Yaz bitmiş, sonbahar mevsimine girilmişti. Küçük ilçede kış hazırlıkları başlamıştı. Unluk buğdaylar yıkanmış, kurutulmuştu. Bulgurlar, yarmalar kaynatılmıştı. Bağbozumu ile kışlık pekmezler, tehler, cevizli sucuklar, pestiller, kesmeler yapılmıştı. Kışın hayvanların beslenmesi için samanlıklar doldurulmuştu. Kışlık oduna, tandırda ekmek yapma için gubura (iğne uçlu çam yaprakları) ihtiyaç vardı.

İlçenin çevresi meşe ağaçları ve çam ormanlarıyla kaplıydı. Ormandaki kurumuş çam dalları kışlık odun olarak kullanılıyordu. Ormandan toplanan guburla da tandırlarda kışlık yufka ekmek yapılıyordu. Orman memurları yaş ağaç kesilmediği sürece ormandan odun teminine göz yumuyorlardı. Ormana odun için giden vatandaşlar da orman memurlarına tereyağı, yoğurt, pekmez, bal gibi yiyecekler götürüyorlardı.

Murtaza çiftçilikle uğraşıyordu. Ormandan kışlık odun ve gubur getirmek için komşulardan üç eşek aldı. Bir de kendisinin boz eşeği vardı. Komşusu Cemal de iki eşek bir katır temin etti. Birlikte ormanın yolunu tuttular. Önce kuru dalları toplayarak boş bir alana yığdılar, guburları çuvallara doldurdular. Sonra yardımlaşarak hayvanların yüklerini semerin iki yanına eşit ağırlıkta yüklediler. Sabah namazı yaklaşıyordu. Ortalık aydınlanmadan, kimse görmeden, kimseye yakalanmadan evlerine dönmek istiyorlardı.

Birden bir şimşek duyuldu. Hafif bir sağanak başladı. O da ne! Etrafı sis kaplamaya başlamıştı. Hayvanları hızla ilçeye doğru sürdüler. Yaklaşık yarım saat yürüdüler fakat sis her tarafı kaplamıştı, göz gözü görmüyordu. Cemal korkmaya başlamıştı.

Murtaza:

Korkma Cemal kardeş! Rahmetli babam şöyle derdi, “Oğlum ormanda hayvanlarla siste kaldığınız zaman eşeğin, atın, katırın yularını başlarınıza dolayın. Sizi dosdoğru eve götürürler çünkü hayvanlar beslendikleri barındıkları yere dönerler.”

Hayvanların yularlarını başlarına doladılar. Boz eşek önde diğer hayvanlar arkada yola devam ettiler. Geçtikleri yollarda ve sokaklarda sisten dolayı evlerin kör ışıkları zar zor görünüyordu. Yavaş yavaş bir saate yakın yürüdüler. Eve yaklaştıklarını hissediyorlardı. Boz eşek birden durdu, diğer hayvanlar da durdu.

Murtaza, boz eşeğin yanına vardı, etrafa baktı; sisten bir yeri göremiyordu. Birkaç adı ilerledi, evlerinin karşısındaki ulu kavak ağacını görünce sevindi ve sevinçle bağırdı:

Cemal kardeş! Eve gelmişiz. Cemal de sevindi. Babam doğru söylemiş eşekler bizi e getirdi, dedi.

     Aradan birkaç gün geçmişti Murtaza bir kere daha ormana yakacak için gidecekti. Komşusundan ödünç eşekleri aldı. Boz eşek çok yük taşımaktan yorgun düşmüştü. Bazen inatlaşır, yük taşımak istemezdi. Murtaza acımasız bir adamdı. Boz eşek inatlaştığı zaman elindeki iğdeden yapılmış değnekle boz eşeği döverdi. Boz eşeğin kıçına değnekle vurur, karnına vurur, daha da inatlaşırsa kulaklarına, kafasına vurur gideceği yere zorla götürürdü.

Murtaza ormanın yolunu tuttu. Hava müsaitti. Dört eşeğe kuru çam dallarını yükledi. Evin yolunu tuttu. Orman içinde sessizce ilerlerken bir jip sesi geldi, jip eşeklerin önünde durdu. Orman bölge müdürü teftişe çıkmıştı. Murtaza eşekleriyle birlikte yakalanmıştı. Orman memurları eşeklerin yüklerini kontrol ettiler, yaş ağaç yoktu. Bölge müdürü olsa göz yumarlardı ama müdür yanlarında olduğu için eşeklere ve odunlara el koydular, tutanak tuttular. İlçe orman dairesinin ahırına eşekleri bağladılar. Eşekler icra yoluyla satılacaktı. Murtaza üzüntü içinde eve eli boş döndü.

İlçe Orman Müdürü Ahmet Bey’in ilkokul ikinci sınıfa giden Mehmet isminde bir oğlu vardı. Öğleye kadar okula gidiyor öğleden sonra orman dairesinin bahçesinde oynuyordu. Mehmet hayvanları çok seviyordu. Ahıra vardı, boz eşeği gördü. Eşek kuyruğunu salladı, kulaklarını dikti. Mehmet Boz Eşeği sevmek için yaklaştı fakat ondan korkuyordu. orman dairesinin bahçesinde yonca ekiliydi. Yoncalardan kopararak bir tomar yaptı. Boz Eşeğin önüne bıraktı. Boz eşek iştahla yedi. Mehmet boz eşeğin burnunu okşadı, boz eşeğin koşuna gitmişti. Aralarında bir dostluk başladı. Boz Eşek Mehmet’in sayesinde bol bol yonca yiyor, suyunu içiyor, kaşağı ile taranıyordu.

