AFŞİN OVASININ KAĞNI USTALARI



Kağnı’nın Afşin tarihimizde ve kültürümüzde büyük bir yeri vardır. Kağnı Afşin Ovasında kültürel olarak yeri başkadır. İlçemiz Afşin dört yanı Irmak ve Çaylarla sulanan verimli bir ovadır. Afşin ovasında yetişen tüm tarım ürünlerinin tarlaya ekilmesinden tutun harman edilmesinde kağnının rolü büyük olmuştur. Kağnı dediğiniz Ustaların tek bir keserle yapabildiği bir ulaşım vasıtası; çift öküzle çekilir, demir aksamı yoktur. Kağnıyı Hititler de bilirmiş, demek ki en azından 4000 senelik bir araçtan söz ediyoruz. Anadolu’nun sapa yerlerinde kalıntısına hâlâ rastlanan kerpiç tekniğine dayalı evler de bize Hitit mirası; su gücüyle çalışan değirmen de öyle, kalbur, yaba, teper gibi hububatla ilgili âletler de. Anadolu ahalisinin geçimliği asgariden 4 bin senedir değişmemiş; kıraç tarlaya erken baharda tohumluk saçılacak, güz başlamadan hasat edilecek; hasattan tohumluk ayrılınca geriye kalan şey tam bir senelik iaşedir. Afşin İlçemiz Tarım ile uğraştığından Kağnının ayrı bir yeri vardır. Kağnı kullanımı son 20. yüzyılın çeyreğinde ortadan kaybolmaya başladı. Kağnı arabası iki kocaman kalın ağaç tekerinden ortasında bir mazı, teker kısımlarından çıkan sapmaların uç noktada öküzlerin boynuna geçirilen boyunduruğun zelvenin katılarak çekilmesiyle kullanılan bir binit taşıma araç olarak kullanılmaktaydı. Afşin Şehrimizde en iyi Kağnıyı Afşin Beyceğiz Mahallesinden İsmail AĞYAR ile Afşin Dedebaba Mahallesi Boşnakta oturan Ali KARABULUT, Afşin Pınarbaşı Mahallesinden Zamanların Kemal ŞAHİN, Afşin Yeşilyurt Mahallesinden Salman AKTAŞ, Afşin Çobanbeyli Kasabasından Recep DURNA,Duran KARAKUŞ, Boşnakların İsmail KARABULUT,Battal AĞYAR ile Arıtaş Kasabasında Bulamaç Hasan Usta,Arıstıl (Bakraç) Kasabasından Mevlüt ÖZBOLAT,HASAN YALÇIN,İbrahim KARATUT,Haci Bilal KÖSE,Haci GÖKDOĞAN,Hakkı KARAKAYA,Hüseyin ÖZCAN,Mehmet TERZİ,Halil KÜÇÜK Afşin Topaktaş Mahallesi,Servet BERK Afşin Topaktaş Mahallesi,Asef KEPİR Altunelma mahallesi,Memiş KAÇAR Dağlıca Mahallesi,Cebrail ÖZDEMİR Kabaağaç Mahallesi ,Mehmet KAHYA KabaağaçMahallesi,Mehmet İLHANKabaağaç Mahallesi,Tahsin İLHAN Kababağaçmahallesi,Selahattin KILINÇ Kargabükü Mahallesi,Arif ÜNAL Kargabükü mahallesi,Haşim ARIKAN kargabükü mahallesi,Fikri Arıkan Kargabükü mahallesi, Sabri ARIKAN kargabükü mahallesi,Gani ALAGÖZ Kargabükü mahallesi,Mevlüt ALAGÖZ kargabükü mahallesi,Hüseyin KURTARAN kargabükü Mahallesi,Cemal SERİN Kargabükü Mahallesi,İzzet APAYDIN Deveboynu Mahallesi,Cemal BULDUK Deveboynu Mahallesi,Kadir GELİR Deveboynu Mahallesi, Maaz CANBOLAT Yazıköyü Mahallesi,Mehmet SAMAN Yazıköyü Mahallesi,Samittin ÖZDEMİR Yazıköyü Mahallesi,Kadir CANBOLAT Yazıköyü Mahallesi,Mehmet EKEN Afşin (Mehmet Çavuş Maraş Savaşı Gazisi),Abdurrahman EKEN,Mustafa ÇİTİL,Mustafa KARAKUŞ(Feloğlu),Hacı Hüseyin KARAKUŞ (Feloğlu),Kurtdemirciler Ali DEMİRCİ-Abdullah DEMİRCİ-Mevlüt DEMİRCİ Kağnı tekerine çelik Çember geçiren ustalar,Ali İŞBİLİR,İbrahim İŞBİLİR yapmaktaydılar. Yapılan Kağnıların tekerleklerini Ateşte ısıtarak tekerin etrafında bulunan çelik çemberi Vaysal DATLI- Salman DATLI ve Mehmet KARAKUŞ gibi ustalar kağnı tekerlerini takmaktaydılar. Afşin şehrimizde ve köylerinde yollar kağnı yolları, kağnı arabasının geçtiği yerler öküzlerin aheste hareketleri ile tekerlerinden çıkan gıcırtı seslere sanki bir musiki nameleri gibi insanların kulaklarına gelmektedir. Kağnı tarihimizde birçok alanlarda hele de bağımsızlık ve kurtuluş savaşımızda cepheden cepheye top ve mermi taşıma işinde de kullanılmış bir araçtır. Afşin şehrimizde Köylerinde eskiden değirmenlerde, tarladan harmanlara sap taşıma işinde, dağdan odun getirmede, köy içinde birçok nakliye işinde kağnılar kullanılmaktaydı. Kağnı arabası basit görünür; ama herkes eline çekici alıp yapamaz. Ustalar bazen üç beş gün çalışarak bir kağnıyı ayağa kaldırırlar ki buna ‘araba bağlama’ denir. Tekerde makbul olan meşe ağacıdır; ama çam da olabilir. Tekerler merkezden kenara doğru gittikçe incelir ve kenarına demir bir çember takılır. Otuzlu yıllarda Anadolu’da dolaşan Alman araştırmacı, kağnının tekerdeki çember hariç, bütün parçalarıyla Hititler tarafından da kullanıldığını söyler; ancak sonradan bir Türk araştırmacı Hititlerde o çemberin de var olduğunu ilave eder. Tekerlerin yüzü çatlamaması için katran ve dövülmüş yumurta kabuğuyla sıvanıyordu. Mazı, tekerle uyum içinde dönsün diye tereyağıyla yağlanır, yağ da mazının alt kısmına zincirle bağlanmış içi boş bir öküz boynuzunda muhafaza edilir. Kağnı bağlanırken her malzemesinin sıfırdan alınması şart değildi tabii, elde kalan eski parçalar da mutlaka değerlendirilirdi. Afşin’imizde kağnının tekerleğine takılacak çelikten yapılmış demir çember önce ateşte ısıtılarak demir kor haline getirilerek içerisine kalın tahta tekerlek takılıp su dökülerek tekerlek işlemi yapılırmış. KAĞNININ YAPIMINDA KULLANILAN MALZEMELER VE AKSESUVARLARI

Boyunduruk: Çift süren veya araba çeken öküzlerin birlikte hareket etmelerini sağlamak amacıyla iki ucu öküzlerin boynuna, ortası saban veya kağnıya bağlanan uzun ağaçtır.Köp: Kağnının ön ve arkasına enlemesine konan uzun tahta. Mazı: İki tekerleği birbirine bağlayan mil; dingil. Dayak: Kağnılarda oku yukarıda tutmaya yarayan ağaç destek. Araba durdurulduğunda öküzlerin dinlenmesi için dayağın üzerine ok konuyor ve boyunduruk boşa alınmış oluyor.
Ok: Kağnıda mazı üzerine boydan boya uzatılan yan ağaçlara ‘kol’ deniyor.
