Ashab-ı Kehf başta olmak üzere Afşin-Elbistan Yöresi Tarihine ilişkin yabancı ve yerli birçok araştırmacı bilimsel inceleme ve araştırmalarda bulunmuştur. Yöremize ilişkin çalışma yapanları iyilikle anıp minnet ve şükran duygularımızın ruhaniyetlerini çepeçevre saracağını ümit ediyoruz. Bu araştırmacılara olan minnettarlığımızı onların kısa özgeçmişlerini ve verdikleri bazı eserleri anarak göstermeye çalışacağız.

1.Franz Babinger

1 Ocak 1891 senesinde Almanya’nın Weiden kentinde doğup 23 Haziran 1967 senesinde Arnavutluk'ta ölen Alman Türkoloğudur” (http://tr.wikipedia.org/wiki/Franz_Babinger 10/9/2009)

“1914’te gönüllü asker olarak Türkiye'ye geldi. Osmanlı ordusu içinde Çanakkale, Kafkasya, Irak ve Galiçya'da bulundu. Babinger’in İslam Ansiklopedisi'nde Türklerle ilgili, yüzden fazla makalesi yayımlanmıştır” (http://www.diyadinnet.com/YararliBilgiler-1779&Bilgi=babinger-franz.26/09/2009).

Babinger Türkolog olması ve tarihçiliğinin yanında, “İslâm Sanatı Tarihi uzmanıdır. Çalışmalarını daha çok Türk Tarihi alanında yoğunlaştırdı. Berlin, Münih, Bükreş ve Yaş Üniversitelerinde Türkoloji, Yakındoğu Tarihi ve Kültürü dersleri verdi. Önemli eserleri: Scheijch Bedrettin (Şeyh Bedrettin), 1921; Die Geschichtsscreiber der Osmanen und ihre Werke (Osmanlı Tarih Yazarları ve Eserleri), 1927; Mehmet der Eroberer und seine Zeit, Weltenstürmer einer Zeitenwende (Fatih Sultan Mehmet ve Zamanı, Bir Çağ Sonunun Akıncısı), 1953” (http://www.insanyayinlari.com.tr/authors.aspx?ID=88.26/09/2009).

Anadolu’da İslamiyet (1996). Ona göre, Müslüman Anadolu'ya ait yüzeysel ve genel bir taslak bile henüz yapılmamıştır. "İslâm araştırmaları için bir yeni ülke" olmak üzere Anadolu'ya ait genel bir taslak çizmek yolundaki bu teşebbüs cüretkârane sayılmamalıdır” (http://www.insanyayinlari.com.tr/catalog/book.aspx?ID=110.26/09/2009).

Babinger, Ashab-ı Kehf’i 1957 yılında incelemiş, tetkik gezi notlarını da Avusturya Bilimler Akademisinin Felsefe Tarihi sınıfında sunarak işaret edilen Müslüman Dünyasındaki Yedi Uyurlar ismiyle yayımlamıştır. (Ali Afşaroğlu, Eshab-ı Kehf ve Rakiym, s. 264; Die Örtlichkeit der sieben sclafenlegender in Müslimischer scaul Anzeigner der phil-hist. Classe der Österreichischen Akademie der Wissens Chaften Jahrang 1957, Nr 6, s 1/9.) 2009).

“Alman Babinger İlköğretim Müfettişi Ali Güleç Bey’in kılavuzluğunda Ashab-ı Kehf’i ziyaret edip inceledi. Tarihi 1958 ya da 1959 olabilir. (Ahmet Turan Tor, Emekli Öğretmen, Afşin 1932 doğ.)

1963 yılında Ashab-ı Kehfi inceleyen bir bilim adamının Ulu caminin yanındaki Mustafa Güneş’in Berber dükkanına Celal Güneş ile gelip Ashab-ı Kehf’in gerçeğe en yakın mekan olduğunu söyledi”. (M.E. Uzmanı Kazım Alp Alkan).

