Yaz aylarında deniz ve havuz kazalarına bağlı olarak kırık ve çıkık vakalarında ciddi artışlar gözlenmektedir.

Yüzme havuzları yaz aylarında her yaş grubundan insanların eğlenmek, dinlenmek, serinlemek ve spor yapmak için tercih etikleri mekanlar arasında yer alırken özellikle dikkat edilmesi gereken en önemli konu havuz kazalarıdır.
Dikkatsizlik, derinliği bilinmeyen havuz ve denizlere yapılan riskli atlayışlar, özellikle havuz kenarlarında ıslak zeminde kaymalara bağlı oluşan düşmeler ve uygunsuz hijyen koşulları çeşitli sakatlanmalara yol açarken bu konuda dikkat etmemiz gereken noktaları Fizik, Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Esra Pınar Erdoğdu özetledi.

HAVUZ VE DENİZLERDE EN SIK KARŞILAŞILAN 3 YARALANMA TİPİ

"Havuz ve deniz kazalarındaki yaralanmalara örnek vermek gerekirse; 
1-Havuz kenarında ıslak zeminde kayma ve düşme sonucu ayak bileği ve el bileği kırıkları ya da omuz yaralanmaları,
2-Aquaparklarda yanlış atlayışlar ve düşmeler sonucu ayak, kalça ve bel yaralanmaları,
3-Derinliğinden emin olunmayan havuz ve denizlere yapılan riskli atlayışlar sonucu ciddi omurilik yaralanmaları,
sık karşılaştığımız kazalar olarak sıralanabilir" dedi.

Havuz ve deniz kazalarından kaçınmak adına ise Uzm. Dr. Esra Pınar Erdoğdu alınabilecek 4 basit önlemi ise şöyle özetledi;

1-Plaj ve havuz kenarlarına uyarıcı levhalar koyulması,
2-Gösteri amaçlı riskli atlayışların yapılmaması,
3-Özellikle okul çağındaki çocukların ve gençlerin bu kazaların ciddiyeti konusunda bilinçlendirilmesi,
4-İlk yardım eğitiminin verilmesi. Kaza sonrası yapılacak doğru ilkyardım çok önemli.

HAVUZ KAZALARINDA EL VE AYAK BİLEĞİ KIRIKLARINA RASTLANIYOR

Havuz kazalarında vücudun özellikle belirli bölgelerinin risk altında olduğunu belirten Uzm. Dr. Esra Pınar Erdoğdu derinliğinden emin olmadan yapılan riskli atlayışlarda ayak bileği, havuz kenarlarında kaymaya bağlı olarak ise düşme esnasında elin yere bastırılması sonucu el ve el bileği kırıklarının çokca rastlanabilen bir durum olduğunu söyledi.

Kaza sonrası yapılacak ilk müdahalenin önemine değinen Uzm. Dr. Erdoğdu sözlerine şöyle devam etti; "Doğru yapılmayan ilkyardım kazadan daha çok hasar verici olabilir. Öncelikle kırığın yeri ve durumu (açık, kapalı veya parçalı vs.) önemli. Bunu bilmeden yaralıyı gereksiz müdahaleden kaçınılmalı. Kanama varsa öncelikle bu durdurulmalı. Kırık bölgesini düzeltmek amaçlı herhangi bir müdahalede bulunulmamalı. Kırık bölgesine uygun materyaller ile hareketsiz hale getirilmeli. Yaralı uygun pozisyonda en yakın sağlık kuruluşuna sevk edilmeli." dedi.

FİZİK TEDAVİ ÖNEMLİ

Kırık ve çıkık sonrası fizik tedavinin önemini ise şöyle anlattı; "Kırık veya çıkıklar sonrasi yapılacak fizik tedavi ve rehabilitasyon uygulamalarının amacı öncelikle kisinin yaralanma öncesi aktivitelerine aynı fonksiyonellik ile dönmesini sağlamaktır.
Alçı, atel veya uygulanan cerrahi sonrası kemik kaynaması oluşana kadar geçen süre içinde hem eklem hareketlerinde kısıtlanma hem çevre kas dokuda zayıflama, kuvvet kaybı, bazen dolaşım problemleri, ödem, ağrı gibi semptomlar olusmakta. Doğru zamanda başlayan, hastaya göre planlanmış uygun fizik tedavi programı ile bütün bu semptomlar ortadan kaldırılır ve kişi en kısa sürede günlük yaşam aktivitelerinde bağımsız ve daha fonksiyonel duruma gelir. Rehabilitasyonun amacı budur. Bazen yaralanma bölgesine ve yaralanmanın ciddiyetine bağlı olarak farklı komplikasyonlar gelişebilir. 

Özellikle kan dolaşımının da bozulduğu vakalarda ciddi ağrı, refleks irritasyon ve refleks sempatik distrofi RSD denilen tablo açığa çıkabilir. Bu durumun erken farkedilmesi ile uygulanan fizik tedavi ve rehabilitasyon programınında değişmesini gerektirir.

MANUEL TERAPİ

Rehabilitasyon sürecinde manuel terapinin etkisi önem kazanırken amaç öncelikle ağrı ve ödemin azaltılması, dolaşımın sağlanması, eklem limitasyonunun çözülmesi, kas atrofisinin giderilmesi ve kuvvetlendirilmesi ve günlük yaşam aktivitelerinde bağımsız ve daha fonksiyonel duruma getirilmesi sağlanmalıdır. Bütün bunları kazandırmak için bazı elektroterapi ajanlarından elbette yararlanılmakta bu uygulamalar ile ağrı ve ödemin azaltılması, yaralanma bölgesinin hareketlerini de kolaylaştırmaktadır.
Manuel olarak uygulanan yumuşak doku mobilizasyonu, masaj ve PNF teknikleri hem eklem hareket açıklığını kazandırmakta hem de uygulanacak olan pasif, aktif asistif ve aktif hareket paternlerine yardımcı olmaktadır. Bununla birlikte tedavi sürecinde kişinin ihtiyaçları doğrultusunda farklı pekçok fizik tedavi yöntemleri de kullanılmaktadır.” dedi.

Editör: Haber Merkezi