“Kim kazanmazsa bu dünyada bir ekmek parası, dostunun yüz karası, düşmanın makarası”

Düsturu ile atmış bir yıldır çalışan, elinin ekmeğini yiyen bir üstat, Kenter Cuma…

Her mesleğin duayen kişileri olur. Afşin’de ayakkabı boyacılarının üstadı duayeni Kenter Cuma’dır. Afşin’de ayakkabı boyacısı dendi mi yediden yetmişe herkesin aklına, gözünün önünde Kenter Cuma gelir. Kenter Cuma, silueti Atatürk Caddesiyle özdeşleşmiştir. Yetmiş altı yaşında olmasına rağmen çalışmaya devam etmektedir.

Kenter Cuma, 1942 yılında Afşin’de doğdu. Kenter Hasan ile Habibe Hanım’ın ilk çocuğuydu. Kenter lakabını babasından aldı.

Kenter: Atın kısa dört nal şeklinde koşmasına yarış dilinde verilen isimdir.

Kenter Hasan, zamanın su değirmeninde mevsimlik çalışıyordu. Diğer zamanlarında gölükle (katır) ormana gidiyor, odun temin ediyordu. Babası oğlunun yanında çalışmasını istiyordu ama Kenter Cuma cılız, zayıf bir çocuktu. Ağır işleri sevmiyordu. Bir süre Kodalakların Ahmet’in yanında yaz mevsiminde hizmetkarlık yaptı, buğday biçti, arpa yoldu ama çiftçiliği de sevmedi.

Kenter Hasan oğlu Cuma’yı berber Fuat’ın yanına çırak olarak verdi. Bir mesleği olsun istiyordu. Kenter Cuma, berber ustasının yanında bir süre çalıştı. Berberliği de bir türlü sevemedi. Ustasının ölümüyle berber çıraklığını bıraktı. On beş yaşında ilk ayakkabı boya sandığının başına geçti. El becerisi çok iyiydi, ağzı da laf yapıyordu. Kısa zamanda mesleğe ısındı, para kazanmaya başlayınca mesleğine dört elle sarıldı. Çok tutumluydu, para biriktirmeye başlamıştı.

Kenter Cuma, ergenlik ve gençlik döneminde güvercin beslemeye başladı. Çok kaliteli cins güvercinleri vardı. Afşin’de güvercin meraklıları çok fazlaydı. Yetiştirdiği güvercinlerin bir kısmını para ile satıyordu. Boş zamanlarını güvercinleriyle geçiriyordu.

Kümes hayvanlarından horozu çok severdi. Kümesinde en kaliteli, en cins, en kıymetli horozları o yetiştirirdi. Adeta onlarla konuşuyordu. Beslenmelerine çok özen gösterirlerdi. Sattığı horozlardan para kazanıyordu. Askere giderken çok sevdiği horozlarını ve güvercinlerini bir kısmını sattı. Bir kısmını da komşularına ve sevdiği arkadaşlarına hediye etti.

Askerlik çağı gelmişti. Boyacılıkta çıraklık dönemini bitirmiş, kalfalık dönemi başlamıştı. Kenter Hasan ile Habibe Hanım ölmeden oğullarının mürüvvetini görmek istiyordu. Komşuları olan Salman’ın Haci’nın kızı Mahiay Hanımla nişanlandı. Bir süre nişanlı kaldılar. Kenter Cuma ata çok iyi binerdi. Konu komşuya hava atmak için nişanlısının yanına kırmızı bir atla gelirdi. Mahallenin çocuklarıyla iyi geçinirdi. 

Her ne kadar görücü usulü ile evlense de Kenter Cuma hizmetkarlık döneminden Mahi Hanımı tanıyordu. Kendisi de bu evliliği istiyordu. Neticede evlendiler. Askere gitmeden bu evlilikten bir kızı oldu. Geleneklere uygun olarak kıza, kaynanasının ismini, Fadime’yi vurdular. Arık baba olmuştu. Keyfine diyecek yoktu.

