Kadınların vazgeçilmezi olan ve son günlerde değeri giderek artan altın takıların bilinçsiz kullanım nedeniyle kısa sürede yıprandığı, geri dönüşüm sırasında da değer kaybına uğradığı bildirildi.

Altını üretimi ve en çok atölyenin bulunduğu Kahramanmaraş’ta, altının geri dönüşümünü sağlayan atölyeci esnafı Murat İpçioğlu, konu hakkında gazetemize açıklama yaparak altın işleme atölyesine, her gün onlarca yıpranmış altının ulaştığını söyledi. Atölyede zarar görmüş, yıpranmış, solmuş ve kırılmış altınları yeniden eski haline getirmek için çalıştığını belirten İpçioğlu, altının kuyumcu tezgâhındayken kıymetinin bilindiğini ancak kullanılmaya başlandıktan sonra bunun unutulduğunu ifade etti. Altın takıların, çok özenle kullanılmadığını anlatan esnaf, şöyle konuştu: “Daha çok kadınların kullandığı bu altınlar, kısa sürede yıpranabiliyor ve zarar görebiliyor. Mesela altının en büyük düşmanlarından biri bulaşık ve çamaşır deterjanlarıdır. Maalesef kadınlar, çamaşır ve bulaşık yıkarken altın takmaya devam ediyorlar. Bilinmelidir ki çamaşır suyu, bulaşık deterjanları gibi kimyasal maddeler içeren bu sıvılar, altının rengini solduruyor, parlaklığını alabiliyor. Sonuçta bu sürekli yapıldığı için belirli bir kullanımdan sonra altın eski bir görünüm kazanıyor.”

“ALTIN DÜNYADA Kİ EN DEĞERLİ MADENDİR”

Bayanların ziynet eşyaları bilinçsiz kullandığına değinen İpçioğlu, altının dünyada en değerli madenlerinden bir tanesi olduğunu kaydetti. İpçioğlu, “Bayanların kullandığı emtia değerli bir emtiadır. Altın dünyadaki en değerli madenlerden birisidir. Çok emekle yapılan bir ürünü kullanırken o kadar özen göstermiyorlar. Bu da nasıl oluyor? Düşük ayarlı altınlarda daha çok renk bozulması oluyor. Mesela 14 veya 8 ayarlara kimyasal maddeler değdiği zaman renk bozulur, oksitlenir aynı gümüş gibidir. Yani has altının katkı maddesi ne kadar çok olursa o kadar oksitlenme oranı da çok olur. O yüzden altını kullanırken çok özenli kullanmak gerekir. Günlük işler yaparken takmamak gerekir. Mesela bulaşık, çamaşır yıkarken, ev temizliği yaparken gibi durumlarda takmamak lazım. Altın bir takıdır. Günlük elbise giymekle abiye elbise giymek nasıl fark ediyorsa bu da böyledir. Günlükte abiye elbise giymiyorsanız altını da bu tip durumlarda takmamak gerekir. Abiye elbise gibi düşünün ve ona göre değer verin. Altın zaten kendisi değerli bir madem olduğu için ona göre değer vermek gerekir” şeklinde konuştu.

“ALTIN HER TÜRLÜ KARLIDIR”

Tüketicinin ziynet eşyalarını yenisiyle değiştirmesi istediğinde yüzde 15’lik bir kayba uğrayacağını dile getiren İpçioğlu, şunları kaydetti: “Bize zarar görmüş altınlar geldiği zaman biz onu tekrar alırız, tekrar aslına döndürebileceğimiz konumdaysa biz onu yeniden elimizde eski haline getirmek için işleriz. Bizim kimyasallarımız var ve bu kimyasalların standart periyodik işlemleri vardır. O işlemlerden geçer en güzel şekilde eski haline getiririz. Geri dönüşümde hızlı yıprandığı zaman sonuçta bunu alırken bir işçilik ödeniyor. Bunda bir emek var. Bunu nihai tüketici aldığı zaman işçilik ödemek zorunda. Bunu da çabuk yıprattığı zaman ve tekrar yenisiyle değiştirmek istediği zaman yüzde 15 bir kaybı olur. Bu kullanıcıya zarar olur. Üretici için hızlı döndüğü zamanda üreticinin karına olur. Ama altın her türlü karlıdır.

Çünkü geri dönüşümü olan bir üründür. Hangi takıyı alırsanız, tekrar geri dönüşü yoktur. Ama altını ne kadar işçilikte ödeyip alsanız yüzde 15, 20 ile kayıpla geri dönüşüm olur. Buda katma değerle dönüş sağlar. Biz insanlarımızı altına yönlendirmemiz lazım. Altın sonuçta bizim kültürümüzde olan bir şey. Kültürümüz de de bu hem birikim için hem de takı için kullanıldığı için her zaman değerlidir. Hiçbir zaman değerini kaybetmez. Altın almaları vatandaşların avantajına işçiliğe takılmaması gerekir.”

ALTININ İŞLEM AŞAMALARI

Atölyeye gelen ziynet eşyaların işlem aşamalarını anlatan İpçioğlu, “Atölyemize gelen hurda altınları biz ilk önce eritiriz. Onu toz haline getirip ayar evine göndeririz. Analiz yapıldıktan sonra hangi ayar kullanmak istiyorsa çıkan ayara göre yani 22 ise 916, 14 ayarsa 585 ayar olarak bizim bunu kullanmamız gerekir. Takozu ayarı çıktıktan sonra biz burada değiştirir has haline getiririz. Has halin getirdikten sonra 14 ayar beyaz altın, yeşil altın, roze istenebilir ve bu hale getirebilmek için içine katkı maddeleri katarız. Katkı maddeleriyle bunu işlemek için sipariş ne yöndeyse bilezik, yüzük, gerdanlık, küpe olabilir talep 3, 2 tek renk olabilir ve bu talebe göre katkı maddelerin içine katarak bunu değerlendirebiliriz. Bunu değerlendirirken de uzmanlaşmış ustalarımız var ve bu ustaların ellerinde tekrar eriterek renk oluşumunu yaparak biz bunu işleme başlarız. Eritir sobike haline getiririz. Sobike haline getirdikten eğer ki astar halindeyse astar silindiriğinden geçiririz. Eğer tel yapmak istiyorsak tel silindiriğinden geçiririz. İstediğimiz mikronlara getirdiğimiz zaman el sanatıyla sanatımızı konuşturaraktan bunu yüzük, bilezik veya küpe haline getiririz. İşin sonucu bu şekilde olur. Yarı mamul olur, yarı mamulden sonra en son finişi vardır. Finiş cila haneye geldiği zaman parlatma dediğimiz işlemi yapar rengini veririz. En son kalemini atar süsler ve bitiririz” ifadelerini kullandı.

Editör: Haber Merkezi