AK Parti Grup Başkanvekili Mahir Ünal, 7 Haziran öncesi AK Parti'ye karşı birleşenlerin mevcut tabloda halka proje sunamadığını söyledi.

Partisinin Diyarbakır’da düzenlediği istişare toplantısına katılan AK Parti Grup Başkan Vekili Mahir Ünal, burada HDP’ye yüklendi. HDP’yi ırkçılık yapmakla suçlayan Ünal, “Biz Suriye’de Kürt, Türkmen, Arap ayrımı yapmıyoruz. Ancak bunlar ayırt ediyor. Kürt olunca kıyameti koparıyorlar. Arap ve Türkmen zulüm görünce seslerini çıkarmıyorlar. Bunun adı ırkçılıktır” dedi.

AK Parti Grup Başkan Vekili Mahir Ünal, HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş'ın seçimlerden sonra 2 gün konuştuğunu daha sonra vasileri tarafından uyarıldığını iddia etti. Bu konuşma sonrası 5 gün boyunca Demirtaş'ı gören olmadığını ifade eden Ünal, siyasetin irade işi olduğunu söyleyerek silahların gölgesinde siyaset yapmanın mümkün olmadığını kaydetti.

Burada partililere hitaben konuşan Ünal, partisinin yaptığı icraatları anlattı. Ünal, daha sonra ise başta HDP olmak üzere, diğer siyasi partilere yüklendi. Demokratik sistemi bir partinin tek başına inşa edemeyeceğini belirten Ünal, çünkü bu sistemin paydaşlarını diğer siyasi partiler olduğunu ifade etti. Diğer siyasal partilerin de demokratik sistem anlayışına katkı sunmaları gerektiğine dikkat çeken Ünal, “Bunların 13 yıldan beri tek bir hedefi var, bu da AK Parti’yi iktidar yapmamak. Bir lobi oluşturdular. ‘Her ne pahasına olursa olursun AK Parti’den kurtulmalıyız’ diyorlar. Yani Türkiye’nin ekonomisi çökmüş, Türkiye’nin kazanımları kaybolmuş umurlarında değil” dedi.
 
  “BUNUN ADI SİYASET DEĞİL” 
  2015 seçimlerinde AK Parti’den kurtulamadıklarını ancak işbirlikleri ile A Parti’nin iktidar olmalarını engellediklerini vurgulayan Ünal, “Peki toplumun önüne koyacak bir planınız, programınız ve vizyonunuz var mı? Yok. ‘Biz bütün enerjimizi bütün siyasetimizi ak partiyi iktidar yapmamak üzerine kurmuştuk’ diyorlar. Böyle siyaset olmaz arkadaşlar. Bu tür siyaset oluşturan yapılardan da demokratik sistem inşa etmelerini bekleyemeyiz. Ve bunun adı da siyaset değildir. Eğer bir siyaset kendi ilinin, ülkesinin, milletinin, toplumunun daha ileriye götürülmesini kendisine gaye edinmemişse onun adı siyaset değildir. Ona başka isimler verebiliriz ancak onun adı siyaset değildir” diye konuştu.
 
  “AK PARTİ 13 YILDIR MÜCADELE EDİYOR” 
  Kürt meselesinin yıllarca farklı yöntemlerle çalışmaya çalıştığını ancak AK Parti hükümetlerinin insan onurunu ve hassasiyetini merkeze alan bir çözüm yöntemiyle bu meseleye yaklaştığını anlatan Ünal, şunları kaydetti: 
“Peki birileri de bu sorunun çözümü için bir yöntem bulmuşlardı. Neydi bu? Silahlı mücadele. Ne yapacağız dağa çıkacağız. Eruh baskınından başlatırsanız 31 yıl. Şimdi bunlar AK Parti’yi eleştiriyorlar. AK Parti bu meselenin çözümünde insandan insan onurundan yana ve insanı özgürleştirmekten yana bir çözüm yöntemiyle 13 yıldan beri mücadele ediyor ve siyaseti merkeze alarak. Siyaset kurumunu asli sorun çözücü yapı olarak görüp, 13 yıldan beri mücadele ediyor. Peki ey HDP ve senin önceki diğer alfabedeki harflerin. Siz hangi değişikliğe gittiniz bu sonunun çözümü ile ilgili? Siz halen silahın vesayetini kabul ediyor musunuz? Evet ediyorsunuz. Siz hala demokratik siyasetin egemen olması yönünde güçlü bir irade ortaya koyuyor musunuz? Hayır koymuyorsunuz. Ve siz terörle, şiddetle, ölümle aranıza kesin bir çizgi koyuyor musunuz? Koymuyorsunuz.”
 
