Ülkemizde her iş grubunun değişik eğitim süreçleri vardır. Bu süreçlerin tamamlanmasının akabinde her iş kolu farklı tarzda çalışır. Bir cerrahın araç gereçlerinin steril edilmesi icâb ederken, bir terzi buna ihtiyaç duymaz.
Bir devlet düşünün her alanda kendini ispatlamış. Bir devlet ki Müslüman Âlemine karşı olumsuz düşüncelerini söylerken frene basma ihtiyacı duymayan. Bütün resmi tek başına çizmek isteyen bir devlet. Biz bu devlere Birleşik Devletler, ABD diyoruz.
Son günlerde ABD- Türkiye hesaplaşmalarına şahit oluyoruz. Dünya siyasetinin mega starlığını yapan ABD köpürmüş durumda ve olanca kinini üzerimize kusmakta.
MİT yetkililerince güney sınırımızdan savaş bölgesine doğru yola çıkan ve devlet sırrı olma özelliği barındıracak şekilde yüklü olan bu tırların dünya kamuoyuna afişe edilmesi ise asıl sebep.
Hain içeride olunca kapı kilit tutmaz derler. Sözde aydın, özde vatan haini. Nitekim geçmişten bugüne bu tarz insanlar hep olmuş, yaptıkları hiçbir şey saklı ve cezasız kalmamış.
Bütün bu olup bitenleri herkes gibi televizyondan öğrenen ABD’li devlet adamları bazı gazeteci ve siyasetçilerin imza attığı açık çeki kafalarına göre dolduruyor. Bu şekilde YPG aynı zamanda PKK envai çeşit silah sahibi oluyor. Bu duruma DEAŞ’la mücadele kılıfını giydiren ABD’li yetkililer ise gayet huzur içerisinde.
Olayların gelmiş olduğu nokta seyre açık bir halde. Haziran 5, 12, 16, 21 ve 26’da 250 Temmuz 5, 9, 13, 17, 22, 27 ve 31 ise 661 toplamda ise 911 tır silah, teçhizat ve zırhlı araç sahibi oldular. Bir bunun kadar da psikolojik kazanıma sahipler.
Aslında bu olayda bizim görmemiz gereken ABD’nin açıktan yaptığı silah yardımları değil. İçimizden bazılarının ucu ABD’ye dokunan devlet sırlarını nasıl ve niye ifşa ettiğidir.
Bir ihanetin eseri olan bu silahların da terör örgütü depoları ve PKK leşleri ile tekrardan gün yüzüne çıkması da gayet normal.
Heyecan arayan ve bu arayışın faturasını ‘’vatana ihanet’’ olarak ödeyen bu kişileri tarih birer pislik olarak yazacak.
Sağlıcakla kalın Ergün BÜLBÜL
