Öyle görülüyor ki, istenen ve yaşanılır bir hayata ulaşmak için tek çıkar yol eğitim ile mümkündür. İnsanlık tarihi eğitimin insana yakışır, onun layık olduğu yaşama ve olanaklara sahip olmasının tek çare olduğunu bize gösteriyor. Kendi yaşantımızdan ve toplum içinde gördüğümüz az sayıdaki diğer insanların yaşamlarından da bunu açıkça görüyoruz. Daha iyi eğitim alma imkanımız olsa idi, şu an için sahip olduğumuz olanaklardan ve yaşamdan daha iyi bir konumda olabilirdik. Bunun yanında bizlerden veya birçoklarından daha şanslı veya nasipli diyebileceğimiz az sayıda bazı kimseler, sahip olduğu veya kendilerine tanınan olanaklar sayesinde daha yüksek bir konuma ve daha yaşanılır bir hayata sağlam ve nitelikli bir ''eğitim''sürecinin ardından kolaylıkla ulaşabilmektedir.


İyi eğitim alamayışımız ve sonunda da kaliteli, rahat ve yaşanılır bir hayata ulaşamayışımızın ezikliğini ölene dek hissedeceğiz gibi görünüyor. Bunun yanında bu sonuç, sadece bizim hayatımızı değil fakat, çok büyük ihtimalle torunlarımızın veya onlardan da sonra gelecek olan kuşakların yaşamlarına dek sürüp gidecek olan uzun bir yaşam sürecini etkileyecek gibi duruyor. Galiba bu eziklikten ve iç yakıcı mahrumiyetten dolayı zaman zaman bizi büyütüp yetiştiren ailelerimize, ruhumuzu ve kişiliğimizi şekillendiren topluma, kültür ortamına veya kadere karşı sitem edip ''Bizleri iyi eğitemedikleri, bizlere sağlam ve kaliteli eğitim olanakları sunamadıkları, ancak çok az sayıda başarılı olan bazı kimselere tanınan imkanları bize tanıyamadıkları, kaderimizin bize gülmediği vb.'' şeklinde kırgınlık ve kızgınlık duyduğumuz olmuyor değil. Burada sitem, kırgınlık ve kızgınlığımıza neden olan temel faktör, içimizde saklı olan potansiyeli ortaya çıkartmanın yegâne aracı olan kaliteli ''eğitim''den mahrum kalışımızdır. Bu eğitimi alamayışımız çok ağır ve acı neticeler ile sonuçlanmaktadır.
Bilimsel bulgular, ortalama bir insanın doğuştan birkaç alanda çok başarılı olabilecek yetenek ve potansiyel ile dünyaya geldiğini söylüyor. Bu yetenek ve potansiyel ancak eğitim ile ortaya çıkartılıp hem ferde, hem de topluma fayda sağlayabiliyor. Tersi durumda ise bu yetenek ve potansiyeller, alınamayan eğitim ile elden kaçıp gidiyor ve ortadan kalkıyor. Nihayetinde de kişi, hem yüksek kazanca ve gelire ulaşamayıp ailesi ile birlikte sefil, kalitesiz ve güç bir hayat yaşamaya mecbur kalıyor, hem de toplumun ve ülkenin ilerleyip kalkınmasına pek bir katkısı olamıyor. Birey için kaliteli, sağlıklı ve yaşanabilir bir hayat; ülkeler için ise ilerleme, gelişme ve kalkınma ancak, eğitimli, bilgili ve yetenekli vatandaşlar ile ve yalnızca ''eğitim'' sayesinde mümkün görünüyor.


Peki neden, benzer yeteneklere sahip insanlar aynı eğitim ortamından ve sürecinden geçmesine rağmen-aynı eğitim politikası, aynı ders kitapları, aynı öğretmenler, aynı sınıf ve okul vb.- bazıları başarılı oluyor da, büyük çoğunluk başarılı olamıyor? Bu soruya çeşitli nedenler öne sürerek cevap bulmak kolay gibi duruyor. Ama bu soruya gerçek ve esaslı, aynı zamanda tatmin edici ve vakıayı anlaşılır bir şekilde izah eden bir açıklama getirmek gerekiyor. Bazılarına göre aile, öğretmen, kimine göre ders kitapları, eğitim sistemi, eğitim politikası, sınavlar, çevre, medya vb. gibi faktörler büyük çoğunluğu oluşturan öğrencileri başarısız yapıyor. Durum bundan ibaretse, neden az sayıda benzer zeka ve yeteneklere sahip öğrenci aynı süreçten geçerek başarılı olabiliyor? İnsan/öğrenci/çocuk, burada saydığımız temel faktörlerin etkisi altında bulunduğu ve aynı zamanda onun bilgi, beceri, zeka ve kişilik vb. gibi sahip olduğu niteliklerini bu otoriteler şekillendirip belirlediği için söz konusu faktörlerin hepsinin başarılı ve başarısız olan insanlarda tesiri mutlaka değişen oranlarda olacaktır. Herhangi bir kastımızın olmadığını söyleyerek anlaşılır olması için toplumu kabaca üç sınıfa ayırıyoruz: 1-Zengin üst sınıf. 2- Orta sınıf. 3- Alt işçi sınıfı. İlk açıklayacağımız sınıf/gurup birinci grup olan zengin üst sınıf olacaktır. Bu sınıfın ve bu sınıfa mensup çocukların başarısı kolaylık ile anlaşılabilecek gibi durduğu için bu sınıf hakkındaki açıklamalarımız biraz kısa olacaktır.


1- Zengin, varlıklı, eğitimli ve azınlığı oluşturan üst sınıf ki, eğitim olanaklarından en iyi şekilde bu gurup ve onların çocukları yararlanmaktadır. Bu azınlık grup aynı zamanda kendi paraları ile özel okullar, yabancı dil kursları ve özel dil eğitimi, kreşler, yurt dışı eğitim ortamları, paralı öğretmenler ve zengin öğrenme materyalleri sağlayarak çocuklarının beceri ve zeka yönünü geliştirici çeşitli sosyal aktiviteler ve etkinlikler temin etmektedir. Bu sınıfın çocukları, okul hayatı öncesinde ise sorumlu, disiplinli, tutarlı ve çok yönlü eğitici ve geliştirici aile ve yüksek kültür düzeyine sahip sosyal çevre ortamlarının varlığı ile çok ciddi oranda eğitim ve okul hayatına duygusal, bilişsel ve sosyal yönden hazırlanmaktadır. Dolayısı ile bu zengin ve şanslı azınlığın çocukları, diğer çocuklardan çok önde okula başlamaktadır. Sonuç olarak diğer grupların çocukları ile benzer zeka ve yeteneklere sahip olmalarına rağmen, en iyi eğitimi onların çocukları aldıkları için, en iyi iş ve meslek olanaklarına onlar sahip olmaktadırlar. Peki ya diğerleri…? (Devamı sonraki yazılarda.)

Editör: Haber Merkezi