“1987 yılında ben belediye başkanıyken Almanya Frankfurt Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekanı Barbara Kelenler, 12 Ocak 1987’de Faruk Sümer Hoca ile birlikte Afşin’e gelip Ashab-ı Kehf Üzerine Belediye Düğün salonunda ve Ashab-ı Kehf’in Kervansarayında konferans verdiler.” (Şeref Paköz, 2008. ) 

2. Ord. Profesör Mükrimin Halil Yinanç

Yurdun çeşitli illerinde kadılık yapan Elbistanlı Halil Kâmil Efendinin oğludur. Rivayetlere göre, 1897/8 yılında doğdu. Ancak resmi kayıtlarda doğum tarihi 1890’dır. (M. Halil Yinanç, Maraş Emirleri).  8-9 yaşlarında Kur’anı hıfzetmiştir. Rüştiyeyi ilkokula gitmeden babasının görev yaptığı Malatya’da bitirmiş, İdadiyi ise yine Malatya, Mardin ve Diyarbakır’da 1913 yılında bitirmiştir. 1916’da İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü’nden, 1921’de Mülkiye Mektebi’nden mezun olmuştur. Evvelce özel derslerle Arapça ve Farsça öğrenmiş olduğundan Edebiyat Fakültesi’nde iken, hep İslâm Tarihi’yle uğraşmış ve incelemelerini mümkün olduğu kadar eski kaynaklara indirmeye muvaffak olmuştur. (M. Halil Yinanç, Maraş Emirleri)  1919’da İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesinden, 1921’de de Mülkiye’den mezun oldu. Aynı yıl Davut Paşa Orta Mektebi, 1922’de Nişantaşı Orta Mektebi muallimi olan M. Halil Hoca, 1923’ten itibaren Tarih-i Osmanî Encümeni Kütüphanesi’nde hafız-ı kütüb (kütüphane memuru) olarak çalışmaya başladı. 1933 yılında Üniversite Reformundan sonra Edebiyat Fakültesinde Doçent, 1941 yılında Profesör, 1957 yılında da Ordinaryüs payesini aldı” (Selim Kaya “M. Halil Yinanç’ın Hayatı ve Eserleri)

Atmış yıllık ömrünü ilmî araştırmalar ve fikri sohbetlere ayıran M. Halil Hoca’nın yazma eserleri okumakta mahir olduğu ve hüsnühatlar kopya ettiği söylenir. İslam medeniyetinin üç temel dili olan Türkçe-Arapça-Farsça’yı iyi bildiği, Fransızca’yı da okuyup anladığı belirtilir. Hafızasının çok güçlü olduğu efsanevi bir hikaye şeklinde şöyle dilden dile dolaşmaktaydı: Fransa’da iken Bibliotbeque National’de çalışmaları esnasında, gördüğü çok kıymetli ve tek nüsha olan Nusretname isimli eserden bir tane edinmek istemişti. Fakat eserin fotoğrafını çekmek, fotokopisini almak, dışarı çıkartmak mümkün olmayınca her gün eserden beş-on sahife ezberleyerek akşam kaldığı otele gittiğinde onları yazıya geçirdiği ve böylece kitabı tamamen istinsah ettiği söylenir. Hatta onun yazdığı bu eser daha sonra İzmir’de ortaya çıkan tam bir Nusretname ile karşılaştırılınca aralarında hiçbir fark olmadığı’ (Dursun Gürlek, Ayaklı Kütüphaneler).

