Afşin İlçe Sağlık Müdürlüğü Diyetisyen Gülbeyaz Şahin, 14 Kasım Dünya Diyabet Günü nedeniyle önerilerde bulundu.

Yüzyılın en önemli sağlık sorunlarının arasında yer alan diyabetin, ülkemizde de çok sık görüldüğünü ve yaklaşık 8 milyon kişinin diyabetli olduğunu belirtenŞahin, 20 ile 65 yaş arasındaki kişilerde en sık görülen körlük nedeninin diyabet olduğunu söyledi.

Diyabetin hareketsiz yaşam tarzında ortaya çıktığını aktaran Diyetisyen Şahin, "Şeker hastalığı olarak da bilinen diyabet sağlıksız beslenme ve hareketsiz yaşam tarzı nedeniyle ortaya çıkabilmektedir. Dünyada en sık görülen hastalıklar arasında yer alan diyabet belirtileri sayesinde kan testi yapılmasıyla ortaya çıkmaktadır. Diyabet tedavisi için en önemli kriter yaşam tarzının olabildiğince düzene oturtulmasıdır. Unutulmamalıdır ki diyabet körlük ve uzuv kaybı gibi hastalıklara neden olabilmektedir ”dedi.

20 yaş ve üzeri her 7 kişiden birinin diyabetli olduğunu ifade eden Şahin, “Görülme sıklığı gün geçtikçe artan diyabet, günümüzde dünyada 382 milyon kişide bulunmaktadır. Ayrıca 316 milyon pre-diyabet (gizli şeker) hastası vardır. Ülkemizde diyabet ve diyabete bağlı gelişen sağlık problemleri önemli bir yer tutmaktadır. Türkiye’de her 100 kişiden 14’ünde şeker hastalığı, her 100 kişiden 12’sinde gizli şeker bulunmaktadır. Diyabet görülme sıklığının obezitenin artışına paralel olarak hızla arttığı ve 20 yaş üzeri her yedi kişiden birinin diyabetli olduğu bilinmektedir. Yapılan çalışmalara göre, son 12 yılda diyabet sıklığı ülkemizde yüzde 90, obezite (şişmanlık) oranı ise 12 yılda yüzde 44 artmıştır. Bunun en büyük nedeninin hareketsiz yaşam tarzı, sağlıksız beslenme ve obezitedeki artış olduğu bilinmektedir. Diyabet kısaca, vücudun kan şekerini uygun şekilde kullanamaması ve depolayamaması olarak tanımlanmaktadır. İnsülin eksikliğinde veya etkisizliğinde "diyabet" ortaya çıkmakta, kanda şeker miktarı artmakta ve böbreklerden idrarla dışarı atılmaktadır. Kişinin kan şekeri düzeyi normalden yüksek olmasına karşın, diyabet tanısı koymaya yeterli yükseklikte olmadığı durumlarda ise kişi prediyabetik yani gizli şeker hastası olarak tanımlanmaktadır. Pre-diyabetik olan kişilerin çoğunda 10 yıl içinde Tip 2 diyabet geliştiği bilinmektedir. Diyabetli kişilerde sıklıkla: halsizlik, aşırı iştah, aşırı susama ve su içme, sık idrara çıkma, kilo kaybı, bulanık görme, cilt enfeksiyonları, İyileşmeyen yaralar meydana gelmektedir. Diyabet tanısı için 10-12 saatlik açlık sonrası kan şekerine bakılır. Açlık kan şekeri 126 mg/dl'den yüksek, rastgele ölçülen kan şekeri düzeyi 200mg/dl'den yüksek, şeker yükleme testi sırasında kan şekeri düzeyi 200mg/dl veya üzerinde ise kişi diyabetli olabilmektedir ve vakit kaybetmeden uzmana başvurmalıdır. En önemli tedavi şekli yaşam değişikliğidir. Diyabet tedavisinde diyet tedavisi ve egzersiz ile şeker kontrolü sağlanamadığı durumlarda ilaç tedavisi yapılmaktadır” açıklamasında bulundu.

Diyabetin böbrek yetmezliği, körlük ve uzuv kayıplarına neden olabileceğini aktaran Şahin, “İlaç tedavileri içinde oral antidiyabetikler, insülin tedavisi seçenekleri bulunmaktadır. Ne yazık ki diyabeti tamamen iyileştirici bir tedavi yoktur. Dünyada her 30 saniyede bir, diyabetik ayak ülseri nedeni ile bir hastanın ayağı kesildiği tahmin edilmektedir. Ayrıca diyaliz ünitelerinde tedavi gören hastaların yüzde 50’si diyabetlidir. Diyabetli hastaların yüzde 10-20'si böbrek yetersizliği nedeniyle kaybedilmektedir. Dünya'da her 10 saniyede üç kişi diyabet olmakta ve her 15 saniyede iki kişi diyabete bağlı nedenlerden ölmektedir” diye aktardı.

Son olarak diyabet ve komplikasyonlarından korunmak için önerilerde bulunan Diyetisyen Şahin, şu ifadelere yer verdi; “Boya uygun vücut ağırlığı hedeflenmeli ve bu ağırlığın korunmasına çalışılmalıdır.

Yeterli ve dengeli beslenmeli; günde en az 5 (beş) porsiyon sebze ve meyve tüketilmelidir. Günlük enerjinin yüzde 25-30' u yağlardan sağlanmalı, enerjinin doymuş yağ asidinden gelen oranı yüzde 10'un altında olmalıdır. Şeker gibi basit karbonhidratlar günlük enerjinin yüzde 10'unu aşmamalı, basit karbonhidratlar yerine kuru baklagiller, tam tahıl ürünleri tercih edilmelidir. Günlük alınan tuz miktarı 5 g'ı aşmamalıdır. Fiziksel olarak aktif olunmalıdır. Haftanın en az 5 günü, düzenli olarak en az 30 dk. orta yoğunlukta aktivite (örneğin tempolu yürüme egzersizleri) yapılmalıdır. Kilo kaybı sağlanması için daha fazla fiziksel aktivite yapılması gereklidir. Sigara kullanılmamalı ve aşırı alkol tüketiminden kaçınılmalıdır. Günümüzde Tip 1 diyabetin önlenmesini sağlayabilecek etkin bir tedavi yöntemi mevcut değildir bu nedenle diyabetin komplikasyonlarından korunmak için erken tanı şarttır”

Editör: Haber Merkezi