Kağnı sözüne, Orhun Yazıtlarında rastlanmaktadır. Bu bakımdan kağnının, Türkler tarafından kullanılması çok eskidir. Uygurcada boyunduruk kayışı tabiri geçmektedir. Anadolu’da yüzyıllardır kullanılan kağnı, Özellikle İstiklal Harbinin sembolü haline gelmişti. Yolsuz, izsiz, çamurlu yerlerde, cephede, malzeme ve insan taşımada kağnıdan çok istifade edilmişti. Ağır yük altında tekerleklerden çıkan gıcırtılar iniltilere benzetilerek zaman zaman edebiyata konu olmuştur. Kağnılar teker, kağnı evi ve boyunduruk olarak üç parçadan meydana gelir. Tekerlekler ay biçimi iki tahta ile bunların arasında bir göbekten ibarettir. Tekerin çevresine bir cm kalınlığında iki üç cm genişliğinde demir çember kızdırılarak geçirilir. Böylece tahta tekerleğin kısa zamanda parçalanıp elden çıkması önlenmiş olurdu. Tekerlekleri birleştiren dingil üzerine oklar, bu okların üzerine de kağnı evi tabir edilen kısım oturtulurdu. Boyunduruk ise hayvana kayışlarla bağlanan kısımdır. Kağnı deyince ayrıca aklımıza Türk kadınlarımız gelmektedir. Kurtuluş savaşımızda Kadınlarımız yeri geldi Kağnısıyla sırtında cepheye mermi, erzak, giyecek taşıdı. Türk kadını yeri geldi Kurtuluş savaşımızda hemşire oldu askerimizin ağrısını dindirdi yarasını sardı yeri geldi savaştı. Afşin ovasında Ali Karabulut, Kemal ŞAHİN, Salman AKTAŞ, Duran KARAKUŞ, Recep DURNA, İsmail AĞYAR ve Bulamaç Hasan usta olmak üzere daha adını sayamadığımız kağnı ustalarımız keserleri ile ağacı destana çeviren kağnılar yaptılar. Milli Mücadelenin Anadolu’da şahlanışı Kağnıyla olmuştur. Başta kurtuluş savaşımız olmak üzere bir dönemin en gözde ve en önemli ulaşım aracı kağnıların en önemli özelliği iki öküz tarafından çekilmesi ve tamamen ahşaptan yapılmasıdır. Tümü tahta olan kağnı tekerleri çamur tutmaması için genelde çam ağacından yapılıp, aşınmaması içinde etrafına 2 cmeninde demir çember geçirilir. Öküzler arasından geçen uzun bir üçgen şeklindeki "ok" ana yapıyı oluşturur. Bu okun ucuna boyunduruk bindirilir. Uzun bir tahtadan oluşan boyunduruğun iki tarafındaki üstü çam, altı meşeden yapılmış bölümleri "zelve" lerle birbirine kayışla da öküzlerin boynuna bağlanır. Kağnının üçgen şeklindeki oklarının her bir parçasına kravat, uçtaki meşeden yapılmış boyundurukla kayışı tutan yuvarlak ağaçlara gevele, öküz veya manda derisinden yapılmış kayış, kravatların altında yine çamdan yapılmış buylular, onun altında da iki tekeri birbirine bağlayan meşeden yapılmış eysen ve eyseni iki tarafından kavrayan azılarda meşeden olurdu. Normal zamanlarda iki tarafına ağaçtan yapılmış kanatlar sokulurdu. Ekin getirme zamanı meşeden yapılmış delece vurulurdu. Milli Mücadelemizin O acı ve yoksul günlerde ordumuzun geri hizmetleri kağnıyla sağlanmaktaydı. Kurtuluş Savaşımızı Kağnıyla, deve ile katır ile kazındık. Kurtuluş savaşında cipler yoktu ama inanmış insanlar vardı ve o insanlar kazmayla, kürekle, kağnıyla dünyada eşi benzeri olmayan destan yazdılar. Çocukluğumda çok kağnıya binmiştim. Hele harman zamanı kağnılar birbiri ile yarışırlardı.
DERLEYEN
ARAŞTIRMACI YAZAR:
Mustafa KÖŞ 
Afşin Kent Konseyi Tarihi Araştırmalar Bölüm Başkanı