İslâm, Selçuklu, hatta Osmanlı Tarihi’nin en ufak teferruatını, hayret edilecek bir genişlikte bildiği söylenir. Tarihi olayları anlatırken savaşa katılmış ileri gelen asker ve komutanların isimlerini uzun künyeleriyle anlatması, kendisini dinleyenleri hayrette bıraktığı gibi olayları sanki anlatmayıp yaşadığı, bazen yerinden kalkıp, sanki altında atı, elinde kılıcı varmış gibi hareketlenip o dehşet ve heyecan anını bizzat yaşadığı ve etrafındakilere de yaşattığı anlatılır. Son zamanlara kadar Yinanç Hoca’nın tarih konusunda derin ilmiyle mütenasip eserler vermediği noktasında oluşan olumsuz kanı, onun el yazması yedi ya da sekiz defter tutan tarihi incelemelerinin olduğu yakınlarınca ifade edilince biraz olsun dağılmıştır. Dileğimiz onların bir an önce gün yüzüne çıkarılmasıdır. Onun bir akademik kişi olarak tarihî olayların tasvirinin değil de sonuçlarının üzerinde durduğu söylenir. Çünkü onun tarihi öğrenmekle kalmayıp bizatihi yaşadığı belirtilir. Bir dersinde insan üzerinde konuşurken, “Halife Memun’a göre üç çeşit insan varmış; bir kısmı gıda gibi her zaman lâzım, bir kısmı deva gibi icabında lâzım, bir kısmı illet gibidir, kaçınmak gerekir, der. (Maraş Emirleri). M. Halil Yinanç’ın Başlıca Eserleri: Feridun Bey Münşeatı (Tarih-i Osmani Encümeni Mecmuası, 77, 79, 80, 81. sayılarından ayrı basım) Matbaa-i Amire, İstanbul 1341 (1925). Maraş Emirleri, (Tarih-i Osmanî Encümeni Mecmuası, 82, 83, 85. Sayılarından ayrı basım) Matbaa-i Amire, İstanbul 1341 (1925). Düsturname-Enverî,  Devlet Matbaası, İstanbul 1928. Düsturname-i Enveri’ye Medhal, Evkaf-ı İslamiye Matbaası, İstanbul 1929. Anadolu’nun Fethi, (Türkiye Tarihi, Selçuklular Devri), İstanbul 1934. XII. Asır Tarihçileri Ve Müverrih Azimî, Burhaneddin Matbaası, İstanbul 1937. Tanzimat’tan Meşrutiyet’e Kadar Bizde Tarihçilik, Maarif Matbaası, İstanbul 1940. Musul Ve El-Cezire’de Oğuz Türkleri, Başvekalet Matbaası, Ankara Tarihsiz. (Mükrimin Halil Yinanç, VII-XVI. Asırlarda Maraş Emirleri”, Fezleket el Ahyar Hakkında (1957 (Yurt Ansiklopedisi, 8. Cilt, Kahramanmaraş mad.). Hemşerimizin ayrıca İslam Ansiklopedisi’nde Elbistan maddesi için yaptığı çalışmasını da anmak gerekmektedir.

c- Tahsin Özgüç

Afşin-Elbistan yöresinde 1943 yılında bir arkeolojik yüzey taraması yapmıştır. Kendisi, 1916 yılında Kırcaali’de doğdu. 1940 yılında Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi’nden mezun oldu. Aynı fakültede 1942’de doktor, 1945’te asistan, 1946’da doçent, 1954’te ise profesör unvanını aldı. 1968-1969 yılları arasında Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Dekanı, 1969-1980 yılları arasında Ankara Üniversitesi Rektörü olarak görev yaptı. Prof. Dr. Tahsin Özgüç yetiştirdiği öğrencileri, çeşitli merkezlerde yaptığı bilimsel kazılar ve yayımladığı 100’ü aşkın bilimsel makale ve kitap ile ülkemiz arkeolojisine önemli katkılarda bulundu. Anadolu tarihini aydınlatan ve yaklaşık 50 yıldır başkanlığını yaptığı Kültepe/Kaniş kazısından başka Karahöyük Elbistan, Horoztepe (Tokat), Altıntepe (Erzincan), Maşathöyük, Kazankaya ve Kululu kazılarını yönetti. Bugüne kadar yayınladığı en önemli kitaplar arasında Kültepe Kaniş I, Assur Ticaret Kolonilerinin Merkezinde Yapılan Yeni Keşifler (1959), Altıntepe II, Depo Binası ve Fildişi Eserler (1969), Maşathöyük II, Boğazköy’ün Kuzeydoğusunda Bir Hitit Merkezi (1982), Kültepe-Kaniş II, Eski Yakındoğu’nun Ticaret Merkezinde Yeni Araştırmalar (1986) ve İnandıktepe, Eski Hitit Çağında Önemli Bir Kült Merkezi (1988) sayılabilir. 28 Ekim 2005 tarihinde vefat etti. (http://www.ykykultur.com.tr/yazar/yazar.asp?id=800.10/09/2009

