Türk Parlamenterler Birliği Genel Başkanı ve Ak Parti,  Parti içi Demokrasi Hakem Kurulu Üyesi Nevzat Pakdil, Türk Parlamenterler Birliği’nin (TPB) üyesi olduğu Avrupa Konseyine Üye Ülkeler Eski Parlamenterleri Derneği (FP-AP) bünyesinde yer alan 20 ülkeye mensup parlamenterlere Türkiye’de yaşanan 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin bir mektup gönderdi.

 Pakdil, Andorra, Avusturya, Belçika, İsviçre, Güney Kıbrıs, Almanya, İspanya, Fransa, Yunanistan, İrlanda, İtalya, Litvanya, Lüksemburg, Hollanda, Malta, Polonya, Portekiz, İsveç, İngiltere ve Avrupa Parlamentosunda önceki dönemlerde görev yapmış parlamenterlere gönderdiği mektupta 15 Temmuz’da yaşananlara ilişkin gerçekleri Batılı ülke parlamenterlerinin gözleri önünesererek gerçeklerin bilinmesini sağladı.

Pakdil, gönderdiği mektuba ek olarak TBMM tarafından alınan ortak kararı da ekleyerek mektubuna şöyle başladı; “Saygıdeğer Meslektaşım,

Milletimiz 15 Temmuz 2016 gecesi başlayan menfur bir darbe girişimi ile karşılaştı. Bu girişim; demokrasi, anayasal düzen, hukukun üstünlüğü ilkeleri yanında, meşru seçimlerle ortaya konulan demokratik iradeye sahip çıkmak adına, barışçıl bir şekilde, darbeye karşı duran masum sivilleri de hedef aldı. Söz konusu saldırılarda milli iradenin temsilcisi olan Türkiye Büyük Millet Meclisi de savaş uçakları ve helikopterlerce bombalandı. Milletvekilleri yaşanan saldırılara rağmen Meclisi terk etmeyerek ve toplantılarına devam ederek demokrasi konusundaki sarsılmaz iradelerini tüm dünyaya bir kez daha gösterdi. Bu kararlılık Mecliste bulunan bütün partiler tarafından yayınlanan ortak bir bildiri ile tüm dünyaya ilan edildi. Gerçekleştirilen bombardıman demokrasimizin en temel kurumu olan Meclisimizde sadece fiziki değil aynı zamanda manevi açıdan da büyük yaralar açtı.

Bu vesile ile yaşadığımız elim olaylar karşısında üzüntümüzü paylaşan, başsağlığı dileklerini ileten ve demokratik meşruiyete sahip parlamentomuzu ve hükümetimizi destekleyen dostlarımıza tekrar teşekkür ediyorum. Tamamen kontrol altına alınan ve bertaraf edilen bu darbe girişimi ile ilgili bazı görüşlerimi izninizle sizlerle kısaca paylaşmak istiyorum.

Toplantı günü olmamasına rağmen, darbenin başladığı gece saatlerinden itibaren Meclisimiz açıldı ve parti farkı olmaksızın milletvekilleri ile birlikte darbeye karşı millet iradesini ortaya koyarak, darbe önleninceye kadar Meclis açık tutuldu.

Türk Silahlı Kuvvetlerinde yuvalanmış Fethullah Gülen Terör Örgütü (FETÖ) üyesi çeşitli sınıf ve rütbelerden bir grup askerin başlattığı bu darbe girişimi, 246 kişinin şehit olmasına, 1535 insanımızın da yaralanmasına yol açmıştır. Bu girişim, demokrasimize ve anayasal düzenimize sadakatinden şüphe duymadığımız şerefli ordumuzun içindeki çok az sayıdaki kişilerce yapılmıştır. Muhakkak ki, bu hareketten çıkarılacak dersler vardır. Toplumda ve Silahlı Kuvvetlerde örgütlenen terör hücreleri ve kliklerle mücadelenin önemi tüm demokratik ülkelerce göz önünde bulundurulmalı ve tarihi bir tecrübe olarak hatırlanmalıdır.

Geldiğimiz noktada, özgürlüğüne ve demokrasiye sahip çıkan aziz milletimizin cansiperane mücadelesi ile önlenen darbe girişimi ile ilgili yargı süreci başlamıştır. Bu bağlamda devletin tüm yönetimine el koymak gibi bir sâikle işlenen bir suçta, çok sayıda kişinin müştereken yer aldığı görülmektedir. Yapılan ilk soruşturma ve aramalarda ele geçirilen bilgi ve belgeler durumun vahametini ortaya koymuştur. Darbe yönetiminde görev alması planlanan Türk Silahlı Kuvvetleri içinden ve dışından kamu görevlileri de dâhil çok sayıda kişi hakkında, önemli deliller gün yüzüne çıkmaktadır. Bu nedenle ülkemizde demokrasiye, hukuk devletine, vatandaşlarımızın hak ve özgürlüklerine yönelik bu tehdidin, ortadan kaldırılması için gereken adımların en etkin ve hızlı şekilde atılabilmesi amacıyla, son terör saldırılarından sonra Fransa’da da olduğu gibi, hükümetimiz tarafından Anayasanın verdiği yetkiye dayanılarak olağanüstü hal ilan edilmiştir. Uluslararası camia ve dostlarımız bilmelidir ki, Türkiye Cumhuriyeti Devleti olağanüstü hal ve ilgili yargı süreçlerinde insan hakları, hukukun üstünlüğü, uluslararası normlar ve evrensel hukuk ilkelerine riayet hususunda en küçük bir taviz dahi vermeyecektir. Bu konuda hiç bir şüphe olmamalıdır, hiçbir yanlışlık olmayacaktır.

Devletimizin yıllardır her platformda söz konusu terör örgütü ile ilgili dile getirdiği tezlerin haklılığı bugün bir kez daha ispatlanmıştır. Türkiye Büyük Millet Meclisindeki tüm siyasi partilerin hep birlikte, tek vücut olarak karşı koyduğu Fethullah Gülen Terör Örgütü (FETÖ) tarafından gerçekleştirilen bu darbe girişimine karşı Türkiye Cumhuriyetinin yürüttüğü meşru mücadelesine uluslararası camianın tam anlamı ile destek vereceğine yürekten inanıyorum.

Bu vesileyle sizlere en iyi dileklerimi sunar, çalışmalarınızda başarılar dilerim” dedi.

 

Pakdil, gönderdiği mektuba ek olarak ise TBMM Başkanı İsmail Kahraman ve 4 Parti Genel Başkanı’nın imzaladığı ortak açıklamayı da ekledi. 

Pakdil geçtiğimiz günlerde TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ı da ziyaret ederek geçmiş olsun dileklerini iletmişti.

Editör: Haber Merkezi