  “VASİLERİ DEMİRTAŞ’I UYARDI”
  AK Parti’nin milletin sandıkta tecelli eden iradesinin üzerindeki her türlü vesayeti tasfiye ettiğini dile getiren Ünal, şunları söyledi: "Biz millet iradesi üzerinde hiçbir güç tanımıyoruz diyerek sadece ve sadece milletin sandıkta verdiği kararı egemen kıldık mı? Kıldık. Bakın 2015 seçimlerinde millet bize dedi ki, ‘Sana yüzde 41 oy veriyorum ama tek başına iktidar olma yetkisi vermiyorum’ Biz de, ‘Başımız gözümüz üstüne’ dedik. Çünkü asıl olan milletin iradesidir. Söz de, karar da milletindir. Peki seçimler bitti. Demirtaş iki gün konuştu. Emanet oylardan falan bahsetti. Üçüncü gün vasileri devreye girdiler mi? Nasıl konuşması gerektiği konusunda uyardılar mı? Hatta HDP’yi yumuşak siyaset gütmekle suçladılar mı? Ve o uyarıdan sonra 5 gün Demirtaş’ı gören olmadı arkadaşlar. Böyle siyaset yapılmaz. Bunun adı siyaset değildir. Silahların gölgesinde siyaset olmaz. Siyaset irade işidir. İradenize sahip çıkarsınız ve hiçbir kimseye kiralamazsınız.”
 
  “KOBANİ DÜŞMESİN DİYE KAPILARIMIZI AÇTIK” 
  Kendilerinin Suriye’de Kürt, Türkmen, Arap ayrımı yapmadıklarını ve mazlumlara oyun oynanmasına sessiz kalmadıklarını kaydeden Ünal, şu ifadelerde bulundu:  
  “Suriye’de Esed döneminde Kürt kardeşlerimizin vatandaşlık hakkı yoktu. Biz Esed ile Suriye’deki Kürt kardeşlerimizin hakkının görüşüyorduk. O dönemin Başbakanı, Cumhurbaşkanımız diyordu ki, ‘Kürtlerin hakkını ver.’ O gün biz o coğrafyanın mazlumu olan Kürt kardeşlerimizin hakkını savunurken bugün mü savunmayacağız? Bugün de savunuyoruz. Kobani IŞİD tarafından saldırıya uğradığında 200 bin kardeşimize kucak açtık. Kobani düşmesin diye ÖSO ve Peşmergeyi kendi topraklarımızdan göndermedik mi? Biz ki 10 Kasım 2013’te Bakanlar Kurulu kararıyla IŞİD’i terör örgütü ilan ettik. IŞİD ile gerçek anlamda mücadele eden ve geçişleri engelleyen tek ülkeyiz. 1300 kişiyi kaynak ülke dediğimiz geldiği ülkelere geri gönderdik. 15 bin kişi yakaladık. Ama gönderdiğimiz kaynak ülkeler tekrardan kendi bunların çıkmasına göz yummuşlar. Ve şimdi biz Suriye’de Türkmen, Arap, Kürt ayırt etmezken bunlar ayırt ediyor. Kürt olunca kıyameti koparıyorlar. Arap ve Türkmen zulüm görünce seslerini çıkarmıyorlar. Bunun adı mazlumun yanında olmak değildir. Bunun adı ırkçılıktır.” 
 
  PYD’nin Suriye’de inisiyatif kaybetmesine yönelik bir şey yapmadıklarını da belirten Ünal, sözlerini şöyle tamamladı: “Salih Müslim Türkiye’ye geldiğinde biz Esed’e karşı pozisyon almasını ve 14 ülkenin desteklediği Muhalif Suriye Ulusal Konseyi ile hareket etmesini istedik. PYD neden Esed ile birlikte hareket etmeyi tercih etti? Buna rağmen biz Kobani’de mazlumların yanındaydık. Kürt oldukları için değil, insan oldukları için yanlarındaydık. Biz bölgemizde düzen istiyoruz. Biz bölgede halklardan yana bir politika güdüyoruz.”
Editör: Haber Merkezi