Afşin'de, Mevlid-i Nebi Haftası etkinlikleri kapsamında "Hazreti Peygamber ve Gençlik" konulu konferans düzenlendi.

Afşin Belediyesi Kültür Merkezi konferans salonunda düzenlenen etkinlikte konuşan Afşin İlçe Müftüsü Hayrullah Balta, “İslami değerlere ve İslam ahlakına uygun bir gençlik yetiştirmek hepimizin hedefi olmalıdır."dedi.

Gençlerin geleceğin teminatı olduğunu söyleyen Afşin İlçe Müftüsü Balta, "“Diyanet İşleri Başkanlığımızın bu yıl Mevlid-i Nebi haftası münasebetiyle Hz. Muhammet (S.A.V) ve Gençlik konulu konferans için burada toplanmış bulunmaktayız. Bir ülkenin, bir milletin geleceği gençlerdedir. Milli ve manevi duygularla yetişen bir nesil ülkemizin yarınlara güvenle bakabilmesinin en büyük teminatıdır. 21. yüzyılın başlarında bulunduğumuz şu zaman diliminde İslami değerlere ve İslam ahlakına uygun bir gençlik hepimizin hedefi olmalıdır. İşte bundan dolayı gençlerimize Hz. Peygamberin İslam dinini ve İslam’ın gençlere bakışını her platformda anlatmaya çalışıyoruz. Hayatımızın en öneli kesitini ifade eden gençlik çağımızın Hz. Peygamber Efendimizin dilinden söyleyelim, Allah’a ibadet yolunda yetişen genç olmamız temennisiyle hepinize saygılar ve sevgiler sunuyorum” açıklamasında bulundu.

Konferansa konuşmacı olarak katılan Diyanet İşleri Başkanlığı Müşaviri Afşinli hemşehrimiz Ramazan Tahiroğlu, Gençlik Nedir? Peygamber Efendimizin Gençliği Nasıldı? Peygamber Efendimiz Gençlerle Nasıl Diyalog Kurardı? konularını anlattı.

Peygamberimizin çocukluğu ve gençliği temiz ve iffetli bir şekilde geçtiğini ifade eden Tahiroğlu, Peygamberimizin, peygamberlikten önce de ahde vefalı ve güven duyulan, itimat edilen bir insan olduğunu belirtti.

Tahiroğlu, “Gençlik; çocukluktan erginlik çağına bir geçiş ve bağlayıcı bir köprüdür. Gelişme ve buluğ çağına hazırlık dönemidir. Topluma katılım öncesi bir zaman dilimidir. Kendi benliğini ve özgürlüğünü kazanmaya bir hazırlık aşamasıdır. Aile ortamında başka ortamların dışına çıkmanın yaşandığı bir çağdır. Hayatta birlikte olacağı arkadaşlarına karşı meyillerin oluştuğu ve geliştiği bir süreçtir. Kendine özgü değerler oluşturmanın ve bu değerleri şekillendirmenin yapıldığı bir dönemidir. Amaç ve hedeflerin belirlendiği ve oluşturmaya çalışıldığı ilk adımlarıdır. Öyle ki Peygamberimizin çocukluğu ve gençliği temiz ve iffetli bir şekilde geçmişti. Peygamberlikten sonra nasıl bir ahlâka sahipse, kırk yaşından önceki hayâtı da öyle temiz ve nezihti. Halbuki gençlik yıllarını geçirdiği Mekke şehri, o zamanlar o kadar karışıktı ki, Mekkeliler arasında yaşayıp da cahiliye çirkinliklerine bulaşmamak âdeta mümkün değildi. İslâm öncesi Cahiliye döneminde dolandırıcılık, hile, aldatma, hak yeme, verdiği sözde durmama, hıyanet eksik olmuyor, çok basit bir iş gibi görülüyordu. Peygamberimiz bu dikenli ve tehlikeli yollardan hiç yara almadan alnı ak, yüzü pak olarak kurtuldu. Başkalarına bulaşan kötü hallerden bütünüyle uzak kaldı. Çünkü Cenab-ı Hak onu Cahiliye devrinin her türlü mundarlıklarından, çirkinliklerinden nefret duyacak bir kabiliyette yaratmıştı. Peygamberimizin gençliği, amcası EbûTalib'in yanında ve onun himayesi altında geçti. Ebû Talib yeğeni için o zaman pek revaçta olan ticareti, meslek olarak seçmişti. Zaten kendisi de meşhur bir tüccardı. Peygamberimiz amcası ile birlikte ticarî seyahatler yaparak tecrübesini arttırdı. Doğruluğu, alış verişindeki adaleti ve hakkaniyeti kısa zamanda çevresinde duyuldu ve meşhur oldu. O zamanlar Arabistan'da doğru ve güvenilir kimselere sermaye verilir, ticaret yapılarak kârı paylaştırılırdı. Peygamberimize de buna benzer işler verilmiş, o da en doğru bir şekilde işini başarmıştı. Verdiği sözde durmak ticarî hayatta en çok aranan bir vasıftı. Peygamberimiz, peygamberlikten önce de ahde vefalı ve güven duyulan, itimat edilen bir insan olarak tanınmıştı. Kendisi bu alanda örnek bir şahsiyet olarak biliniyordu” dedi.

