Toplumun temelini oluşturan “ aile kurumu” son asırlarda büyük bir tehdit altındadır. Sanayi devrimi sonrası teknolojinin gelişmesi,iletişim vasıtalarının artması,geniş aileden çekirdek aileye geçilmesi,ekonomik zorluklar nedeniyle eşlerin çalışmak zorunda kalmaları ve benzeri sebepler aile kurumunu etkilemektedir.

21.yüzyılda bu kadar iç ve dış etkiye maruz kalan aileyi koruyarak,sağlıklı bir nesil yetiştirmek nasıl mümkün olacaktır?

Milli ve manevi değerlerine sahip,geleceğimizin teminatı gençleri kötü alışkanlıklardan ve olumsuz dış etkilerden nasıl koruyacağız?

Bu ve buna benzer soruları artırabiliriz.

Çözüm reçetesini tabiiki temel kaynaklarımız olan Kur’an ve sünnette arayacağız. Peygamber efendimizin hayatından evrensel mesajları bulup, günümüz insanına sunmanın gayreti içinde olmalıyız. Bu gayretin bu sonucu olarak şöyle birkaç örnek verebiliriz;

  Kur’an-ı Kerimde Cenab-ı Allah “Ey insanlar! Şüphesiz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık”(Hucurat,13)

“Onlar sizin için elbisedir, sizde onlar için elbisesiniz.”(Bakara,187) buyurarak, erkek ile kadının birbirini tamamlayan ve koruyan cüzler olduğunu ifade etmektedir. Peygamber efendimiz de “Kadınlar ve erkekler bir bütünün yarısıdır”(Ebu Davud.taharet,94) buyurarak hayatı birlikte yaşadığımız hanımlarımızın eksik olan tarafımızı tamamladıklarını ifade etmektedir. Kadın açısından bakıldığında da kocası onun eksik yanını tamamlayan ve bir aile oluşturan taraftır.

 Yine Peygamberimiz insanlığa hitap ederek “Ey insanlar! Kadınların haklarına riayet etmenizi ve bu hususta Allah’tan korkmanızı size tavsiye ederim. Siz kadınları Allah’ın emaneti olarak aldınız. Onların iffet ve ismetlerini Allah adına söz vererek helal edindiniz. Sizin kadınlar üzerinde haklarınız, onlarında sizin üzerinde hakları vardır”(Müslim.Hac,19) buyurmuş ve eşleri birbirlerine Allah’ın bir emaneti olarak tavsif etmiştir. Yani eşler birbirlerinin efendisi veya kölesi değil, Allah’ın bir emaneti olarak verildiğini bizlere bildirmiştir.

Emanet; korunması ve kollanması gereken, vakti zamanı gelince de sahibine iade edilmesi gereken şeydir. Her şeyin sahibi Cenab-ı Allah olduğuna göre her bir kişi eşini Allah’ın emaneti olarak görerek ona göre davranması gerektiği sonucu ortaya çıkmaktadır.

Eşine iyi veya kötü muamelede bulunan kişi, Allah’ın emanetine karşı bu muamelede bulunduğunu göz önünde bulundurmalıdır. Her bir muamelenin Allah’ın rızasına veya gazabına sebep olabileceğini asla aklından çıkarmamalıdır.

Onun için evlilik bir akit olmanın yanında uhrevi tarafı da olan bir sözleşmedir. Aile hayatını bir insan ibadet sevabı alabileceği bir yaşam haline de getirebilir, azabına sebep olabilecek bir yaşantı haline de getirebilir.İşte bu, kişilerin elinde olan bir durumdur.

 Allah Resulü bu hususta söyle buyurmaktadır; “Sizin en hayırlınız ailesine en hayırlı olanınızdır. Ben aileme karşı en hayırlı olanınızım.”(İbn Mace,Nikah,50)

         Müslüman'a yakışan, ibadetlerimize verdiğimiz değer kadar ahlaka da değer vermemizdir. Eşlerimize en güzel şekilde davranıp, çocuklarımıza güzel rol model olmaktır. İyi bir aile, cenneti dünyada da yaşamak demektir. Allah hepimize hem dünyada hem de ahrette cennet nasip etsin.

Editör: Haber Merkezi