Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu'nun (TÜRKONFED) İş Dünyasında Kadın Raporu'na göre, 1,3 milyon civarında kadın çocuk bakımı nedeniyle iş gücüne katılamıyor.

Bünyesinde 39 kadın derneği bulunduran Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu'nun (TÜRKONFED, "3. İş Dünyasında Kadın: Sorunlar, Çözümler ve Öneriler” başlıklı raporu 8 Mart Dünya Kadınlar Günü öncesinde düzenlenen basın toplantısında açıklandı.

Kadının ekonomik ve sosyal hayatta daha etkin var olabilmesi için çözüm önerileri sunulan rapora göre, 2007’de yüzde 23 olan kadınların iş gücüne katılım oranı, 2016 yılında yüzde 32.4’e yükseldi. Artış yaşansa da bu oran yine de AB ortalaması olan yüzde 51,6’nın oldukça altında kaldı.

Ayrıca 1,3 milyon civarında kadının çocuk bakımı nedeniyle iş gücüne katılamadığını ortaya koyan rapora göre, kadının daha az kazanmasına rağmen erkekle neredeyse eşit vergi yüküne sahip olması da kadın istihdamını olumsuz etkiledi.

Rapor ayrıca kadının daha az kazanmasına rağmen erkekle neredeyse eşit vergi yüküne sahip olmasının, kadın istihdamını olumsuz etkilediğini ortaya koyuyor. 2002-2013 ortalamasında kadınlar erkeklerden yüzde 12 daha az ücret geliri elde ederken, aynı vergiyi ödedi. 

Kayıt dışı istihdam kadında daha yüksek
Kayıt dışı istihdam oranlarına da yer verilen rapora göre, 2006 yılı itibarıyla tarım dışı sektörde kayıt dışı erkeklerde yüzde 33,7 iken, kadınlarda yüzde 35,2 oldu.

2016 yılı itibarıyla söz konusu oranlar, erkeklerde 20,8’e, kadınlarda ise yüzde 24,1’e geriledi. Kayıt dışı istihdamın azalmasında sosyal güvenlik reformlarının, prim teşviklerinin İŞKUR’un uyguladığı aktif iş gücü piyasası programlarının, ekonomik büyüme ile kayıtlı işlerdeki artışların etkisi olduğu tahmin ediliyor.

Bununla birlikte özellikle evde üretim yapan, ev hizmetleriyle küçük işletmelerde ve tarım sektöründe çalışan kadınlarda kayıt dışı istihdam oranının halen çok yüksek olduğu raporda vurgulandı.

"Kadınların iş gücüne katılım oranı hala AB’nin altında”
TÜRKONFED Başkanı Tarkan Kadooğlu, rapora ilişkin değerlendirmesinde, sürdürülebilir kalkınmanın ancak kadının ekonomik hayata aktif katılımıyla mümkün olacağını vurguladı.

Kadınların iş gücüne katılım oranı 2007’de yüzde 23 iken, 2016 yılında yüzde 32,4’e yükselmesinin memnuniyet verici olduğunu belirten Kadooğlu, ancak bu oranın hala Avrupa Birliği (AB) ortalamasının altında olduğunu bildirdi.

Kadooğlu, "Gelişmiş bir ekonomi ve demokrasi, iş dünyasında kadın istihdamının artırılmasına, kadına yönelik şiddetin son bulmasına, kadının toplumsal statüsünün yükseltilmesine bağlı. Kadın güçlenirse toplum güçleniyor. Kadının ekonomik hayata katılmasının ülkenin refah seviyesine yaptığı katkı kadar kişiye bireysel olarak da güç kazandırdığı artık tartışmaya açık olmayan bir konudur. Her alanda olduğu gibi bu noktada da bir kültürel ve zihinsel değişimin başlaması gerekmektedir." diye konuştu.

"Ekonomik kayıp yüzde 30’lara kadar çıkıyor”
2025’e kadar toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması halinde dünya ekonomisine 12 trilyon dolarlık bir katkının ortaya çıkacağının öngörüldüğünün altını çizen Kadooğlu, Türkiye'nin sürdürülebilir kalkınması açısından elindeki potansiyeli harekete geçirmesi gerekliliğini vurguladı.

Kadooğlu, şunları kaydetti:

"Kadın elinin, emeğinin değmediği ülkelerde ekonomik kayıp yüzde 30’lara kadar çıkarken, kadının olmadığı yerde üretim, bereket, refah ve kalkınmanın olmadığı da görülüyor. Yapılması gereken, kadının çok yönlü güçlendirilmesi, toplumsal cinsiyet eşitliği için siyaset, iş ve toplumsal hayata kadınların aktif katılımını sağlayacak politikaların hayata geçirilmesidir. Kadınların statüsünü geliştirecek her türlü politika hem yerli hem de millidir ve ülkemizin kalkınması için de olmazsa olmaz koşuldur.

"Her 100 girişimciden sadece 9'u kadın"
Güçlü kadının güçlü toplum, güçlü ekonomi ve güçlü demokrasiye giden yolun anahtarı olduğuna da vurgulayan Açık, şunları kaydetti:

"Kadınların sürdürülebilir büyümeye katkı sunabilmelerinin, ekonomik ve sosyal hayatta çok daha etkin var olabilmelerinin ve bu kazanımlarla demokrasinin güçlendirilmesinin yolu nüfusumuzun yarısını oluşturan kadınların iş hayatına katılımlarını artırmak ile mümkün. Son 10 yılda kadın istihdamındaki artışa karşılık orta ve üst düzey kadın yönetici sayısının yeterince artmadığını hatta oransal olarak düştüğünü gözlemliyoruz. Türkiye’de kadınların temsil oranı, üst kademelere çıktıkça hem kamu hem de özel sektörde azalıyor. Türkiye genelinde işverenlerin yalnızca yüzde 8’inin ve her 100 girişimciden sadece 9’unun kadın olduğunu da hatırlatmak isterim.”

Editör: Haber Merkezi