Peygamber Efendimizin, Risâlet vazifesinin ilk günlerinden itibaren gençlerle yakından ilgilendiğini aktaran Tahiroğlu, “Bu yakın alâkayı da, her insanın ayrı bir karakteri, idrak seviyesi ve kabiliyeti olduğu hakikatini dikkate almak suretiyle gerçekleştirmiştir. Bu sebeple Efendimiz, alâkadar olduğu gençlerin öncelikle karakter ve kabiliyetlerini tespit etmiştir. Daha sonra onlarla kendi gönlü arasında, âdeta bir cereyan hattı gibi samimî ve derin bir muhabbet bağı tesis etmiş, mecazi bir ifade ile onların ruhuna girecek bir damar bulmuştur. Bu sâyede onları nebevî terbiyesi ile yetiştirip İslâm dünyasının yıldız şahsiyetleri hâline getirmiştir. Meselâ Hazret-i Ali, İslâm’ı büyük bir dirayetle kabul ettiğinde henüz 10 yaşında bir çocuktu. Efendimiz ’in ulvî terbiyesi altında, ilimde, irfanda, idarede, yani her alanda zirve bir şahsiyet olarak yetişti. Öyle ki, Peygamberimiz hayattayken bile, fetva verme salâhiyetine sahip genç sahâbîlerden biri oldu. Efendimiz ‘inâzâd ettiği kölesi Zeyd bin Hârisehidâyete erdiğinde 15 yaşındaydı. Tâif’te Peygamberimize atılan taşlara karşı vücudunu hiç çekinmeden, korkusuzca siper eden genç ve yiğit bir delikanlıydı. Oğlu Üsâme bin Zeyd, 19 yaşında İslâm ordusuna kumandanlık yapmıştı. Hazret-i Ömer’in oğlu Abdullah, iman ile şereflendiği zaman 10 yaşlarındaydı. Daha sonra büyük âlimler safının en başına geçerek en çok hadis rivayet eden ikinci sahâbî olma şerefine nâil oldu.Câfer bin EbîTâlib, Habeşistan’da Necâşî’nin huzurunda Müslümanları temsilen, ilim, hikmet ve cesaretle konuştuğunda 17 yaşlarında bir gençti.Mekke’nin en zengin ve en yakışıklı gençlerinden Mus’ab bin Umeyr Müslüman olup ailesi tarafından hapsedildiğinde 18 yaşlarındaydı. O Mus’ab ki, daha sonra Yesrib’i Medine’ye çevirmiş, gönülleri Kurân’la, firâseti ve tatlı diliyle fethetmişti. Yine büyük İslâm âlimi ve en çok hadis rivayet eden sahabelerden Abdullah ibn-i Abbâs, Peygamber Efendimiz ‘invefatında henüz 13 yaşında idi” ifadelerini kullandı.

Son olarak mübarek gün ve geceleri, bağışlanma ve hayatımıza çekidüzen vermek için fırsat anı olarak görmemiz gerektiğini vurgulayan Tahiroğlu, “Dolayısıyla müminler kandil gecelerinde, hayatlarının gidişatını gözden geçirmeli; hata ve günahları için tövbe etmeli, dua ederek, Kur’an-ı Kerim okuyup anlamaya çalışarak, kaza veya nafile namaz kılarak bu fırsatları değerlendirmelidirler. Bol bol salavatı şerif getirelim. Hepinizin kandili mübarek olsun” dedi.

Düzenlenen Konferansa Afşin Kaymakamı Ahmet Can Pınar, Afşin Belediye Başkanı Mehmet Fatih Güven, Afşin İlçe Emniyet Müdürü Hüseyin Akdoğan, Afşin İlçe Milli Eğitim Müdürü Mahir Turan, Afşin Gençlik ve Spor Müdürü Asef Arslan, STK temsilcileri, Afşin Müftülüğü personelleri ve çok sayıda vatandaş katıldı.

Editör: Haber Merkezi