AK Parti Grup Başkanvekili Mahir Ünal, PKK'ya silah bırakma çağrısına ilişkin "Artık silahların, şiddetin çözüm olmadığı, demokratik siyasetle toplumsal taleplerin çözüme kavuşturulması gerektiği, toplumsal taleplerin karşılanması için asıl olanın demokratik bir sistem inşa etmekle olduğu toplumun tamamı tarafından kabule dönüştü" dedi.

Ünal, ulusal haber ajanslarına yaptığı değerlendirmede, “Dolmabahçe'de dünkü çözüm süreci görüşmesinin geniş bir arka planının olduğunu, AK Parti'nin iktidara geldiği günden beri hem demokratikleşme hem toplumun normalleşmesi yönünde çok ciddi adımlar attığını anlattı.

Bu süreçte 2003 yılında olağanüstü halin kaldırılmasından bugüne kadar "sessiz devrim" niteliğinde, Türkiye'de "her kesimden insana ait olanı insana verme" ilkesiyle hareket ettiklerini belirten Ünal, "Bugün geldiğimiz nokta Türkiye'nin demokratikleşmesinin ve normalleşmesinin yeni bir aşaması aslında. Çünkü artık silahların, şiddetin çözüm olmadığı, demokratik siyasetle toplumsal taleplerin çözüme kavuşturulması gerektiği, toplumsal taleplerin karşılanması için asıl olanın demokratik bir sistem inşa etmekle olduğu toplumun tamamı tarafından bir kabule dönüştü" diye konuştu.

Devletin 78 milyonun tamamı olduğunu dile getiren Ünal, devlet artık hiçbir kimseyi ötekileştirmeden, ayrımcılık uygulamadan demokratik temelde milletin iradesinin hakim olduğu siyaset zemininde çözüm üretmeye çalıştığını kaydederek "Bugün çözüm sürecinde geldiğimiz nokta aslında bu sürecin farklı bir aşaması" dedi.

Ünal şunları kaydetti: "Kürt meselesi, Türkiye'nin temel sorunlarından bir sorundu. Demokratikleşme ayağında kimlik taleplerinin kabulü, insanların kendi kimlikleriyle birlikte yaşama haklarının kabulü, bunun yadsınmamasıyla yeni bir aşamaya gelindi. Türkiye'nin temel sorunlarından bir sorun olan kürt meselesi de çözüm noktasında. Artık silahsızlanmanın, silahların bırakılmasının ve demokratik siyaset zeminin güçlendirilmesinin gerekli olduğu herkes tarafından kabul ediliyordu. Şimdi bu noktada tabi çözümün şartları neler olmalıdır? Yani ortaya koyacağımız siyasi akıl bir çözüm aklı mı olacak yoksa bir sorun aklı mı olacak. Artık bundan sonrası yine demokratik siyasetin belirleyeceği ve milletin de gözü önünde cereyan edecek ve milletin denetleyeceği bir süreç olacak." 
Çözüm sürecinin istenildiği gibi sonuçlanmaması halinde bunun "Türkiye için maliyetinin ne olacağı, Türkiye için çatışmanın, kanın, şiddetin, ölümün maliyetinin ne olacağının düşünülmesi" gerektiğini vurgulayan Ünal, şöyle devam etti:

"Bir anne çocuğunu büyük bir umutla dünyaya getirdiğinde, büyük bir emekle büyütürken ve o genç kendi hayallerini kurarken bir anda onun toprağa düşmesini ki bizim inancımızda bir insanın ölümü alemin ölümü gibidir, bunu düşünmek lazım. Ama tabi bütün bunları yaparken bizim tabi ki kırmızı çizgilerimiz var. Biz 12 yıldan beri tek bayrak, tek devlet, tek millet diyoruz. Biz birliğimizden, bütünlüğümüzden, beraberliğimizden dirliğimizden asla taviz vermeden al bayrağımızın altında, milletin devleti olmuş ve devletin artık milletin hizmetkarı olmuş bu çatı altında ortak bir çözüm düşünüyoruz. MHP'nin ya da diğer siyasi partilerin yapmak istediği gibi 'bölünüyoruz, parçalanıyoruz, ihanet' gibi ifadelerle çözüm sürecini, ciddi anlamda siyasetin risk aldığı ve güçlü bir irade koyduğu bu süreci öncelikle itibarsızlaştırmamak gerek."
Editör: Haber Merkezi