AK Parti Sözcüsü Ünal, Kılıçdaroğlu'nun grup toplantısındaki konuşması hakkında, "15 Temmuz gecesi bu millet kimin korkak, ödlek; kimin cesur ve kahraman olduğunu çok net bir şekilde görmüştür." dedi.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Mahir Ünal, parti genel merkezinde Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında yapılan AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı devam ederken gazetecilere açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı. 

İl ve ilçelerde delege seçimleri ile belde başkanlarının atama sürecinin devam ettiğini belirten Ünal, ilçe kongrelerinin 19 Ağustos-12 Kasım tarihlerinde gerçekleştirileceğini, kasım ayında başlayacak il kongrelerinin ise şubat ayının sonuna kadar devam edeceğini bildirdi. 

Ünal, AK Parti'nin geleneksel hale gelen istişare ve değerlendirme toplantısının ise 6-7-8 Ekim'de Afyonkarahisar'da gercekleştirileceğini ifade etti.

Türkiye'nin 15 Temmuz günü aynı duyguyla yıkandığına şahit olduklarını dile getiren Ünal, şunları kaydetti:

"Halkımızın anma etkinliklerine gösterdiği büyük ilgi, heyecan ve coşku bize göstermiştir ki bu millet kendi destanına sahip çıkmıştır. Aynı şekilde bu milletin 15 Temmuz gecesi büyük bir kahramanlık destanı olarak ortaya koyduğu bu kahramanlığa birilerinin ifadeleriyle 'kontrollü darbe', 'tiyatro' vesair demesine de büyük bir tepki ortaya koymuştur.

"Bizim, seni konuşmak gibi bir derdimiz yok"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı açıklamalara ilişkin de değerlendirmede bulunan Ünal, "Grup toplantısında yaptığı açıklamalar, sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun istemesek de gündemimize girmesine sebebiyet vermiştir. Bunu altını çizerek söylüyorum, çünkü Kemal Kılıçdaroğlu sürekli olarak 'Beni konuşuyorlar' diyor, 'Sabah akşam beni konuşuyorlar' diyor. Buradan Kemal Kılıçdaroğlu'na sesleniyorum, bizim seni konuşmak gibi bir derdimiz yok. Hatta biz eğer seni konuşmasak senin kısa bir süre içerisinde siyasetin gündeminden kaybolacağını da biliyoruz ama bizim seni konuşmamızın nedeni, maalesef senin sürekli olarak söylediğin yalanlar, iftiralar, tahrik ve oynamaya devam ettiğin tehlikeli oyundur." diye konuştu.

Türkiye'nin 2010 yılından sonra farklı bir siyasete şahitlik etmeye başladığını ifade eden Ünal, 2010 yılına kadar Türkiye'nin bu siyasal çizgisine bakıldığında devletin meşruiyetini tartışmalı hale getiren hiçbir siyasal dil ve söylemin bulunamayacağını belirtti. 

Aynı dönem içerisinde hiçbir siyasetçinin kendi siyasi zeminini meşruiyet tartışması çerçevesinde yıprattığına ve hiçbir siyasi partinin de TBMM'nin, yargının, devletin meşruiyetini tartışmaya açtığına şahitlik edilemeyeceğine işaret eden Ünal, "Bir şiir okuduğu için Pınarhisar'a, cezaevine gönderilen bir belediye başkanı olan o gün Recep Tayyip Erdoğan cezaevine giderken bile bir meşruiyet tartışması açmamış, 'Ben devletime küsmem' demiş ve mücadelesini anayasal, meşru zeminde sürdürmüştür ama Türkiye, Kemal Kılıçdaroğlu'nun genel başkanlığıyla bir meşruiyet tartışmasının ve bunun sistematik olarak sürekli devam ettirilmesine şahit olmaktadır." dedi. 

Ünal, 2011 yılında seçimlerin ardından Kılıçdaroğlu'nun TBMM'nin, yargının, hükümetin meşruiyetini tartışmaya açtığını dile getirerek, şöyle devam etti:

"Daha sonra seçilmiş meşru hükümeti 'sivil dikta', 'diktatörlük' gibi ifadelerle aynı şekilde meşruiyetini tartışmaya açmıştır. Soruyorum size, bir siyasetçi neden devletin, demokrasinin, siyasetin meşru zeminini sürekli tartışmalı hale getirir? 2011'den bugüne kadar sistematik olarak devam ettiği meşruiyet tartışmasına bugün özellikle 15 Temmuz'dan sonra başka bir düzlemde devam etmektedir daha tehlikeli bir şekilde. Nedir bu tehlikeli şekil? 'Sarayın polisi halkın polisi, sarayın jandarması halkın jandarması, sarayın 15 Temmuz'u halkın 15 Temmuz'u ve daha da acısı işte Meclisin yetkisinin elinden alınması, Meclisin gayrı meşru ilan edilmesi, anayasanın gayrı meşru ilan edilmesi, yapılmış halk oylamasının gayrı meşru ilan edilmesi. Buradan biz siyasetin temsilcileri olarak soruyoruz, sayın Kemal Kılıçdaroğlu, demokrasinin, siyasetin, devletin meşruiyetini tartışmaya açarak ve meşruiyet zeminini yok etmeye çalışarak ne yapmak istemektedir?"

