Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği 3. İstişare Toplantısını Kahramanmaraş’ta gerçekleştirdi.

Necip Fazıl Kısakürek Kültür Merkezinde başlayan Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği 3. İstişare Toplantısı saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başladı.

Protokol konuşmaları bölümünde ilk olarak kürsüye Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal işler Dairesi Başkanı ve Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği Kahramanmaraş Şube Başkanı Cevdet Kabakcı geldi ve Kahramanmaraş’ta gerçekleştirilen faaliyetleri anlattı.

Daha sonra kürsüye gelen Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye Başkanı Fatih Mehmet Erkoç yaptığı konuşmasında: “Şanlı tarihini kendi diliyle destanlaştıran, Türkçenin güzel sesini mısralarında ve cümlelerinde nakış nakış işleyerek edebiyatın, şiirin, şairin başkenti unvanını hak eden şehrimize hoş geldiniz.

Toplumda dil bilincinin yerleşmesi ve gelişmesini sağlayacak faaliyetlerde bulunarak önemli bir hizmeti ifa eden Dil ve Edebiyat Derneğinin 3’üncü İstişare ve Değerlendirme Toplantısı’nın Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın himayelerinde “Türk Dili Yılı” olarak ilan edildiği bir yıl içinde edebiyat şehrinde yapılmasını son derece anlamlı bulduğumuzu ifade etmek isterim.

Bilindiği üzere dil, sosyal ve millî bir müessesedir. Bu müessese bir milletin duygu ve düşünce hazinesini oluşturur. Bir milleti ayakta tutan, varlığını sağlayan, millî birlik oluşturan, millî şuuru besleyen en önemli bağlardan biri dildir.

Sayın Cumhurbaşkanımızın, 8. Uluslararası Türk Dili Kurultayının Açış törenindeki konuşmasını tekrar hatırlatmak isterim. Cumhurbaşkanımız, Türkçenin neye ihtiyacı olduğunu şu veciz ifadelerle ortaya koymuştu: “Dilini kaybeden bir toplumun, diğer değerlerini koruması çok zordur, hatta mümkün değildir. Bunun için, kültürlere ve medeniyetlere saldırılar önce nereden başlıyor? Dilden başlıyor. Dilini aldığı anda da o milleti çökertiyor. Goethe, ‘Bir millete, o milletin diliyle oynamaktan daha büyük suikast olamaz’ diyor. Biz işte böyle bir suikasta maruz kalmış bir milletiz. Bu saldırı, dilimizle birlikte, onun mütemmim cüzü olan şahsiyetimizi, millî karakterimizi de hedef almıştır. Bilimde, teknolojide, ekonomide, sanayide, ticarette ve her alanda muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkmak için mücadele ederken, dilimizi ‘millî ruhumuz’ olarak görüp sahiplenmek mecburiyetindeyiz”

Türkçemizin doğru ve güzel bir şekilde öğrenilmesi ve kullanılmasında okumanın önemli bir yeri vardır. Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi olarak okuma alışkanlığının geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması amacıyla pek çok çalışma yapmaktayız.

 Bu yıl 4.sünü gerçekleştirdiğimiz Uluslararası Kitap ve Kültür Fuarı şehrimizin kültürel kimliğine ve dolaylı olarak dilimizin güzel ve doğru kullanılmasına önemli katkı sağlamaktadır.

Bu toplantının çok eski, düzenli, güçlü ve üretken bir dil olan Türkçemizin ve edebiyatımızın gelişmesine ve zenginleşmesine katkı sağlaması dileklerimle toplantının başarılı geçmesini diler, saygılarımı sunarım” dedi.

Başkan Erkoç’un ardından kürsüye gelen İçişleri Komisyonu Başkanı Celalettin Güvenç, Başbakan eski Yardımcısı Veysi Kaynak birer konuşma yaptılar.

Protokol konuşmaları bölümünde son olarak kürsüye Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği Genel Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Ekrem Erdem geldi.

Genel Başkan Erdem yaptığı konuşmada: “Dil, bir milletin millet olma şuuru ve hafızasıdır. Binlerce yıl içinde oluşturduğu kültür unsurlarını muhafaza eden bir hazinedir. Milli kimlik ve milli benlik ancak dil ile korunur, dil ile geliştirilir ve sürdürülür. Bugün savaşın büyüğü dünyada dil ve din üzerinden yapılıyor.

İnsanda güzel olan yüzüdür. Yüzde güzel olan gözüdür. Ama insanı insan yapan ağzından çıkan sözüdür. Günümüzde maalesef dilimize gereken önemi veremiyor, hak ettiği hassasiyeti göstermiyoruz. Caddemizde, sokağımızda, konuşurken hiç gereği yokken cümlemizin içine bir yabancı kelimeyi koymayı bir ayrıcalık, bir farklılık olarak ortaya koyuyoruz ki, gerçekten bu çok acı. İlim ve teknolojideki hızlı gelişmeler, basın ve yayın kuruluşlarının kullandığı dil, ticari hayatın ve bilimin getirdiği yabancılaştırma, yabancı dil ile eğitim dilimizde bozulmalara yol açan başlıca sebeplerin başında geliyor. Tanıtımın yerine bugün ne diyoruz Lansman. Tanıtıma lansman, toplantıyı yöneten kişi moderatör demenin mantığını kim bana nasıl açıklayabilir? Ne mantığı var, cehaletten başka ne var?

İsimler üzerindeki yanlışlıkların düzeltilmesi için bir kanun teklifi vermiştik.  İçişleri Bakanlığı'nın nüfus hizmetlerinde değişiklik yapılmasına dair bir kanun teklifi geldi. Bizler de ilgilendik, müdahale etik ve Allah'a şükürler olsun oraya bir madde koyduk. Ne oldu biliyor musunuz İnceltme işaretleri düzeltme işareti olarak girdi. Artık Âdem yazıp Adem okumayacağız, Adem yazıp Adem okuyacağız. Âlim yazıp Alim okumayacağız. Bu o kadar önemli ki çocuk kelime öğrenmeye kendi ismiyle, anne babasının ismiyle başlar. Bunu doğru yazmazsa nasıl Türkçe'yi doğru öğreteceğiz Doğru yerden başlamamış mıyız, doğru değil mi Bir bu düzeltme işaretleri bir de soy isimlerle ilgili. Kaba saba isimler var. Cumhuriyetin ilk yıllarında Türkçe'yi bilmemekten kaynaklanan, bazen de belki hakaret olsun diye koydular ama vatandaş devletten korktuğu için gidip itiraz edemediği bir takım 'öküz', 'salak', 'dönek' gibi affedersiniz, bakın affedersiniz diyoruz soyisim bunlar. Bunları da düzeltme imkanı böylece geliyor. Güzel bir çalışma oldu. Ben başta Cumhurbaşkanımıza, İçişleri Başkanımıza, İçişleri Bakanımıza, Komisyon Başkanımıza ve emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” diye konuşarak sözlerini tamamladı.

Editör: Haber Merkezi