Yaklaşık üç hafta Boz Eşek orman dairesinin ahırında beslendi. Yük taşımıyordu, aç kalmıyordu, Murtaza’nın dayağı da yoktu. Rahatı yerinde, keyfine diyecek yoktu.

Orman Bölge Müdürü ilçeden ayrılmıştı. İlçede hatırlı kişilerin araya girmesiyle Murtaza cezayı vergi dairesine ödedi, Boz Eşeği almak için orman dairesine gitti.

Mehmet henüz okuldan gelmemişti. Ahmet Bey oğlunun Boz Eşekle arkadaşlığını, onu ne kadar çok sevdiğini biliyordu. Murtaza’ya eşeği hemen götürmesini söyledi.

Murtaza, Boz Eşeğin sırtına semerini vurdu. Yularından tuttu, çekti; eşek gelmek istemiyordu. Murtaza ne yaptıysa eşeği yerinden çıkaramadı. Ahmet Bey,  Murtaza’ya çabuk olmasını söyledi. Murtaza iğde değneği eline aldı, Boz Eşeğin kıçına, karnına, kafasına, kulaklarına vicdansızca vurmaya başladı. Boz eşek korkuyla ahırdan çıktı.

Birkaç hafta sonra Murtaza’nın komşusu Topal Hasan odun getirmek için Boz Eşeği istedi. Murtaza, Topal Hasan’ı çok severdi. Aynı zamanda çocukluk ve asker arkadaşıydı. Çok hatıraları vardı. Birbirleriyle zaman zaman şakalaşırlardı. Murtaza:

Hasan kardeş, ben yakalandım, eşeği cezasını ödeyerek aldım. Aman dikkat et, orman memurlarına yakalanma. Hava çok sisli olursa Boz Eşeğin yularını başına dola, seni dosdoğru bizim eve getirir.

Topal Hasan, üç eşekle ormana gitti. Eşekleri yükledi, birden ormanı bir sis kapladı. Yola devam etti. Bir müddet sonra göz gözü görmüyordu. Murtaza’nın dedikleri aklına geldi. Boz Eşeğin yularını boynuna doladı. Boz Eşek önde, diğer eşekler arkada yola devam ettiler.

İlçeye yaklaşmışlardı. Evlerin kör ışıkları tek tük beli olmaya başlamıştı. Bir müddet daha yürüdüler. Boz Eşek kendinden emin bir şekilde önde gidiyordu, birden durdu. Topal Hasan, eşek durduğuna göre eve geldiğini sandı. Boz Eşeğin yanına vardı. Etrafa bakmaya başladı. Kalın bir sesle irkildi, konuşan ise orman müdürü Ahmet Bey’di.

Aleykümselam! Hoş geldiniz! Safalar getirdiniz! Hem kaçak ormana gidiyorsun, hem de kaçak odunlarla kendi ayağınla orman dairesine geliyorsun. Bu nasıl iştir?

Topal Hasan’ın beti benzi attı. Konuşmak istedi, dili boğazına dolandı. Yutkundu ama konuşamadı. İçinden Murtaza’ya kızdı. Sisli havada Boz Eşeğin eve döneceğini söylemişti ama Murtaza’nın bilmediği bir şey vardı. Boz Eşek üç hafta orman dairesinin ahırında rahat etmiş, iyi beslenmiş, bir çocuk tarafından sevilmiş, dayak yememişti. Hayvan bundan dolayı sisli havada orman dairesine gelmişti.

Ahmet Bey eşeklerin odun yükünü orman dairesinin bahçesine boşalttı. Şafak yeni sökmüştü ortalıkta kimsecikler yoktu. Topal Hasan’ın kendi halinde temiz bir insan olduğunu biliyordu. 

Hasan Efendi, kimsecikler görmeden hemen burayı terk et. Kimseye de bu durumu anlatma, aramızda kalsın.

Topal hasan bu duruma sevindi. Odunlar gitmişti ama eşekleri kurtarmıştı. Ahmet Bey’e ”Allah razı olsun” diyerek oradan ayrıldı. Boz Eşeğin yularından tuttu Murtaza’nın kapısını çaldı. Murtaza don gömlek dışarı çıktı. Topal Hasan’ı görünce bir şeylerin ters gittiğini anladı ama eşek karşısındaydı.

Bir aksilik olmadı, kimseye yakalanmadın inşallah, dedi!  Topal Hasan gülümsedi:

Ulan Murtaza, orman dairesinde senin eşeğe o kadar iyi bakmışlar ki dediğini yaptım, sisten dolayı eşeğin yularını başıma doladım, ben de peşine düştüm. Beni dosdoğru orman dairesine götürmüş. Sabah namazına kalkan Ahmet Bey de bizi yakaladı. Odunları aldı ama eşekleri bize bağışladı.

Murtaza ay yıldızlı tütün tabakasını çıkardı, bir sigara sardı; tabakayı Topal Hasan’a uzattı. O da bir sigara sardı. İkisi de duvarın dibine çömeldi. Ortalık duman altı olmuştu. Murtaza:

Demek Boz Eşek seni orman dairesine götürdü ha. Topal Hasan:

—Hayvan bile iyilik, güzellik, huzur nerede ise orayı tercih ediyor. Bundan böyle Boz Eşeğe iyi davran, dedi.

İkisi de katıla katıla güldüler…