"Kılıçdaroğlu başka bir anayasayı mı referans almaktadır?"
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun "Meclisin yetkisini elinden aldınız." şeklinde ifadeleri bulunduğunu belirten Ünal, "Peki 20 Temmuz'da alınan olağanüstü hal kararı ve dün Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilen olağanüstü halin uzatılması kararı hukuk dışı bir yolla mı alınmıştır? Anayasanın amir hükmüne aykırı mı davranılmıştır ya da sayın Kemal Kılıçdaroğlu bütün bunları ifade ederken şunu sormak istiyorum, sayın Kemal Kılıçdaroğlu başka bir anayasayı mı referans almaktadır? Eğer meşru anayasamızı referans alacaksak, bizim meşru anayasamızın amir hükümlerinin dışında bizim hiçbir uygulamamız söz konusu olmamıştır ama şimdi sayın Kemal Kılıçdaroğlu sanki başka bir anayasayı esas alarak konuşuyor ve ben burada soruyorum; sayın Kemal Kılıçdaroğlu kamu düzenini sağlamak, siyasetin, demokrasinin kendi varlığını sürdürmek için sizin başka bir referansınız mı var? Buna cevap vermesini istiyorum." dedi. 

Ünal, milletin yanında durduklarını vurgulayarak, "15 Temmuzda da nerede durduğumuz belliydi ve kendisinin bugün yaptığı grup toplantısında 'korkak, ödlek' gibi ifadelerle ilgili kendisine de şunu söylemek istiyorum, 15 Temmuz gecesi bu millet kimin korkak, ödlek, kimin cesur ve kahraman olduğunu çok net bir şekilde görmüştür o yüzden buna cevap vermek istemiyorum." diye konuştu. 

"Siyaset sorun çözme sanatıdır"
Siyasetin sorun çözme sanatı olduğunu, sorunları krize dönüştürme ve bu krizlerden bir meşruiyet krizi üretme işi olmadığını ifade eden Ünal, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun sürekli olarak mevcut siyasetin, demokrasinin, anayasanın ve TBMM'nin paralelinde sokağı ve halkı referans gösteren bir dil kullanarak konuşmasının ne anlama geldiğini açıklaması gerektiğini söyledi.

Kılıçdaroğlu'nun, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan'a yönelik, iddialı bulduğu, "Nerede isterse orada karşılıklı konuşalım, hodri meydan." sözlerini anımsatan Ünal, şöyle devam etti:

"Sayın Kılıçdaroğlu, senin öncelikli olarak Cumhurbaşkanımız ve Genel Başkanımızın siyasal anlamda muhatabı olabilmen için genel başkanlığa geliş biçimin ve genel başkan olduktan sonra o genel başkanlık koltuğundaki oturma ve girdiğin her seçimi de kaybetmiş bir genel başkan olarak, hangi zaviyeden bakarak bir muhataplık oluşturduğunu açıkçası merak ediyorum. Kendi partisi içindeki muhaliflere 'Kafamı kızdırmayın, kapının önüne koyarım.' şeklindeki bir anlayışın ne kadar demokratik olduğu da takdir edersiniz ki tartışmalıdır. Kemal Kılıçdaroğlu'nu konuşmak, onu gündemimize almak gibi bir derdimiz yok ama sürekli Türkiye'yi uluslararası alanda şikayet eden, içeriye dönük meşruiyet tartışmalarını sistematik şekilde sürdüren, devletin, demokrasinin kurumlarını tartışmaya açan bir anlayış siyasal bir anlayış olamaz. Bunun siyasetle, demokrasiyle izah edilebilir bir tarafını görmüyoruz."

FETÖ sanıkları için tek tip kıyafet talebi
Ünal, "Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyesi sanıkların mahkemelere tek tip kıyafetle çıkarılması yönünde Adalet Bakanlığınca bir çalışma yapılıyor. Bu uygulama hayata geçerse, bunun FETÖ sanıkları açısından 'adil yargılanmadık' şeklinde kullanılabilir bir koza dönüşme olasılığı değerlendiriliyor mu?" şeklindeki soru üzerine, Pensilvanya'da küçük bir kasabada yaşayan meczubun geçen gün bir seccade ve arkasındaki ekran üzerinden verdiği mesajlar olduğunu söyledi. 

Örgütün sürekli birtakım simgeler ve semboller üzerinden kendi müntesiplerinin psikolojilerini, morallerini yüksek tutmak ve onların herhangi bir şekilde itirafçı olmalarının önüne geçmek için uğraştığını anlatan Ünal, şunları kaydetti:

"Cumhurbaşkanına suikast düzenlemiş, TBMM'yi bombalamış, o gece halkın üzerine helikopterlerle ateş açmış katillerin gülümseyerek, takım elbise ve kravat içinde mahkeme salonuna gelmesi biliyoruz ki maşeri vicdanı rahatsız ediyor. Kamuoyunda ciddi bir rahatsızlık var. Gelen bu talepler çerçevesinde Cumhurbaşkanımızın bu meyanda talepleri oldu, hem de Adalet Bakanlığı bir çalışma başlattı. Dolayısıyla verilmiş bir karar değil. Bakanlığımız bu konudaki çalışmasını bitirdiğinde ilgili çalışmanın sonuçlarını paylaşacaktır. Söylediğiniz çekinceler de dikkate alınarak bakanlık çalışmasını sonuçlandırdıktan sonra bunu kamuoyu ile paylaşacaktır."

Mescid-i Aksa'ya yönelik ihlaller
Geçen hafta içinde Kudüs'te Mescid-i Aksa'da insanların inanç özgürlüğüne dönük kabul edilemez uygulamalar yaşandığını hatırlatan Ünal, "İsrail'in, orada Müslümanlara dönük uyguladığı, Mescid-i Aksa'nın ibadete kapatılmasından, orada üç Filistinli Müslümanın katledilmesine kadar bu uygulamaları kabul edilemez. Bu konuda İsrail hükümetini evrensel değerlere ve inanç özgürlüğüne saygılı olmaya davet ediyoruz." ifadelerini kullandı. 

Editör: Haber Merkezi