak da üzülen, ağlayan, dua eden, karınca kararınca yardım etmeye çalışan ve zalimlere kalbiyle buğz eden bizlere helal et Halep...

Kalanların Allah’a emanet olsun, Halep...