d- İsmail Kılıç Kökten

1958 yılında Maraş ve Afşin-Elbistan yöresini içine alan bir arkeolojik yüzey taraması yaptı. Kendisi Ordu/Ünye’de 1904 yılında doğdu. Kütahya Sultanisi’ni (1919), Trabzon Dar-ül Muallimi’ni bitirdi (1923). 1923-1936 yılları arasında Samsun’da öğretmenlik yaptı.
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’ni bitirdi. Antropoloji ve Etnoloji Enstitüsü’nde asistan olarak öğretim elamanı oldu (1941). 1947’de doktor, 1953’te doçent, 1959’da Prehistorya Kürsüsü profesörü oldu. 1974 yılında vefat etti. Eserlerinden bazıları: Kars’ın Tarihöncesi Hakkında İlk Kısa Rapor (1943), Orta, Doğu ve Kuzey Anadolu’da Yapılan Tarih Öncesi Araştırmalar (1944), 1949 Yılı Tarihöncesi Araştırmaları hakkında Kısa Rapor (1949), Anadolu’da Prehistorik Yerleşme Yerlerinin Dağılışı Üstüne Bir Araştırma (1952). Anadolu Maraş Vilayetinde Tarihten Dip Tarihe Gidiş, Milli Eğitim Basımevi, Sayı: X-1, Ank., 1960.

e- Hasan Reşit Tankut

Tarihçiliği dilciliği ve edebiyatçılığı ile ileri çıkan ve uzun süre ülkenin siyasetinde rol alan hemşerimiz Hasan Reşit Tankut, “1891’de Elbistan’da doğdu. Şam İdadisi’ni ve Mülkiye Mektebi’ni (1913) bitirdikten sonra, Maiyet memurluğu, Kaymakamlık, Mülkiye Müfettişliği gibi görevlerde bulundu. Kurtuluş savaşına katılan Tankut, 1931’de Muş 1935’de Maraş Milletvekili olarak TBMM ‘ye girdi. (http://www.kenthaber.com/Arsiv/IzBirakanlar/K.Maras/Elbistan/IzBirakan_1977.aspx). TBMM’de Maraş’ın beş dönem milletvekilli oldu. (http://kmaras.meb.gov.tr) Türk Dil Kurumu kurucuları arasında yer alan Tankut, 1935-1950 arasında kurumda ikinci başkan, Etimolojik ve Lengüistik Filoloji Kolları Başkanı ve Genel Sekreteri olarak çalıştı. 1936-1940 yılları arasında Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Tarih Bölümü’nde öğretim görevlisi olarak görev yaptı. Parlamento üyeliğini 1960 yılına kadar sürdürdü. 1980’de vefat etti. Eserlerinden bazıları: Güneş Dil Teorisi’ne Göre Dil Tetkikleri (1936), Dil ve Tarih Tezlerimiz Üzerine Gerekli İzahlar (1938), Köylerimiz Dün Nasıldı? Bugün Nasıldır? Yarın Nasıl Olacaktır? (1939). Edebiyatçı kimliğinin yanı sıra, tarihçi ve politikacı olarak tanınmıştır. (http://www.kenthaber.com) Ayrıca Maraş Yollarında isimli eseri de anılabilir.