Türkiye’de doğal ve kültürel çeşitliliği tanıtmak için duyarlılık oluşturmak amacıyla 22 yıldır yayında olan Atlas Dergisi, son sayısında Afşin-Elbistan bölgesinde kurulu bulunan termik santrallere ilişkin bir yazı yayınladı.
Elif Gündüzyeli’nin Çoğulhan Mahallesi ve civarında yaptığı izlenimlerden sonra kaleme aldığı ‘Termik Santraller; İsli Gelecek’ başlıklı yazıda, Afşin-Elbistan A ve B Termik Santralleri’ne eklenecek yeni santrallerin bölgeyi yaşamaya tamamen elverişsiz hale getireceğinin altı çizildi.

Antalya’nın 15-16 Kasım tarihlerinde ev sahipliği yapacağı G20 Liderler Zirvesi’nde başlıca gündem maddelerinden biri de iklim değişikliği olacak. Termik santraller verimli toprakların kömür tozuyla kaplanmasına, çevresinde yaşayanların hastalıklarla boğuşmasına neden olduğu gibi küresel ısınmayı da tetikliyor. Temiz ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmek yerine kömürlü termiği tercih eden Türkiye, mevcut 21 santrale 73 adet daha ekleme yolunda. Atlas, zirve öncesinde iklim değişikliğinin baş aktörlerinden kömürlü termik santralleri mercek altına aldı.

Atlas Dergisi Yazarı Elif Gündüzyeli, Afşin-Elbistan bölgesiyle ilgili yazısına; “Kahramanmaraş ilinin Afşin ile Elbistan sınırına yaklaştıkça hava bulanıklaşıyor, arabanın ön camını şeffaf, gri bir film kaplıyor. Arabadan indiğimizdeyse ağır bir kömür kokusu genzimizi yakıyor. “Biz aslında her gün kendi mezarımızı kazıyoruz” diyor bizi gezdiren Rasim. Afşin-Elbistan A ve B Termik Santrallerine kömür sağlayan açık hava kömür sahasında işçi olarak çalışıyor. Devasa bir açık hava kömür madeni olan Çöllolar’da 2011 yılında meydana gelen heyelan felaketinde 11 arkadaşı göçük altında kalarak hayatını kaybetmişti. Buna rağmen bölgedeki kömür sahalarında maden çıkarma çalışmaları hâlâ olanca hızıyla devam ediyor” izlenimleri ile başladı.

Gündüzyeli, yazısına şöyle devam etti:

“Afşin-Elbistan havzası, Türkiye’de çıkan kalitesiz linyit rezervinin ciddi bir miktarını barındırıyor. Hâlihazırda iki ünitesi aktif olan termik santral nedeniyle ülkede en yüksek ölçüde hava, su ve toprak kirliliğinin gözlemlendiği bir bölge burası. Genzimizi ve gözlerimizi yakan kesif kömür kokusu, termik santrale yaklaştıkça bölgedeki “terk edilmiş” izlenimimizi kuvvetlendiriyor. A Santrali’nin hemen yanındaki eski muhtarlık binasının camları kırılmış; ardına kadar açık duran kapılar rüzgârdan çarpıyor. Hemen yakınında parlak renkli, plastik oyuncaklarla dolu çocuk parkı bomboş dururken, çocuklar Çoğulhan Mahallesi’ndeki yerleşim alanlarını santralden ayıran çitlere tırmanarak yaz tatillerini termiğin gölgesinde geçiriyorlar. Çoğulhan’da bize eşlik eden Yıldırım Bey, “son dönemde Çoğulhan iyice hayalet kente dönüştü. Hava kirliliğinin neden olduğu astım, KOAH, akciğer ve cilt kanseri gibi hastalıklar yüzünden hem genç, hem de yaşlı nüfus memleketini bırakıp kentlere göçmeye başladı” diyor bizim izlenimlerimizi doğrularcasına.

Esasında verimli tarımsal toprağa sahip bölgeyi terk etmeyip yaşamlarını devam ettirmeye çalışan insanlar da A ve B santrallerinin yol açtığı kirliliğin yalnızca sağlıklarını değil aynı zamanda ektikleri ürünleri de doğrudan etkilediğinden dem vuruyor. A Santrali’nin hemen yakınındaki küçük aile bahçesinde çalıştığını gördüğümüz Ahmet Ağabey, “Çoğulhan bölgedeki tek tarım alanı. Artık bırakın ürünümüzü götürüp satmayı, kendimiz bile yemekten çekiniyoruz. Ürünümün beslendiği toprak ve suya karışan kirliliğin haddi hesabı yok” diye anlatıyor.”

Yazıda son olarak bölgedeki enerji yatırımlarının yol açacağı çevre tahribatına dikkat çekildi ve şu ifadeler kullanıldı:

“Afşin-Elbistan’daki A ve B termik santrallerine ek olarak C, D ve E santrallerinin eklenmesi ve bölgedeki tüm linyit potansiyelinden yüzde 100 yararlanılması da mevcut yatırım planları içinde. Bu üç santralin de hayata geçtiği senaryoda, Afşin-Elbistan, dünyanın en büyük termik santrali olacak ve tüm canlılar için bölgeyi yaşamaya tamamen elverişsiz hale getirecek.”
Editör: Haber Merkezi