Kenter Cuma, havacı olarak askere gitti. Acemi birliği Kütahya’ydı. Ustalık dönemini Bandırma’da yaptı. Askeriyede de ayakkabı boyacılığına devam etti. Komutanlarının ve bütün bölüğün ayakkabılarını severek boyuyordu. Kazandığı paralar askeri bölüğe gelir kaydediliyordu.

Bazı arkadaşları Cuma’ya kazandığın paraların hepsini bölüğe verme, birazını da kendine ayır, dediyse de Kenter Cuma haram paraya el sürmem, bana hayır etmez, diyerek kabul etmedi. Yirmi dört ay askerlik yaptı. Teskereyi aldı.

Kenter Cuma, Afşin’e döndüğünde artık usta bir ayakkabı boyacısıydı. Artık ustalık dönemi başlamıştı. Atatürk Caddesi’nde hamamın yanındaki yerinde kaldığı yerden devam etti.

Askerden geldikten sonra beş çocuğu (Gülseren, Ebru, Hacı, Hakan, Yasemin) daha dünyaya geldi. Geçim sıkıntısı başlamıştı. Bundan dolayı çok çalışması gerekiyordu. Dört mevsim çalışmaya başladı. Sabah 7’den akşam 20.00’a kadar ayakkabı boyadı. Para kazandıkça mutlu oluyordu. Yakın mıntıkasında başka ayakkabı boyacılarının olmasını istemiyordu. Kimsede yanına yaklaşmıyordu. Şimdi ise ayakkabı boyacısı Lilliş Ali ile yan yana ayakkabı boyamaya devam ediyor. Zaman zaman atışsalar da birbirlerini idare ediyorlar.

Kenter Cuma’nın hanımı Mahi Hanım, akıllı, tutumlu ve gereksiz harcama yapmayan bir kadındı. Çocuklarının terbiyesiyle yakından ilgilenirdi. Çünkü Kenter eve geç gelirdi.

Kenter Cuma, kiradan kurtulmak istiyordu. Birikimiyle önce ev yerini satın aldı. Sonra evini yaptı. Borçlanmıştı. Elinde ne var ne yok eve harcamıştı. 1970’li yıllarda bir planet motosiklet aldı. Boya işi bittikten sonra akşamları köylere parayla yolcu taşımaya başladı. Kneter Cuma, artık gündüzleri ayakkabı boyacılığı yapıyor, akşamları da motosikletle yolcu taşıyordu.

El emeği, bilek gücü ile ve hanımının fedakârlığı ile altı çocuğunu okuttu, büyüttü, onları evlendirdi, ev bark sahibi yaptı. Ama çalışmayı bırakmadı. Çalışkanlığı ile, dürüstlüğü ile, mesleğine olan saygısı ile herkese örnek oldu.

Kenter Cuma, köse olduğu için hiç kocamadı. Afşin’de çocuklar, gençler yaşlandı, herkesin şekli şemalı değişti. Kenter Cuma ayağında siyah şalvarı, boyalı ayakkabıları, kollarında boya kollukları, başındaki siyah şapkası ile hep aynı görüntü de kaldı. Herkes kocadı, Kenter Cuma hep aynı kaldı.

Kenter Cuma, Bağkurdan emekli olmasına rağmen çalışmaya devam ediyor.

-Artık çalışma, yeter! Diyenlere diyor ki:

-Emeklilik bana göre değil. Ben çarşıya çıkmazsam ölürüm. Evde vakit geçiremem.

Kenter Cuma, gençlere de diyor ki:

-Çalışmak isteyen herkese daima bir iş vardır. İnsanlar sevdikleri işi yaparlarsa başarılı olurlar. İnsan hangi mesleği yapıyorsa yapsın önce mesleğini sevmeli, sabırlı, doğru ve dürüst olmalıdır. Gerisi Allah kerim!

İlkbahar, yaz: sonbahar, kış demeden dört mevsim atmış bir yıldır çalışan Kenter Cuma’ya selam olsun.

Keşke her meslekte Kenter Cuma’lar çoğalsa, ülkemin çalışkan, dürüst insanlara ihtiyacı var. Çünkü vatan çalışkan insanların omuzları üzerinde yükselir. İyi ki varsın Kenter Cuma!...