TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi Müdürü Prof. Dr. Sacit Özdemir, AA muhabirine yaptığı açıklamada, teknolojik imkanların da gelişmesiyle yerleşim yerlerinin artık daha iyi aydınlatıldığını fakat suni ışık kaynaklarının insanların geceleri Samanyolu'nu, yıldızları görmesini engellediğini belirtti. 

Yaklaşık 50 yıl önce Türkiye'nin birçok şehrinde Samanyolu'nun görülebildiğini, şimdi ise hiçbir şehirde, hatta köylerde bile görülemediğini ifade eden Özdemir, şunları söyledi:

"Işık kirliliği yeryüzünde üretilen aşırı ve yanlış ışıklandırmanın bir sonucu olarak gökyüzünün aydınlanmasıdır. Işık kirliliği gökyüzünün parlaklığını artırıyor, yani gökyüzü beklenen karanlık görüntüsünden farklı olarak beyazlaşmaya veya sarılaşmaya başlıyor. O yüzden bugün şehir merkezlerinde, hatta köylerde bile insanların birçoğu geceleri Samanyolu'nu hiç göremiyorlar, bilmiyorlar. Samanyolu diye bir şeyi tanımıyorlar. Kendi galaksimizin kollarını göremiyoruz. Bence insan görebilmeli, iç içe yaşadığı evreni biraz olsun tanımalı insan."

Işığın insanlar için artık vazgeçilmez olduğunu, güvenlik nedeniyle de aydınlatmaya mecbur kalındığını aktaran Özdemir, "Ama bu noktada bir ulusal aydınlatma politikası yasası çıkarılması lazım. Böyle bir yasamız yok. Aydınlatmalar yasaya uygun bir şekilde yapılarak ışık kirliliği daha az düzeyde tutulabilir. Astronomi alanında çalışmalar yapan gözlemevlerinin etkilenmesi de daha az düzeyde tutulmuş olur." diye konuştu.

Bakırlıtepe'deki ışık ve toz kirliliği 
Astronomi alanında önemli çalışmalar yapılan Saklıkent Bakırlıtepe'deki TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi'nde 2'si küçük, 2'si de orta ölçekte 4 teleskop bulunduğunu dile getiren Özdemir, tüm şehirlerde olduğu gibi Antalya'da da aydınlatmaların hızla arttığını, bunun da gözlemevini etkilediğini anlattı.

Genel aydınlatmanın yanı sıra eğlence yerlerindeki lazerlerin de gözlemevini olumsuz etkilediğine işaret eden Özdemir, "Bununla ilgili bilgilendirmeyi gerekli yerlere yaptık. Lazerler özellikle yazın oluyor, bu da bizi etkileyen faktörlerden biri." dedi.

Avcıların gözlemevi bölgesinde yasak olmasına rağmen bulunduklarını vurgulayan Özdemir, avcıların geceleri yaptıkları ışıklandırmaların da çok güçlü olduğunu, bunun da gözlemevini etkilediğini söyledi.

Gözlemevini etkileyen diğer bir faktörün de bölgedeki taş ve mermer ocaklarından kaynaklanan toz kirliliği olduğunu belirten Özdemir, kirlilik nedeniyle 2018 yılında ilk defa 2 yıl aradan sonra teleskop aynalarını yıkatmak zorunda kaldıklarını aktardı. Özdemir, "İlk kurulduğu yıllarda teleskopları 5 yılda bir yıkatıyorduk, sonra bu 3 yıla düştü. Geçen yıl ise iki yıl ara ile yıkatmak zorunda kaldık. Optik aksamına zarar verebileceği için teleskopların yıkanması zor ve riskli bir iş. Ayrıca yıkama işlemi teleskopların ömrünü kısaltıyor. Fakat çözüm yolu yok, yıkatmak durumunda kalıyoruz." diye konuştu.

Şimdi teleskopların temizlenmesi konusunda yeni metotların araştırıldığına dikkati çeken Özdemir, daha pratik ve etkili temizlik metotlarını araştırdıklarını, polimer malzemeyle temizlenmesi yöntemini kullanmayı düşündüklerini kaydetti.

Editör: Haber Merkezi