Ortası mağfiret olan Ramazanın yarısını geçmiş bulunuyoruz. İlk günlerinde çok zor geçecekmiş gibi gelen Ramazan ayı, daha önceki yıllarda olduğu gibi gelip geçecektir. Bizler ise o rahmet pınarından kaplarımızı ne kadar doldurabilirsek o kadar kazançlıyız.
          Bir çeşmeden akan su bir daha geri gelmez. Zamanı geri çevirme imkânımız yok. O zaman bir daha yaşayamayacağımız bu günlerimizi, en iyi şekilde (Cenab-ı hakkın rızasına uygun) yaşamak ve değerlendirmek durumundayız.
           Bu mübarek günleri en güzel bir şekilde, doya doya yaşamayı rabbim her Müslümana nasip etsin. Fakat gerek kendinden, gerekse bulunduğu şarlar itibariyle Ramazan Orucunu tutamayacak insanlarımız olmaktadır. Bunları şöyle sıralamak mümkündür. Yalnız şunu da unutmamak lazımdır. "Allah size kolaylık diler, zorluk dilemez"(Bakara 2/185)
           İslam âlimleri Bakara (183-184)'e dayanarak oruç tutmamayı mubah kılan mazeretleri şöyle sıralamışlardır.
            1-Sefer; 90 km'lik bir mesafeye gitme durumu olan Müslüman orucunu tutmayabilir. Tutmak ise daha faziletlidir.
            2-Hastalık; Oruç tuttuğunda hasta olmasından veya hastalığının artmasından korkan kimse, doktorlarda uygun görüyorsa oruç tutmayabilir. İyileşme imkânı olanlar, iyileşince tutarlar. İyileşemeyecek hastalar fidyesini verirler.
             3-Gebelik ve Çocuk emzirme; Oruç tuttuğunda kendisine veya çocuğuna zarar gelme ihtimali varsa tutmazlar.
             4- Yaşlılık; Oruç tutamayacak derecede yaşlı ve aciz kimseler, orucun fidyesini verirler.
             5- İleri derecede açlık ve susuzluk; Açlık ve susuzluk sebebiyle beden ve ruh sağlığı ciddi derecede zarar görmesi söz konusu olan kimse orucunu bozabilir. Sağlık şartlarının düzelmesi halinde bozulan oruç, Ramazandan sonra kaza edilir.
              6- Zor ve Meşakkatli işlerde çalışmak; Esas itibariyle bir insanın ibadetlerini normal bir şekilde yapmasını engelleyecek zor ve ağır işlerde çalışması veya çalıştırılması doğru değildir. İnsanın ibadetini sağlıklı bir şekilde yapmakla geçimini temin ikilemi arasında bırakılması insan hakları açısından kabul edilebilir bir durum değildir. Ancak kişisel veya toplumsal zorunluluklar, bazılarının böyle işlerde çalışmalarını mecbur kılmaktadır. Böyle durumda bulunan bir kişi, oruç tuttuğunda sağlığına bir zarar gelmesinden korkuyorsa, orucunu tutmayabilir. Bu durumda olanlar izin günlerinde veya müsait zamanlarda tutamadıkları oruçlarını kaza etmelidirler. Bunlar; yüksek sıcaklık karşısında çalışmak zorunda olan fırıncılar, demir döküm atölyelerinde çalışanlar, yer altında çalışan madenciler vb.(İslam İlmihali, c.I,s.396)
                Sıralanan bu mazeretlerden biri sebebiyle oruç tutamayan kimse, oruca, oruçlulara ve ramazan ayına hürmeten, mümkün olduğunca durumunu belli etmemeye çalışmalıdır. Çünkü Oruca ve Ramazana saygı, Allah'a saygı demektir.
            Cenab-ı Peygamber hadisi şerifinde; "Oruç kalkandır" buyuruyor.(Buhari,Savm,2)Neye karşı; her türlü harici ve dahili kötülüklere karşı. Orucun bizleri her türlü kötülüklere karşı koruması, cehennem ateşinden muhafaza etmesi temennisi ve duasıyla hayırlı iftarlar ve sahurlar diliyorum.

Editör: Haber Merkezi